Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Bilinmeyenlerin keşfedildiği forum


    Cennete Doğru

    avatar
    webbilgisi


    Mesaj Sayısı : 100
    Rep : 1
    Kayıt tarihi : 28/03/10

    Cennete Doğru Empty Cennete Doğru

    Mesaj  webbilgisi Paz Mart 28, 2010 12:18 pm

    [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraflar: NASA/ESA/Hubble Miras Ekibi


    Fırlatılışından yaklaşık 20 yıl sonra Hubble
    Uzay Teleskopu'nun keskin gözleri evrenin derinliklerindeki sırları
    tarıyor.

    [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    [/center]

    Bulutsuz
    bir akşamda, açık havada, güneş battıktan hemen sonra ya da gün
    ağarmadan hemen önce yerkürenin orta enlemlerinde iseniz eğer, eğimle
    gelen gün ışığı 600 kilometre yukarıdaki uydulardan yansıdığında, bazen,
    onu görebilirsiniz -atmosferdeki çalkalanma, yavaş yavaş ilerleyen ve
    ortalama bir yıldızdan çok da parlak olmayan bu noktanın yumuşak ve
    kesintisiz hareketlerinin aksak ve düzensiz olarak algılanmasına yol
    açar. Ve işte bu görüntü, temelde, Hubble Uzay Teleskopu'nun kariyerinin
    ilk günlerini tanımlar: Fırlatılışı defalarca ertelenen, ardından,
    yörüngeye oturtulmasından çok kısa bir süre sonra miyop olduğu
    anlaşılan, bir uzay aracı mürettebatı tarafından onarılan ve sonra diğer
    uzay araçlarının mürettebatı tarafından geliştirilen Hubble Uzay
    Teleskopu, onun aracılığıyla uzayı gözlemleyen kişi sayısının daha
    önceki hiçbir örnekte olmadığı kadar yüksek olduğu, dünyanın en popüler
    bilimsel aletine dönüştü. Bilim insanları onun elde ettiği verileri
    kullanırken; adını evrenin genişlediğini keşfeden Edwin Hubble'dan alan
    bu teleskop görüntülediği yıldız kümesi, bulutsu ve galaksi
    fotoğraflarıyla, neredeyse Google kadar ünlendi.

    Bilimsel devrimi
    tetikleyen şeyin genelde araçlar -özellikle de teleskoplar- olması
    nedeniyle, insansız bir teleskopun bilimin sembolü haline gelmesi hiç de
    şaşırtıcı değil. Bizler, genellikle, bilimin büyük düşünürler
    tarafından ortaya çıkarılan büyük buluşlar olarak değerlendirilmesi
    eğilimindeyiz. Ancak bu, büyük oranda, bilimsel devrim öncesinde,
    bilginin genellikle filozofların kitaplarında arandığı dönemlerden kalma
    bir düşünce biçimi. Bilimde araçlar, savlardan daha güvenilir
    olabiliyor. Galileo'nun teleskopunun nesnel gözlemleri, o dönemde hakim
    olan Dünya merkezli evren modelinin eksiklerini gözler önüne sermekte
    Galileo'nun savlarından daha etkili oldu. Newton'un Hareket Yasaları,
    geçerliliklerini, kuşku götürmez bir biçimde açıklanmış olmalarından
    çok, gökbilimcilerin teleskoplarından göreceklerini tahmin edebildikleri
    için korudu. Galileo'nun çağdaşı Johannes Kepler, bilimsel aletler
    kullanılarak yapılan gözlemlerin, yüzyıllar boyunca süregelen akıllı ama
    cahil söylemlerin yerini alabileceğini kavramakta hızlı davrandı.
    Teorik matematikçi olan ve hiçbir zaman bir teleskopa sahip olmayan
    Kepler, Galileo'nun buluşunu, "Her şeyi bilen ve her asadan daha da
    değerli olan bir boru" sözleriyle övdü.

    Hubble, Galileo'nun
    teleskopunun Kepler yörüngesine fırlatılmış hali. Ve bu iki bilim insanı
    bugün yaşasalardı eğer, kanımca, Hubble'ın teknolojik karmaşıklığından
    çok, eski düşünceleri sorgulayan noktaları gün ışığına çıkarma -ve
    bunları İnternet'te yayımlama- potansiyelinden etkilenirlerdi; çünkü
    bilim her zaman bilgiyi yaymak amacını gütmüştür. Hubble'ın
    fırlatılmasından neredeyse 50 yıl ve onun dayandığı -mikroişlemciler,
    dijital görüntüleme ve haberleşme sistemleri ve uzay mekiği gibi-
    gelişmelerden çok önce, 1946'da, büyük astronomik bir teleskopu
    yörüngeye yerleştirmeyi öneren astrofizikçi ve dağcı Lyman Spitzer Jr.
    da eski düşünceleri sorgulamanın ve bilgiyi yaymanın öneminin
    bilincindeydi. Spitzer, bu teleskopun, mevcut düşüncelerin sınanması ve
    rafine edilmesinin yanı sıra yeni düşünceleri ateşleyeceğini de
    vurguluyordu. "Böylesine yeni ve çok güçlü bir cihazın yaptığı en önemli
    katkı, içinde yaşadığımız evrenle ilgili mevcut düşüncelerimizi
    desteklemek değil, henüz hayal edilemeyen yeni oluşumları ortaya
    çıkarmak ve belki de uzay ve zaman konusundaki temel kavramları tamamen
    değiştirmek olacak" öngörüsü de Spitzer'e aitti.

    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA

    Hubble fırlatılışından yaklaşık
    20 yıl sonra bile evren hakkında bilinmeyenleri açığa çıkarmaya devam
    ediyor.



    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/Hubble Miras Ekibi

    Gaz, toz
    ve yıldızlardan oluşan parlak ışık sütunlarına yayılan Antennae
    galaksileri bu kozmik etkileşimin en net görüntüsünde çarpışıyor.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/Hubble Miras Ekibi

    Messier
    101 galaksisi, Hubble uzmanlarının şimdiye kadar sunduğu bu en ayrıntılı
    galaksi portresinde mükemmel piksellerle dönüyor. Bu görüntü Hubble
    tarafından gönderilen fotoğrafların yerdeki teleskoplarca elde edilen
    görüntülerle bir araya getirilmesiyle oluşturuldu.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA

    Hubble'ın kamerası
    siyah-beyaz görür; renkler daha sonra uzmanlarca eklenir. Carina
    Bulutsusu'na ait bu görüntü 50 ışık yılı genişliğinde bir bölgeyi
    kapsayan 48 Hubble görüntüsüyle yaratılmış büyük çaplı bir bileşik
    fotoğraftır. Dünya'ya 117.500 ışık yılı uzaklıktaki bulutsu, sıcak
    yıldızların radyasyon ve yıldız rüzgârları saldığı kozmik bir demir
    ocağı gibidir. Uçsuz bucaksız bir toz ve gaz bulutunda yeni yıldızlar
    doğar.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/N. Smith, U.C. Berkeley/ Hubble
    Miras Ekibi

    Carina Bulutsusu'nun merkezi bölgelerinde, Dünya'dan
    7500 ışık yılı uzakta, yıldız rüzgârları ve morötesi radyasyonun
    şiddetli cehenneminde yıldızlar doğup ölüyor. Merkezde, soldaki parlak,
    oval nokta, Samanyolu'nda bilinen en büyük kütleli yılıdızlardan biri
    olan ve devasa bir süpernovaya dönüşmenin eşiğinde olduğu düşünülen Eta
    Carinae.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/P. Challis ve R. Kirshner,
    Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi

    Uzmanlar on yılı aşkın bir
    süreden beri Hubble'ın kameralarını 1987A süpernovasına yöneltmiş
    bulunuyor. Bu görüntü dizisinde, büyük olasılıkla yıldızın patlamadan
    binlerce yıl önce püskürttüğü gaz ve molozdan oluşan kırmızı dış halka,
    ortadaki patlayan yıldızdan saçılan bir şok dalgasının bombardımanına
    uğruyor. Şok dalgasının dış halkaya çarpmasıyla birlikte, daha önce
    püskürtülmüş materyal ısınarak daha parlak bir ışık saçıyor. 24 Eylül
    1994 6 Şubat 1998 23 Mart 2001 5 Ocak 2003 12 Aralık 2004 6 Aralık 2006


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/Z. Levay, STScI

    Ocak 2002'de
    Monoceros Takımyıldızı'nda bir yıldızdan, parlaklığı 600.000 güneşe
    eşit olan ve açıklanamayan bir ışık patlaması yayıldı. Bu oluşum,
    çevredeki toz bulutlarından sekerek ilerleyen radyasyon şeklinde bir
    dizi "ışık yankısı" yarattı. İki buçuk yıl içinde çekilen bu görüntüler
    dizisi, toz bulutuna vuran ışığı göstererek bulutun boyutlarını ortaya
    koyuyor. 20 Mayıs 2002 2 Eylül 2002 28 Ekim 2002 17 Aralık 2002 8 Şubat
    2004 24 Ekim 2004


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/H. Bond, STScI

    Geçtiğimiz
    yıl yankılar, bu tuhaf oluşumdan sorumlu olan soğuk kırmızı yıldız
    çevresinde söndü.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/K. Noll, STScI

    Ölmekte olan
    bir yıldızı çevreleyen toz ve moloz bulutları. Bir zamanlar güneşimize
    benzeyen bu yıldız, dış katmanlarının dökülmesiyle ufalmış ve parlak bir
    nokta olarak seçilebilen küçük bir beyaz cüceye (ortada) dönüşmüş.
    Gökbilimciler güneşimizin de zamanla aynı yolu izleyerek ortalama
    büyüklükte bir yıldızdan bir cüce boyuna ineceğini öngörüyor -ama bu
    sona daha milyarlarca yıl var.


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Fotoğraf : NASA/ESA/HEIC/Hubble Miras Ekibi

    Kedi
    Gözü Bulutsusu, zamanı dolan Güneş benzeri bir yıldız gibi, kozmik bir
    göle atılan bir taşın yarattığı dalgalar şeklinde aralıklarla küresel
    gaz katmanları yaydı.





    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Uzayın derinliklerini gözleyen bu
    teleskop (artık devre dışıdır) bizlere sonsuz evrenin göz kamaştırıcı
    üzelliklerini sunuyor.
    Bir kz daha dünyamızın ne kadar küçük
    olduğunun farkına varıyoruz.

    Yazarla
    söyleşi :

    Gökyüzünü izlemeye
    duyduğunuz tutkunun kaynağı nedir?


    Daha dokuz yaşımdayken,
    V. M. Hillyer adlı bir öğretmenin, A Child's History of the Wold (Bir
    Çocuğun Dünya Tarihi) adlı kitabında "uzun, uzun, uzun" bir süre önce
    "dünya diye bir yer olmadığı" saptamasını okumuştum.

    Bu beni
    şaşırtmıştı ve hâlâ da şaşırtmaya devam ediyor. Demek ki, yaşadığımız
    dünya tek dünya değil, sadece bir dünyaydı, yani gezegenlerden biriydi. O
    halde onu anlamam için, gökbilimini öğrenmem gerekiyordu.

    İlk
    teleskopumu 1956'da, 12 yaşındayken aldım ve o zamandan beri yıldızları
    izliyorum.

    Sizin için Hubble
    Uzay Teleskopu'nun en önemli buluşu hangisi?


    Hubble, kara
    enerjinin, yani evrenin genişleme hızına ivme kazandıran gizemli gücün
    saptanmasında önemli bir rol oynadı. Her ne kadar ortaya konulmalarından
    kısa bir süre sonra bilimsel buluşların önemini değerlendirmek zor olsa
    da, insanlığın evreni inceleme tarihinde bunun kesinlikle en önemli
    atılımlardan biri olacağını öngörüyorum.

    Bu makaleyi yazarken,
    araştırmalarınız sırasında dikkatinizi çeken, daha önce farkında
    olmadığınız bir şey çıktı mı karşınıza?

    Esas olarak Hubble
    döneminin ne kadar çabuk tarihe karışmakta olduğunun farkına varmamı
    belirtebilirim. Bu aslında tüm teleskopların başına gelen bir şey.
    Bilimsel donanımın her parçası bilgiye dönüştükten sonra unutulup gider.

    Ek Yorumlar:

    "Dünyada bu kadar
    sorunumuz varken" Hubble gibi büyük çaplı bilim projelerine bu kadar
    para harcamanın akıllıca olup olmadığının yaygın biçimde sorgulandığı
    bir dönem vardı. Şimdi bununla daha az sıklıkta karşılaşılıyor. Sanırım
    bunun nedeni, dünya genelinde açlık, yoksulluk ve savaşların azalmasını
    bilimsel araştırmalara ve başka özgür sorgulama biçimlerine borçlu
    olduğumuzu çoğu insanın kavramaya başlamış olması.

    Kaynak :
    national geographic / Timothy Ferris

      Forum Saati Perş. Eyl. 19, 2024 4:10 am