Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Bilinmeyenlerin keşfedildiği forum


    MAHABARATA DESTANI

    avatar
    webbilgisi


    Mesaj Sayısı : 100
    Rep : 1
    Kayıt tarihi : 28/03/10

    MAHABARATA DESTANI Empty MAHABARATA DESTANI

    Mesaj  webbilgisi Paz Mart 28, 2010 11:58 am

    Bhagavat Gita, Mahabarata Hint destanının bir bölümüdür ve genel görüşe
    göre, Mahabharata hint destanının özünü içerdiği söylenir. Elimizde
    bulunan tarihsel verilere göre, Gita, Musa'dan 1700 yıl, Buddha'dan 2500
    yıl, İncil'den 3000 yıl, Kur'an'dan 3800 yıl önceye denk gelen; MÖ 3102
    yılında Pandava ve Kaurava aileleri arasında geçen bir savaş meydanında
    yazılmıştır.Üşenmeden okuyun.Çünkü çok önemli bilgiler
    içeriyor.İnsanlığın semavi dinlerden önce de ne kadar ileri boyutlarda
    varoluş bilgisine sahip olduğunu göreceksiniz.5000 sene önce kozmik bir
    bilincin var olduğuna şahit olacaksınız.Semavi dinlerin bu
    farkındalıktan uzaklaşarak yozlaşan insanlığa yeniden bir yükseliş
    ivmesi kazandırmak için oluşturulduğunu anlayacaksınız.
    Bu kitabın
    ruhsal yolda hepinize ışık tutmasını dilerim.
    1. BÖLÜM: ARCUNA'NIN
    ÜMİTSİZLİĞİ
    Dhritaraştra*:
    1. Ey, Sancaya, kutsal Kurukşetra
    ovasında savaşmak için istekli olarak bir araya gelen Pandu'nun oğulları
    ve benim insanlarım ne yaptılar?
    Sanjaya:
    2. Pandava*'ların
    ordusunu savaş sırasında görünce, Kral Duryodhana* öğretmenine
    başvurarak şöyle dedi:
    3."Görün, Öğretmenim, akıllı öğrenciniz
    Drupada'nın oğlunun dizdiği Pandu'nun oğullarının bu kuvvetli ordusunu!
    4.
    "Burada kahramanlar var, büyük okçular, Bhima* ve Arcuna'ya savaşta eş
    olanlar var, Yuyudhana, Virata ve Drupada,
    5. "Driştaketu, Çekitana
    ve Kasi'nin güçlü kralı, Purucit, ve Kuntibhoca ve Saibya, en iyi
    adamlar,
    6. "Güçlü Yudhamanyu, ve cesur Uttamaucas, Subhadra'nın
    oğlu ve Draupadi'nin oğulları, tüm büyük kahramanlar.
    7. "Ey tekrar
    doğanların en iyisi, aramızda en çok farkedilen isimleri de, ordumun
    liderlerini de bil! Bunu bilgin olması için söylüyorum.
    8. "Sen ve
    Bişma, ve Karna ve Kripa, savaşta zafer kazananlar; Asvatthama, Vikarna,
    ve Somadatta'nın oğlu Jayadratha.
    9. "Ve ayrıca çeşitli silahlar ve
    misillerle silahlanmış, benim için hayatını feda eden nice kahraman, ki
    hepsi de savaş için fazlasıyla yetenekliler.
    10. "Bhişma*
    tarafından yönetilen bu ordumuz yetersizdir, Bhima tarafından yönetilen
    onların ordusu ise yeterlidir.
    11. "Bu yüzden, ordudaki sayısız
    bölümdeki rütbeniz ne olursa olsun, hepiniz sadece Bhişma'yı koruyun."
    12.
    Kaurava'nın en büyüğü olan Bhişma, Duryodhana'yı neşelendirmek için bir
    aslan gibi kükredi ve borusunu öttürdü.
    13. Bhişma'yı takiben
    borular ve bakır davullar, tefler ve davullar bir anda sessizliği
    yırttı; ses müthişti.
    14. Sonra, Madhava (Krişna), ve Pandu'nun oğlu
    (Arcuna) beyaz atların çektiği muazzam at arabasında oturarak ilahi
    borularına üflediler.
    15. Hrişikesa "Pançacanya*"ya ve Arcuna
    "Devadatta*"ya üfledi, ve korkunç işler yapan Bhima ise büyük boru
    "Paundra*"ya üfledi.
    16. Kunti'nin oğlu Yudhisthira "Anantavijaya"ya
    üfledi, ve Sahadeva ve Nakula "Manipushpaka" ve "sughoşa" borularına
    üflediler.
    17. Kasi'nin kralı, mükemmel okçu Sikhandi, güçlü
    araba-savaşçısı Dhristandyumna ve Virata ve yenilmez Satyaki;
    18.
    Drupada ve Draupadi'nin oğulları, ve Subhadra'nın güçlü bilekli oğlu,
    hepsi kendi borularına üflediler.
    19. Heybetli ses yeri göğü
    inleterek Dhritaraştra'nın yandaşlarının kalplerinde bir delik açtı.
    20.
    Ey yeryüzünün Efendisi! Sonra, Dhritaraştra'nın yandaşlarının
    dizildiğini ve silahların patlamak için hazır beklediğini gören, nişanı
    bir maymun olan Pandu'nun oğlu Arcuna, yayını kaldırdı ve Krişna'ya
    şöyle dedi.
    Arcuna:
    21.-22. Ey Krişna, arabamı her iki ordu
    arasına sür ki, kimin bu kadar istekle savaşmak istediğini görebileyim
    ve savaş başladığında önce kiminle savaşmam gerektiğini bileyim.
    23.
    Çünkü ben burada kötü-fikirli Duryodhana'yı savaşta memnun etmek için
    savaşmaya gelenleri görmeyi arzu ediyorum.
    Sancaya:
    24. Krişna,
    Arjuna tarafından verilen talimata göre, Dhritaraştra'lardaki en iyi
    arabayı iki ordu arasına sürdü.
    25. Bhişma ve Drona ve dünyanın tüm
    hükümdarlarının önünde şöyle dedi: "Ey Arcuna, İşte tüm bu Kuru'lar* bir
    aradalar!"
    26. O zaman, orada duran Arcuna büyükbabaları ve
    babaları, öğretmenleri, büyük amcaları, abileri, oğulları, torunları ve
    arkadaşları da gördü.
    27. Her iki orduda kayınpederleri ve
    arkadaşları da gördü. Kunti'nin* oğlu Arcuna, tüm bu akrabaları dizilmiş
    görünce büyük bir acımayla dolu olarak üzgün konuştu.
    Arcuna:
    28.
    Ey Krişna, savaşmaya hevesli olarak dizilmiş bu akrabalarımı görünce,
    29.
    Elim kolum tutmuyor, ağzım kuruyor, bedenim titriyor, tüylerim diken
    diken oluyor.
    30. Yayım "Gandiva" elimden kayıyor, tenim yanıyor;
    ayakta bile duramıyorum, başım dönüyor.
    31. Ve ben kötü bir gelecek
    görüyorum, Ey Kesava! Bir savaşta kendi akrabalarımı öldürmekte iyi bir
    yan görmüyorum.
    32. Ey Krişna, ne zaferi arzuluyorum, ne zevki, ne
    de krallıkları! Ey Krişna, hakimiyetin ya da zevklerin veya hatta
    yaşamın bize faydası nedir ki?
    33. Adına, krallık, zevk ve eğlence
    arzuladıklarımız, yaşamı ve zenginliği terk ederek bu savaşta yer
    alıyor.
    34. Öğretmenler, babalar, oğullar ve ayrıca dedeler,
    torunlar, kayınpederler, büyük amcalar, damatlar, akrabalar, -
    35.
    Onlar beni öldürse bile, hatta, bırak sadece bu dünyayı, üç dünya
    üzerinde hakimiyet sağlama uğruna bile ben onları öldürmek istemiyorum,
    Ey Krişna.
    36. Dhritaraştra'nın oğullarını öldürmekte ne gibi bir
    zevk olabilir, Ey Janardana*? Bu suçluları öldürmekle sadece günah
    işlemiş oluruz.
    37. Bu yüzden, bizler akrabalarımız olan
    Dhritaraştra'nın oğullarını öldürmemeliyiz; kendi insanlarımızı
    öldürerek nasıl mutlu olabiliriz ki, Ey Krişna?
    38. Onlar zihinleri
    açgözlülükle dolu olduğundan aileleri yok etmekte bir kötülük ve
    arkadaşlara düşmanlıkta bir günah görmüyorlarsa da,
    39. Neden bir
    ailenin yok edilmesindeki kötülüğü net olarak görebilen bizler bu günaha
    sırtımızı dönmeyi öğrenmemeliyiz, Ey Krişna?
    40. Bir ailenin yok
    edilmesiyle, o ailenin hatırlanamayacak kadar eski dini ayinleri de yok
    olur; ruhsallığın yok edilmesiyle, tüm ailede Yaradan'a karşı
    saygısızlık hüküm sürer.
    41. Ey Krişna, Yaradan'a karşı
    saygısızlığın ortaya çıkışıyla, ailedeki kadınlar fırsatçı olurlar ve
    kadınlar fırsatçı olunca, tüm kastlar birbirine karışır.
    42.
    Kastların birbirine karışması ise aileleri doğrayanları cehenneme
    götürür, çünkü pirinç ve su takdim etmeyen onların ataları da (buraya)
    düşmüşlerdir.
    43. Aileyi yok ederek kastların karışmasına sebep olan
    bu kötü işlerle, kastların ebedi dini ayinleri ve aileler de yok
    edilirler.
    44. Ey Krishna, bizler duyduk ki, bu kaçınılmaz olan
    (yer), ailelerindeki dini uygulamaların yok edildiği bu kişiler için,
    bilinmeyen bir süre boyunca meskendir.
    45. İşte! Bizler bir
    krallığın zevklerinin açgözlülüğü içinde akrabalarımızı öldürmeye
    hazırlanırken büyük bir günahın içine girdik.
    46. Eğer
    Dhritaraştra'nın oğulları ellerinde silahlarla beni savaşta kılıçtan
    geçirmeleri gerekiyorsa, karşı koymamam ve silahlanmamam benim için daha
    iyi olur.
    Sancaya:
    47. Savaş alanının ortasında bunu
    söyleyerek, Arcuna içi üzüntü dolu olarak okunu ve yayını bıraktı,
    arabasının içine oturdu.
    Hari Om Tat Sat


    *)Dritraştra:
    Arcunanın rakibi olan ordunun kör kralı
    Pandava: Arcuna'nın bir adı
    Duryodhana:
    Arcuna'nın rakibi olan ordunun kralı
    Bhima: Yiğit bir asker
    Bhişma:
    Rakip ordu kumandanı
    Pançacanya, Devadatta, Paundra: Bhima, Arcuna
    ve Hrişikesa'nın borularının adları
    Kuru: Arcuna'nın rakibi orduda
    yer alan bir aile
    Kunti: Arcuna'nın ailesi
    Janardana: Krişna'nın
    bir başka adı
    2. BÖLÜM: SANKHYA YOGA
    Sancaya:
    1. Acıma
    duygusuna yenilmiş ve ümitsiz olan, gözleri yaşla dolu ve alt üst olmuş
    olan Arcuna'ya, Krişna şu sözleri söyledi:
    Krişna:
    2. Böylesine
    tehlikeli, senin için değerli olmayan, zarif olmayan ve sana cennetin
    kapılarını kapatan bu sıkıntı nereden geliyor, ey Arcuna?
    3.
    İktidarsızlığı bırak, Ey Pritha oğlu, Arcuna! Bu sana yakışmıyor.
    Kalbinin bu zayıflığını bir kenara bırak. Ayağa kalk!
    Arcuna:
    4.
    Ey Madhusudana, hürmet gösterilmesi gereken Bhişma ve Drona'ya karşı
    nasıl oklarla savaşırım?
    5. Bu dünyada sadaka kabul etmek, bu en
    soylu öğretmenleri kılıçtan geçirmeye yeğdir. Eğer onları öldürürsem, bu
    dünyadaki zenginlik ve arzularımın eğlencesi bile onların kanıyla
    lekelenecektir.
    6. Hangisinin daha iyi olduğunu söylemek zor olacak:
    Onlara karşı zafer kazanmak mı yoksa onların bir zafer kazanması mı.
    Yaşamasını arzulamadığımız Dhritaraştra'nın oğulları, kılıçtan
    geçirildikten sonra bile, bizimle yüz yüze gelecektir (gözümüzün önünden
    gitmeyecektir).
    7. Kalbim acıma duygusuyla doldu, görevimin ne
    olduğu konusunda aklım karıştı. Sana soruyorum: Benim için neyin iyi
    olduğuna karar vererek söyle. Senin öğrencinim. Sana sığındım, söyle
    bana.
    8. Bu dünyada refah içinde rakipsiz bir hakimiyete ulaşsam ya
    da tanrılar üzerinde efendi olmayı başarsam bile, bunların duyularımı
    yakan bu kederi ortadan kaldıracağını sanmıyorum.
    Sancaya:
    9.
    Hrişikesa'ya bunları söyleyerek, hasımların yokedicisi Arcuna, Krişna'ya
    "Savaşmayacağım" dedi ve sessizliğe büründü.
    10. İki ordu arasında
    ümitsiz olan Arcuna'ya, Sri Krişna gülümsermiş gibi şu sözleri söyledi!
    Krişna:

    11. Kederlenilmemesi gerekenler için kederleniyorsun ve bilgelik
    sözleri söylüyorsun. Bilge olanlar ne yaşayanlar için ne de ölüler için
    kederlenmezler.
    12. Ne ben, ne de bu insanların hükümdarlarının var
    olmadığı, ne de bizlerin bundan sonra var olmayacağı hiç bir zaman
    dilimi yoktur.
    13. Ruhun bu bedenin içinde çocukluktan gençliğe ve
    yaşlılığa geçmesi gibi, kişi de bir başka bedene geçer; hikmet sahibi
    kişi bunun için kederlenmez.
    14. Ey Kunti oğlu, sıcağa ve soğuğa,
    zevke ve acıya sebep olan duyuların nesnelerle irtibatının bir
    başlangıcı ve bir sonu vardır; bunlar geçicidir; bunlara cesurca dayan,
    Ey Arcuna!
    15. Bunlardan etkilenmeyen, zevk ve acı onun için aynı
    olan bu hikmet sahibi kişi, ölümsüzlüğü başarmaya yaraşır!
    16.
    Gerçek olmayanın varlığı yoktur; Gerçek olanın varlığının olmaması diye
    bir şey yoktur; bu ikisiyle ilgili gerçek, Gerçek'i bilenlerce görülür.
    17.
    Herşeyin ondan ortaya çıktığı O'nun yok edilemez olduğunu bil. Hiç bir
    şey Yokolmaz olan, O'nun yıkımına sebep olamaz.
    18. Ebedi olan, yok
    edilemez olan ve ölçülemez olan Özben'in bu bedenlerinin bir sonu
    vardır. Bu yüzden savaş, ey Arcuna!
    19. Kim Özben'in kılıçtan
    geçiren olduğunu düşünürse, ve kim O'nun kılıçtan geçtiğini düşünürse,
    her ikisi de bilmiyordur; O ne kılıçtan geçirir ne de kılıçtan geçer.
    20.
    O, doğmamıştır ve ölmeyecektir; beden öldükten sonra O, tekrar yok
    olmaz. Doğmamış, ebedi, değişmez ve kadim olarak O, beden öldürüldüğünde
    öldürülmez.
    21. O'nun yok edilemez, ebedi, doğmamış ve tüketilemez
    olduğunu bilen biri, nasıl kılıçtan geçirir ya da kılıçtan geçer, ey
    Arcuna?
    22. Tıpkı bir kişinin eski elbiselerini bir kenara atması
    gibi, bedenlenmiş Özben de eski bedenlerini bir kenara atar ve
    yenilerinin içine girer.
    23. O'nu silahlar kesmez, ateş yakmaz, su
    ıslatmaz, rüzgar kurutmaz.
    24. Bu Özben kesilemez, yakılamaz,
    ıslatılamaz ya da kurutulamaz. O ebedidir, herşeyi kaplayandır,
    sabittir, kadimdir ve hareketsizdir.
    25. Bunun (Özben'in) tezahür
    etmemiş olan, düşünülemez olan ve değişmez olan olduğu söylenir. Bu
    yüzden, bunun böyle olduğunu bildiğine göre, kederlenmemelisin.
    26.
    Ama O'nun sürekli olarak doğduğunu ve öldüğünü düşünüyorsan bile, ey
    koca-kollu, o zaman bile kederlenmemelisin.
    27. Doğum için ölüm
    kesindir ve ölüm için doğum kesindir; bu yüzden, bu kaçınılmaz olan için
    kederlenmemelisin.
    28. Varlıklar kendi başlangıçlarında görünmez
    olanlardır, orta safhada görünürler ve sonunda yine görünmez olurlar, ey
    Arcuna! Bunda kederlenecek ne var?
    29. Kişi Özben'i bir harika
    olarak görür; bir başkası O'ndan harika diye bahseder; bir başkası O'nun
    harika olduğunu işitir; yine de bunu duymakla hiçbiri O'nu anlamaz.
    30.
    Bu, herkesin bedenine nüfus etmiş olan hiç bir zaman yok edilemez
    olandır, ey Arcuna! Bu yüzden hiç bir varlık için kederlenmemelisin.
    31.
    Ayrıca, görevini göz önüne alırsan, tereddüt etmemelisin, çünkü bir
    Kşatriya* için doğruluk adına yapılan bir savaştan daha üstün hiç bir
    şey yoktur.
    32. Ey Arcuna, Cennetin kapılarını açmak için gelen
    böyle bir savaşta savaşmak için çağrılan Kşatriya'lar mutludurlar.
    33.
    Ama, eğer bu doğruluk adına yapılan savaşta savaşmazsan, o zaman
    görevini ve ününü bırakarak günah** işlemiş olursun.
    34. İnsanlar da
    senin bu daimi onursuzluğunu nakledeceklerdir; ve onurlanmış biri için
    onursuzluk ölümden beterdir.
    35. Bu heybetli araba-savaşçıları senin
    korktuğun için bu savaştan çekildiğini düşüneceklerdir ve seni
    fazlasıyla düşünen bu kişiler tarafından hafife alınacaksın.
    36.
    Ayrıca senin gücüne bahane arayan düşmanların da bir çok fesat söz
    söyleyeceklerdir. Bundan daha acı verici ne olabilir!
    37. Kılıçtan
    geçersen, cennete gideceksin; zafer kazanırsan, dünyanın zevkini
    çıkaracaksın; bu yüzden ey Kunti oğlu, savaşmaya karar vererek kalk!
    38.
    Zevk ve acının, kazanç ve kaybın, zafer ve yenilginin eş değerli
    olduğunu bilerek, savaşı savaşmak adına yap; böylelikle günah işlememiş
    olursun.
    39. Sana şimdiye dek öğretilen Sankhya bilgeliğidir. Şimdi,
    fiilin zincirlerini kırabilmeni sağlayan Yoga bilgeliğini dinle, ey
    Arcuna!
    40. Bunda, ne çabaların kaybı vardır, ne de bir zararı
    vardır. Bu bilginin en azı bile, kişiyi büyük korkulardan korur.
    41.
    Ey Kuru'ların neşesi, burada bir tek-noktaya-odaklı kararlılık vardır!
    Dallı budaklı ve sonsuz olan düşünceler kararsızlarındır.
    42. Ey
    Arcuna, bilge-olmayanlar Vedalardaki kelimeleri övmeyi zevk sayarak
    süslü sözler söylerler ve "Başka bir şey yok!" derler.
    43. Arzuyla
    dolu olarak, hedeflerini cennet yaparak, doğumu kişinin fiillerinin
    ödülü yapan söylevlerde bulunurlar ve zevk ve güce erişmenin özel
    yollarını açıklarlar.
    44. Akılları bu tip bir öğretiyle çelinmiş,
    arzu ve güce bağımlı olan bu kişiler için meditasyon ve Samadhi'ye
    yönelen bu kesin gerçek tezahür etmez.
    45. Vedalar Doğanın üç
    değeriyle ilgilidirler; sen bu üç değerin de üzerinde ol, ey Arcuna! Zıt
    kutuplardan*** kendini kurtar ve açgözlü ve istifçi düşüncelerden
    kurtularak her zaman Sattva**** değerinde kal ve Özben'de bulun.
    46.
    Özben'i bilen bir Brahmana için, tüm Vedalar bir su kaynağının
    yanıbaşındaki bir su haznesinde duran su gibidir.
    47. Görevin sadece
    çalışmaktır ama asla meyveleri için değil; ne fiilin meyvelerinin seni
    çalışman için motive etmesine izin ver, ne de bağımlılığının seni
    fiilsizliğe itmesine izin ver.
    48. Ey Arcuna, sürekli olarak Yoga'da
    bulunarak, bağımlılığı terk ederek ve başarı ve başarısızlıkta dengede
    durarak fiilde bulun! Akıldaki dengeliliğe Yoga denir!
    49. Fiil,
    bilgelik Yoga'sından çok daha düşük seviyelidir, ey Arcuna! Bilgeliğe
    (aklın dengeliliğine) sığın, motivasyonları meyveler olanlar
    zavallıdırlar.
    50. Bilgelik verilmiş kişi bu yaşamda iyi ve kötü
    hareketlerinin ikisinden de sıyrılır; bu yüzden kendini Yoga'ya ada;
    Yoga fiildeki ustalıktır.
    51. Bilge olan, bilgiye sahip olarak,
    fiillerinin meyvelerinden vaz geçerek ve doğum prangasından kurtularak
    tüm kötülüklerin ötesindeki yere gider.
    52. Zihnin yanılgı
    batağından kurtulduğunda, şimdiye dek söylenmiş olan ve söylenecek olan
    herşeye karşı kayıtsız kalırsın.
    53. Duymuş olduklarınla karışmış
    olan zihnin hareketsiz kalıp, Özben'de sabit kaldığı zaman
    İçsel-Farkındalığa ulaşmış olacaksın.
    Arcuna:
    54. Ey Krişna,
    bilgelik sahibi kişiyi, sürekli Samadhi'de bulunan kişiyi nasıl
    tanımlarsın? Hikmet sahibi olanlar nasıl konuşur? Nasıl oturur? Nasıl
    yürürler?
    Krişna:
    55. Ey Arcuna, kişi aklın tüm arzularını
    tamamen bir kenara attığında ve tatmini Özben yoluyla Özben'de
    bulduğunda, o kişinin bilgeliğe sürekli sahip olanlardan biri olduğu
    söylenir.
    56. Zorluklarla dalgalanmayan bir akla sahip olan,
    zevklerin peşinden koşmayan ve bağımlılıktan, korkudan ve öfkeden
    kurtulmuş kişiye şaşmaz değişmez bilgiye sahip hikmet sahibi denir.
    57.
    Bağımlı olmadan her yerde olan, iyi ve kötü birşeyle karşılaştığında ne
    sevinen ne de nefret eden kişinin bilgeliği sabittir.
    58. Bir
    kaplumbağanın bacaklarını içeri çekmesi gibi duyularını
    duyu-nesnelerinden geri çeken kişinin bilgeliği sağlamdır.
    59. Duyu
    nesneleri (geride) özlemi bırakarak bu perhizkar kişiyi bırakır
    giderler; ama bu özlem de Yüce olanı görünce geçer gider.
    60. Ey
    Arcuna, çalkantılı duygular, bilge kişi (onları kontrol etmek için)
    uğraşsa da, aklını fazlasıyla büyüler.
    61. Kişi, hepsini
    dizginleyerek sabit oturmalı ve dikkatini Bana vermelidir; duyuları
    kontrol altında olanların bilgeliği sabittir.
    62. Kişi nesneleri
    düşündüğünde, bunlara karşı bir bağımlılık ortaya çıkar; bağımlılıktan
    arzu doğar; arzudan öfke doğar.
    63. Öfkeden yanılgı gelir;
    yanılgıdan aklın yitimi; aklın yitiminden ayrım kabiliyetinin çöküşü
    gelir; ayrım kabiliyetinin yok oluşuyla kişi mahvolur.
    64. Ama
    duyularını dizginleyip, bağımlılıktan ve reddetmekten kurtularak
    nesneler arasında dolaşan kendine hakim kişi huzura erişir.
    65. Bu
    huzurda tüm acılar yok edilir, sakin bir akla sahip kişinin zihni kısa
    zamanda sabitleşir.
    66. Düzenli ve ciddi olmayanın Özben bilgisi
    olamaz, ve düzenli ve ciddi olmayanın meditasyon yapması (da) mümkün
    değildir; ve meditatif olmayan biri huzurlu olamaz; ve huzuru olmayan
    kişi nasıl mutlu olabilir?
    67. Dolanıp duran duyuların uyanmasını
    takip eden akıl için, ayrımcılık yeteneği rüzgarın su üstündeki tekneyi
    alıp götürmesi gibi yiter gider.
    68. Bu yüzden ey koca kollu Arcuna,
    duyularını duyu-nesnelerinden tamamem geri çekebilenlerin bilgisi
    şaşmaz değişmezdir.
    69. Tüm varlıklar için gece olanda, kendini
    kontrol edebilen uyanıktır; tüm varlıkların uyanık olduğu ise gören
    bilge için gecedir.
    70. Tüm arzuları, suların okyanusa girmesi gibi
    girip, her yönden dolan (ve) hareketsiz kalan kişi huzura kavuşur;
    arzularla dolu olan kişi ise huzura ulaşamaz.
    71. Tüm arzularını
    terk ederek, özlem duymadan, "benim" duygusu (sahiplenme duygusu)
    olmadan ve egoizmden yoksun olarak hareket eden kişi huzura erer.
    72.
    Ey Pritha'nın oğlu, bu Brahman'nın (ebedi durum) koltuğudur. Buna
    ulaştığında, kimse artık yanılmaz. Yaşamının sonunda olsa bile kişi
    burada bulunarak, Brahman'la birliğe kavuşur.
    Hari Om Tat Sat


    *)
    Hint kast sistemi dört sınıftan ve kast dışı beşinci bir sınıftan
    oluşur.
    1. Brahmanlar: Kendilerini Tanrı'ya adayanlardır.
    2.
    Kşatriyalar: Hükümdarlar, yöneticilerdir.
    3. Vaisyalar: Ticaretle
    uğraşırlar.
    4. Sudralar: Hizmetlilerdir.
    5. Kast dışılar:
    Köleler
    **) Günah: Sami dinlerinde geçen günah kavramı "Tanrı'ya
    karşı işlenen bir itaatsizlik ve nankörlük olarak ya da Tanrı
    buyruklarına aykırı olduğuna inanılan, dince suç sayılan iş ya da
    davranış" olarak geçmektedir. Ancak, Bhagavat Gita'da geçen günah
    kelimesi aslında Patanjali'nin Yoga Sutra'larında da geçen "engel"
    anlamında kullanılmıştır.
    Yani, günah kelimesi, yanlış bir davranışı
    izleyen olumsuz etkiyi ve bu davranışın sonucunda uyanan ve içimizdeki
    Atman'ın ışığını karartan cehalet bulutudur.
    ***) Zıt kutuplar: Acı
    ve zevk, sıcaklık ve soğukluk, zenginlik ve yoksulluk gibi her türlü
    tezatı kapsar.
    ****) Enerjinin (Doğanın) üç değeri vardır:
    Sattva:
    Saflık
    Rajas : Hareket, tutku
    Tamas : Karanlık, ölü, durağanlık

    Bu değerlerin yiyecekler yönünden incelenişini Yoga diyeti
    bölümünde incelemiştik.
    3. BÖLÜM: FİİL YOGASI
    Arjuna:
    1. Ey
    Krişna, bana bilginin fiilden üstün olduğunu öğretiyorsan, o halde ey
    Kesava, niye benim bu korkunç fiilde yer almamı istiyorsun?
    2. Bu
    açıkça zihni karıştıran sözlerinle kafamı karıştırıyorsun; bu yüzden
    ilahi mutluluğa ulaşacağım tek ve kesin yolu söyle.
    Krişna:
    3.
    Daha önce de dediğim gibi, bu dünyada iki tip yol vardır, ey günahsız
    olan, Sankhya'ların bilgi yolu ve Yogi'lerin fiil yolu!
    4. Sadece
    fiilde bulunmamayla kişi fiilsizliğe erişmez, aynı şekilde sadece terkle
    kişi mükemmeliyete ulaşmaz.
    5. Doğrusu, kimse bir an için bile olsa
    fiilde bulunmadan duramaz; Doğa'dan doğan değerlerden* dolayı herkes
    çaresiz fiilde bulunmaktadır.
    6. Fiil organlarını** dizginlerken bir
    yandan da zihnen duyu-nesnelerini düşünen kimse yanlış anlayışından
    dolayı, ikiyüzlü olarak adlandırılır.
    7. Ama, ey Arcuna, aklıyla
    duyuları kontrol ederken, kendisini bağımlı olmadan fiil organlarıyla
    Karma Yoga ile meşgul eden kişi herşeyi aşar.
    8. Yapman gereken
    görevi yap, çünkü fiil fiilsizliğe yeğdir ve hatta sadece bedenin
    idamesi için bile fiilsiz kalman mümkün değildir.
    9. Dünya fiillerle
    bağlıdır, kurban adına yapılmış fiillerle değil; bu yüzden, ey Kunti
    oğlu, sadece kurban adına, bağımlılıktan kurtulmuş olarak fiilde bulun.
    10.
    Yaradan, yaradılışın başında insanoğluyla birlikte kurbanı yaratmış ve
    "sizler bununla çoğalacaksınız; bu sizin arzularınızın süt veren ineği
    olsun (arzuladığınız nesneleri size o versin)" demiştir.
    11. Bununla
    tanrıları beslersiniz ve tanrılar da sizi beslerler; böylece biri
    diğerini besleyince en yüksek iyiye ulaşacaksın.
    12. Kurbanla
    beslenen tanrılar sana arzuladıklarını verirler. O halde, tanrılara bir
    şey sunmadan onlardan gelen nesnelerin tadını çıkaranlar, gerçek birer
    hırsızdırlar.
    13. Kurbanın artıklarını yiyen dürüst kişiler
    günahlarından arınmıştır; ama sadece kendileri adına yemek pişiren
    günahkarlar, doğrusu günah yemiş olurlar.
    14. Besinden varlıklar,
    yağmurdan besin; kurbandan yağmur oluşur ve kurban fiilden doğar.
    15.
    Fiilin Brahma'dan geldiğini bil ve Brahma Yok olmaz olandan çıkmıştır.
    Bu yüzden, her-şeye-nüfuz-eden Brahman hep kurbanda bulunur.
    16.
    Dönmekte olan bu çarkı takip etmeyen, duyularını memnun ederek günahkar
    bir yaşam süren kişi, boşuna yaşamaktadır, ey Arcuna!
    17. Ama sadece
    Özben'deyken memnun olan, Özben'le tatmin olan, sadece Özben'de mutlu
    olan kişinin, doğrusu yapacağı bir şey yoktur.
    18. O kişinin
    yapılmış olan ya da yapılmamış olan herhangi bir şeyde çıkarı yoktur; ve
    hiç bir şey için hiç bir varlığa bağlı olmaz.
    19. Bu yüzden,
    bağımlı olmadan, her zaman yapılması gereken fiilde bulun; çünkü bağımlı
    olmadan fiilde bulunmakla, kişi Yüce Olan'a ulaşır.
    20. Janaka ve
    diğerleri mükemmeliyete sadece fiil yoluyla ulaşmıştır; hatta kitlelerin
    korunması açısından da fiilde bulunmalısın.
    21. Büyük bir kişi ne
    yaparsa, diğerleri de onu yapar; o kişi neyi standart olarak belirlerse,
    tüm dünya o standardı takip eder.
    22. Ey Arcuna, üç dünyada da
    Benim tarafımdan ne yapılması gereken bir şey var, ne de başarılması
    gereken başarılmamış bir şey var; yine de Ben fiilde bulunuyorum.
    23.
    Çünkü Ben yorulmadan sürekli olarak fiilde bulunmazsam, herkes her
    şekilde (beni örnek alarak) Benim Yol'umu takip ederdi, ey Arcuna!
    24.
    Fiilde bulunmasaydım, bu dünyalar yok olurdu; kastların birbirine
    karışmasının ve bu varlıkların yok oluşunun sebebi ben olurdum.
    25.
    Cahil kişi nasıl fiile bağımlı olarak hareket ederse, ey Barata, bilge
    olan da bağımlı olmadan, dünyanın refahını isteyerek hareket etmelidir!
    26.
    Bilge kişilerin hiç biri fiile bağımlı olan cahillerin akıllarını
    tedirgin etmesin; bilge kişi onları fiile teşvik ederken, kendisi bu
    fiilleri adanmayla yapar.
    27. Tüm fiiller her durumda sadece
    Doğa'nın değerlerinden ortaya çıkarlar. Aklı egoizmden dolayı yanılgı
    içinde olan kişi ise "Yapan benim." diye düşünür.
    28. Ama, ey koca
    kollu Arcuna, değerler ve değerlerin işleyişi hakkındaki farklarla
    ilgili gerçeği bilen kişi, duyular olarak Guna'ların, duyu-nesneleri
    olarak Gunalar arasında hareket ettiğini bilerek bunlara bağlanmaz.
    29.
    Doğa'nın değerlerinden dolayı yanılgı içinde olanlar değerlerin
    işleyişlerine bağımlıdır. Mükemmel bilgiye sahip olanlar, bu bilgiye
    sahip olmayan bu aptalları rahatsız etmemelidir.
    30. Tüm fiilleri
    Benim için terk ederek, aklın Özben'de odaklanmış, umuttan ve egoizmden,
    ve (mental) ateşten kurtulmuş olarak savaş.
    31. Benim bu öğretimi
    düzenli olarak inançla ve bahaneler aramadan uygulayan kişiler de
    fiilden özgürleşirler.
    32. Ama Öğreti'me kusur bularak onu
    uygulamayanların, bilgide yanılgı içinde olup ayrım güçleri olmayanların
    yıkıma mahkum edildiklerini bil.
    33. Bilge kişi bile kendi doğasına
    uygun bir şekilde hareket etmektedir; varlıklar doğayı takip ederler;
    bu duruma baskı altında tutma (dizginleme) ne yapabilir ki?
    34. Duyu
    nesnelerine olan bağımlılık ve nefret, duyularda bulunur; kimse
    bunlardan birinin etkisi altına girmesin, çünkü bunlar düşmanlarınızdır.

    35. Kişinin mükafatı olmasa bile kendi görevini yapması, daha iyi
    yapacak olsa bile bir diğerinin görevini yapmasından daha iyidir.
    Kişinin kendi görevini yaparken ölmesi; bir başkasının görevini korkuyla
    yapmasına yeğdir.
    Arcuna:
    36. Ama istemese bile, kişiyi zorla
    günah işlemeye ne sevk eder, ey Krişna?
    Krişna:
    37. Rajas
    değerinden doğan, tamamen günahkar ve tamamen yok edici olan arzu, öfke
    sevk eder; bunu (bu dünyadaki) düşmanların olarak bil.
    38. Nasıl ki
    ateş dumanla, cam tozla, bir embriyo zarla kaplıysa, bu da bununla (bu
    evren de bu düşmanlarla) kaplıdır.
    39. Ey Arjuna, bilgelik; ateş
    kadar söndürülemesi zor olan ve arzu biçiminde olan bilgelerin bu
    süreğen düşmanı ile sarmalanmıştır.
    40. Arzunun yuvalandığı yerin
    duyular, akıl ve zihin olduğu söylenir; (arzu) bunlar yoluyla bilgiyi
    örterek bedenli olanı yanıltır.
    41. Ey Bharata'ların en iyisi, bu
    yüzden önce duyularını kontrol et, bilginin ve farkındalığın yok edicisi
    olan arzuyu öldür!
    42. Duyuların bedenden daha üstün olduğu
    söylenir; akıl duyulardan, zihin akıldan üstündür; ve zihinden üstün
    olan da O - Özben'dir.
    43. Böylece, O'nun zihinden üstün olduğunu
    bilerek ve kendini Özben'le dizginleyerek, savaşılması zor, arzu
    biçimindeki düşmanını kılıçtan geçir, ey koca kollu Arcuna!
    Hari Om
    Tat Sat

    *) Doğanın değerleri: Daha önce bahsedilen Guna'lar.
    **)
    Fiil organları: eller, ayaklar, ağız, anüs ve üreme organlarıdır.
    4.
    BÖLÜM: BİLGİ YOGASI
    Krişna:
    1. Bu yok olmaz Yoga'yı ben
    Vivasyan'a öğrettim, o bunu Manu'ya öğretti; Manu Ikshvaku'ya beyan
    etti.
    2. Bunu düzenli bir silsilede el değiştirme yoluyla
    soylu-bilgeler bildi. Bu Yoga, uzun zamandan beri burada kaybolmuştu, Ey
    Parantapa!
    3. İşte bu aynı Yoga sana bugün tarafımdan öğretildi,
    çünkü sen Bana sadıksın ve Benim dostumsun; bu en yüce sırdır.
    Arcuna:

    4. Senin doğumun daha sonradır, ve Vivasyan'ın doğumu daha öncedir;
    başlangıçta bu Yoga'yı Senin öğrettiğini nasıl anlamalıyım?
    Krişna:

    5. Ey Arcuna, hem Benim hem de senin bir çok doğumu oldu! Ben
    bunların hepsini biliyorum ama sen bunları bilmiyorsun!
    6. Ben
    doğmaz ve yok edilmez bir doğaya sahip olduğum halde, ve tüm varlıkların
    Efendisi olduğum halde, Kendi Doğam üzerinde hükmederek, kendi Maya'mda
    doğarım.
    7. Ey Arcuna, doğruluk ilkesinde ne zaman bir düşüş
    yaşansa ve adaletsizlik yükselişe geçse, Ben Kendimi tezahür ettiririm!
    8.
    İyinin korunması, günahkarın yok edilmesi ve doğruluğun sağlanması
    için, Ben her çağda doğarım.
    9. Gerçek ışıkta kim Benim ilahi
    doğuşumu ve fiilimi bilirse, bedenini terk ettikten sonra, bir daha
    doğmaz; o Bana gelir, ey Arcuna!
    10. Bağımlılıktan, korkudan ve
    öfkeden kurtulmuş, Benimle bir olmuş, Bana sığınmış, bilgi ateşinde
    saflaşmış birçokları Benim Varlığıma ulaşmıştır.
    11. Bana ne şekilde
    ulaşırlarsa ulaşsınlar, Ben onları ödüllendiririm; insanlar her şekilde
    Yolumda yürürler, ey Arcuna!
    12. Bu dünyadaki fiilde başarı özlemi
    duyanlar tanrılara kurban verirler, çünkü fiil yoluyla başarı çabucak
    elde edilir.
    13. Dört kast da, Guna ve Karma'lardaki farklara göre
    Benim tarafımdan yaratılmıştır; bunu yaratan Ben olduğum halde, yine de
    Beni fiilde-bulunmayan ve değişmez olarak bil.
    14. Ne fiiller Ben'de
    iz bırakır, ne de Benim fiillerin meyvelerine karşı bir arzum vardır.
    Ben'i bilen fiillerin zincirlerine bağlı değildir.
    15. Özgürlüğün
    kadim arayıcıları da, bunu bildiğinden fiilde bulunuyorlardı; bu yüzden
    bu geçmiş zamanlardaki kadimler gibi sen de fiilde bulun.
    16. Fiil
    nedir? Fiilsizlik nedir? Bu konuda en bilgelerin bile kafası
    karışmıştır. Bu yüzden, sana bu tip fiili öğreteceğim, bunu bilerek sen
    kötü olandan (samsara'dan) kurtulmuş olacaksın.
    17. Çünkü doğrusu,
    fiilin gerçek doğasının ve ayrıca yasak fiilin ve fiilsizliğin ne
    olduğunun bilinmesi gerekir; fiilin doğası zor anlaşılır.
    18. Kim
    fiil içinde fiilsizliği, ve fiilsizlikte fiili görürse, o kişi insanlar
    arasında hikmet sahibidir; bir Yogi'dir ve tüm fiilleri yapandır.
    19.
    Giriştiği işler arzudan ve bencil amaçlardan yoksun olan ve fiilleri
    bilginin ateşinde yanmış olan kişiye bilgeler, hikmet sahibi derler.
    20.
    Fiilin meyvesine olan bağımlılıktan kurtulmuş olan, her zaman memnun
    bir halde olan, hiç bir şeye bağımlı olmayan kişi, fiilde bulunduğu
    halde, hiç bir şey yapmaz.
    21. Ümit etmeyen ve akıl ve benliği
    kontrol altında tutan, tüm açgözlülüğü bırakan, sadece bedensel fiilde
    bulunan kişi hiç bir günah işlemez.
    22. Kendisine çabasızca gelenden
    memnun olan, zıt kutuplardan ve kıskançlıktan kurtulmuş olan, başarı ve
    başarısızlıkta dengede duran kişi, fiilde bulunduğu halde, fiile bağlı
    değildir.
    23. Bağımlılığı olmayan, özgürleşmiş olan, aklı bilgide
    sabit duran, kurban* adına çalışan kişinin tüm fiili çözülür.
    24.
    Brahman adaktır; Brahman erimiş tereyağıdır (ghee); adak, Brahman'la
    Brahman ateşine dökülür; doğrusu, Brahman'ı her an fiilde gören kişi
    Brahman'a ulaşır.
    25. Bazı Yogiler sadece tanrılara kurban verirler,
    diğerleriyse Özben yoluyla sadece Özben'i Brahman ateşinde kurban
    olarak sunarlar.
    26. Bazılarıysa işitme duyusu ve diğer duyularını
    dizginleme ateşinde kurban olarak sunarlar, diğerleri sesi ve çeşitli
    duyu-nesnelerini duyuların ateşinde kurban olarak sunarlar.
    27.
    Diğerleri, duyuların tüm işlevlerini ve nefesin işlevlerini bilgi ile
    yanıp tutuşan benliği-dizginleme-Yogasının ateşinde kurban ederler.
    28.
    Yine, bazıları zenginliği, çileyi ve Yogayı kurban olarak sunarlar.
    Benliği-dizginleyen ve katı yeminlerde bulunan münzevilerse, kurban
    olarak kutsal metinlerin çalışılmasını ve bilgiyi sunarlar.
    29.
    Diğerleri, alınan ve verilen nefesi dizginleyerek ve sadece nefesin
    dizginlenmesiyle bir olarak verilen nefesi alınana, alınan nefesi
    verilene kurban olarak sunarlar.
    30. Beslenmelerini düzenleyen
    diğerleri, yaşam-nefesindeki yaşam-nefeslerini sunarlar; tüm bu kişiler
    kurban yoluyla günahları tamamen yok edilmiş olan (ve) kurbanı
    bilenlerdir.
    31. Kurbanın nektar gibi olan artığını yiyen kişiler,
    ebedi Brahman'a giderler. Bu dünya (Brahma'ın dünyası) (bile) kurban
    uygulamayan kişi için değilken; o halde kişi diğerine (ötealeme) nasıl
    sahip olabilir, ey Arcuna?
    32. Brahman'ın önüne farklı tipte
    kurbanlar saçılmıştır. Bunların hepsinin fiilden doğduğunu bil. Bunu
    bildiğinde özgürleşeceksin.
    33. Ey Parantapa, Bilgelik-kurbanı,
    maddenin kurban edilmesinden daha üstündür! Tüm çeşitleriyle fiiller en
    yüksek nokta olan bilgiye varır!
    34. Uzun süreli teslimiyetle,
    sorgulamakla ve hizmet yoluyla, Gerçek'in farkında olan bilgenin seni bu
    bilgiye yönlendireceğini bil.
    35. Bunu bilerek, Ey Arcuna, bir daha
    bu şekilde yanılmayacaksın, ve bu vasıtayla tüm varlıkları kendi
    Özbeninde ve aynı zamanda Ben'de göreceksin!
    36. Tüm günahkarların
    en günahkarı olsan bile, yine de doğrusu bilgi yığınıyla tüm günahları
    geçip gideceksin.
    37. Ey Arcuna, parlayan ateşin yakıtı kül haline
    dönüştürmesi gibi, bilgi ateşi de tüm fiilleri küle dönüştürür.
    38.
    Doğrusu, bu dünyada bilgi gibi bir başka saflaştırıcı yoktur. Yoga'da
    mükemmeliyete ulaşan kişi, bu bilgiyi zamanla kendi Özben'inde bulur.
    39.
    İnançla dolu olan, buna adanmış olan ve tüm duyuları itaat altına almış
    olan kişi bu bilgiye ulaşır; ve buna ulaştıktan sonra, anında yüce
    huzura erer.
    40. Cahil olan, inançsız olan, şüphe içindeki kişi
    yıkıma doğru yol alır; şüpheci kişi için ne bu dünya, ne ötealem, ne de
    mutluluk vardır.
    41. Yoga yoluyla fiilleri terk etmiş, şüphelerini
    bilgi ile parçalara ayırmış ve kendi üzerinde hakimiyet sağlamış kişinin
    yaptığı fiiller onu bağlamaz, ey Arcuna!
    42. Bu yüzden, kalbinde
    taşıdığın cehaletten doğan şüphelerini bilgi kılıcıyla parçalara ayır ve
    Yoga'ya sığın; ayağa kalk, ey Arcuna!
    Hari Om Tat Sat

    *)
    Kurban : Bhagavat Gita'da geçen kurban, egonun terki işlemidir.
    5.
    BÖLÜM: FİİLİN TERKİ YOGASI
    Arcuna:
    1. Ey Krişna, hem fiilin
    terkini övüyorsun hem de Yoga'yı! Bana hangisinin daha iyi olduğunu açık
    seçik söyle.
    Krişna:
    2. Terk ve Fiil Yogasının ikisi de kişiyi
    en üstün mutluluğa yönlendirir, ama ikisinin içinde, Fiil Yogası fiilin
    terkinden daha üstündür.
    3. Nefret etmeyen ve arzu duymayan kişi,
    ebedi Sannyasin olarak bilinmelidir; çünkü zıt kutuplardan özgürleşerek,
    kolaylıkla kendini bağlayan zincilerden kurtulmuştur, ey koca kollu
    Arcuna!
    4. Bilgeler değil, sadece çocuklar bilgiden ve Fiil Yogası
    ya da fiilde bulunulmasından -sanki bunlar birbirinden farklı ve
    bağımsızmış gibi- bahsederler; kim birini başarırsa, her ikisinin de
    meyvelerini kazanmış olur.
    5. Sankya'lar ya da Jnani'ler tarafından
    ulaşılan bu yere (Karma) Yogiler de ulaşır. Bilginin ve fiilde
    bulunmanın bir olduğunu gören, gerçekten görüyordur.
    6. Ama, ey koca
    kollu Arcuna, Yoga'ya ulaşmadan terki başarmak zordur; Yoga'yla-uyumlu
    olan hikmet sahibi çabucak Brahman'a ulaşır!
    7. Fiil yoluna adanmış,
    aklı arılaşmış olan, kendine hakim olmuş, duyularını itaati altına
    almış olan ve kendi Özben'inin tüm varlıklarda bulunan Özben olduğunu
    fark etmiş olan kişi, fiilde bulunduğu halde hiç bir şeye bulaşmaz.
    8.
    Gerçek'le uyumlu hale gelmiş bilen şöyle düşünür "Ben hiç bir şey
    yapmıyorum". O; görmede, duymada, dokunmada, koklamada, yemede,
    yürümede, uyumada, nefes almada,
    9. Konuşmada, gitmesine izin
    vermede, alıkoymada, gözleri açıp kapamada duyuların duyu-nesneleri
    arasında dolaştığına (-dan emindir) ikna olmuştur.
    10. Fiilde
    bulunan, bu fiilleri Brahman'a sunan ve bağımlılığı bırakan kişi, sudaki
    lotüs çiçeğinin yaprağı (-nın çamura bulaşmaması) gibi günaha bulaşmaz.

    11. Yogi'ler, bağımlılığı terk ederek, sadece bedenen, aklen,
    zihnen ve aynı zamanda duyularla, benliğin saflaşması için fiilde
    bulunurlar.
    12. Birleşmiş* olan, fiilin meyvesini terk ederek, ebedi
    huzura kavuşur; sadece arzuyla itilen ve meyveye bağımlı olan
    birleşmemiş olanlar (zincirlere) bağlıdır.
    13. Bedenlenmiş olan
    (kişi) tüm fiilleri zihnen terk ederek ve kendine hakim olarak, dokuz
    kapılı şehirde**, mutluluk içinde, fiilde bulunmadan ve diğerlerinin
    (beden ve duyuların) fiilde bulunmasına sebep olmadan kalır.
    14.
    Rab, bu dünya için ne faaliyet ne fiil, ne de fiillerin meyveleri ile
    birleşmeyi yaratır; fiilde bulunan Doğa'dır.
    15. Rab kimsenin ne
    ihtarını ne de hatta hünerini kabul eder; bilgi cehaletle
    sarmalanmıştır, bu yüzden varlıklar yanılgı içindedirler.
    16. Ama
    bilgi, Özben'in bilgisiyle cehaleti yok edilmiş kişilere, Yüce olanı
    (Brahman'ı) güneş gibi ortaya çıkarır.
    17. Zihinleri O'nunla
    özdeşleşmiş, kendileri O olmuş, O'na erişmiş, O'nu nihai amacı yapmış
    olanlar dönüşü olmayan yere giderler, günahları bilgiyle dağılır gider.
    18.
    Hikmet sahipleri öğrenme ve alçakgönülülüğe sahip bir Brahmin'e, bir
    ineğe, bir file, ve hatta bir köpeğe ve bir kast dışı olana aynı gözle
    bakarlar.
    19. Burada (bu dünyada) bile, akılları ayniyette
    bulunanlarca (herşeye aynı gözle bakanlarca) doğumun (herşeyin)
    üstesinden gelinmiştir; Brahman lekesizdir ve eşittir; bu yüzden onlar
    Brahman'da bulunurlar.
    20. Sabit bir zihinle, yanılgısız olarak
    Brahman'da bulunarak, Brahman'ı bilen (kişi), ne hoşa giden şeylere
    sahip olduğunda neşelenir, ne de hoşa gitmeyen şeyleri elde ettiğinde
    kederlenir.
    21. Dışsal irtibatlara bağlı olmayan benlikle, kişi
    mutluluğu Özben'de bulur; kişi Brahman'a yapılan meditasyonla meşgul
    olarak sonsuz mutluluğa kavuşur.
    22. (Dışsal) irtibatlardan doğan
    zevkler sadece acı üretirler, çünkü hepsinin bir başlangıcı ve bir sonu
    vardır, ey Arcuna! Bu yüzden, bilge olan bunlarla neşelenmez.
    23.
    Bedenden özgürleşmeden önce, hala bu dünyadayken arzu ve öfkeden doğan
    dürtülere karşı koyabilen kişi Yogi'dir, o mutlu bir kişidir.
    24.
    Her zaman kendi içinde mutlu olan, neşelenen ve aydınlanan böyle bir
    Yogi mutlak özgürlüğe ya da Mokşa'ya ulaşır ve Brahman haline gelir.
    25.
    Günahları yok edilmiş, dualiteleri (zıt kutupların deneyiminin ya da
    dualitesinin algılanmasını) bir kenara bırakmış, kendine hakim ve tüm
    varlıkların iyiliğini isteyen hikmet sahipleri mutlak özgürlüğe ya da
    Mokşa'ya kavuşurlar.
    26. Mutlak özgürlük (ya da Brahman'a özgü
    mutluluk) arzu ve öfkeden kurtulmuş, düşüncelerini kontrol etmiş ve
    Özben'in farkındalığına sahip kendine hakim münzeviler için her yanda
    varolur.
    27. (Tüm) dış irtibatları kapatan ve bakışları iki kaşın
    arasında sabitleyen, burun delikleri arasında hareket eden alınan ve
    verilen nefesi eşitleyen,
    28. Duyuları, aklı ve zihni her zaman
    kontrol altında olan, yüce amacı özgürleşme olan, arzu, korku ve öfkeden
    kurtulmuş hikmet sahipleri doğrusu sonsuza dek özgürleşirler.
    29.
    Beni tüm kurbanlardan ve çileden zevk alan, tüm dünyaların büyük Rabbi
    ve tüm varlıkların dostu olarak bilen huzura kavuşur.
    Hari Om Tat
    Sat

    *) Birleşmiş olan : Yoga uygulaması yaparak evrenle bir
    olmayı (birleşmeyi) başarmış olan kişi
    **) Dokuz kapılı şehir: Beden
    Brahma'nın şehri (Brahmapuri) diye bilinir. Kapıları; gözler, kulaklar,
    burun delikleri, ağız, anüs ve üreme organıdır.
    6. BÖLÜM:
    MEDİTASYON YOGASI
    Krişna:
    1. Fiillerinin meyvesine bağımlı
    olmadan, bağlı olduğu görevi yerine getiren kişi, Sannyasin ve Yogi'dir,
    ateşi ve fiili olmayan ise Sannyasin de, Yogi de değildir.
    2. Ey
    Arcuna, terk diye adlandırdıkları şeyin Yoga olduğunu bil; doğrusu kimse
    düşüncelerini terk etmediği sürece bir Yogi olamaz!
    3. Yoga'yı
    başarmak isteyen hikmet sahibi için, fiilin bir araç olduğu söylenir;
    Yoga'yı başarmış aynı hikmet sahibi için fiilsizliğin (sukunetin) bir
    araç olduğu söylenir.
    4. Tüm düşüncelerini terk etmiş bir kişi
    duyu-nesnelerine veya fiillere bağımlı değilse, o kişinin Yoga'yı
    başarmış olduğu söylenir.
    5. Kişi sadece kendi Özben'inde yükselsin;
    kendisini aşağıya çekmesin, çünkü kişinin arkadaşı da düşmanı da sadece
    kendisidir.
    6. Kendisine Özben vasıtasıyla hakim olmuş kişi,
    kendisinin arkadaşıdır, ama kendine hakim olamamışlar için, kişinin
    kendisi dışsal bir düşman gibi karşılarına çıkar.
    7. Kendine hakim
    ve huzurlu kişinin Yüce Özben'i, sıcakta ve soğukta, zevkte ve acıda ve
    ayrıca onurlandırıldığında ve hor görüldüğünde dengededir.
    8. Bilgi
    ve (Özben'in) bilgeliğiyle tatmin olmuş; duyularına hakim olmuş; bir
    parça toprağa, bir parça taşa ve altına aynı gözle bakan Yoginin uyum
    içinde olduğu söylenir. (Nirvikalpa Samadhi durumuna ulaştığı söylenir.)

    9. İyi kalpli olanlara, arkadaşlara, düşmanlara, kayıtsızlara,
    nötrlere, nefret dolulara, akrabalara, adil olanlara ve olmayanlara
    karşı aynı gözle bakan, herşeyi aşar.
    10. Yogi; aklını sürekli
    olarak sabit tutmaya çalışarak, yalnızlıkta kalarak, aklını ve bedenini
    kontrol edip tek başına olarak, umut ve kederden kurtulmuş olarak
    11.
    Temiz bir yerde, ne çok alçak ne de çok yüksek olan, bir bezin, hayvan
    postunun ve kusha otunun üst üste konulmasıyla yapılmış sağlam bir yerde
    oturarak,
    12. Aklın fiillerini (zihinsel faaliyetleri) ve duyuları
    kontrol altına alıp, aklını tek bir noktaya sabitleyerek, kendini
    arındırmak için Yoga uygulasın.
    13. Bedenini sabit tutarak, kafası
    ve boynu dik ve mükemmelce sabit olarak, çevresine bakınmadan burnunun
    ucuna baksın.
    14. Sakin bir zihinle, korkusuzca, Brahmachari* andını
    tutarak, aklını kontrol ederek, Beni düşünerek ve aklı dengede kalarak
    otursun ve Beni yüce hedefi yapsın.
    15. Aklı kontrol altındaki Yogi,
    böylece, aklı sürekli olarak dengede tutarak, Ben'de varolan ve
    özgürleşmeye varan huzura erer.
    16. Ey Arcuna, doğrusu Yoga ne çok
    yiyen, ne de hiç yemeyen için; ne çok uyuyan ne de (her zaman) uyanık
    olan için mümkün değildir!
    17. Yoga, yemede ve harekette (örneğin
    yürümede) daima makul olan, fiildeki gayretinde makul olan, uyku ve
    uyanıklık arasında makul olan kişi için acıların yok edicisidir.
    18.
    Arzu nesnelerine duyulan özlemden yakasını kurtarmış (ve) mükemmelce
    kontrol edilmiş akıl sadece Özben'de bulunduğunda, o kişi için "O
    birleşmiştir." denir.
    19. Yoga'yı Özben'de uygulayan (Özben
    Yoga'sıyla özdeşleşmiş), aklını kontrol altına almış Yogi, rüzgarsız bir
    yerde bulunan bir gaz lambasının titreşmeden yanan ışığına benzer.
    20.
    Yoga uygulamasıyla dizginlenmiş akıl sakinliğe eriştiğinde ve Özben'i
    Özben'de gördüğünde, kişi kendi Özben'iyle tatmin olur.
    21. Yogi,
    saf zihinle kavranabilen ve duyuları aşan ebedi mutluluğu hissettiğinde
    ve başka hiç bir yere kıpırdamadan Gerçek'ten asla ayrılmadığında,
    22.
    Bundan üstün daha büyük bir kazancın olamayacağını düşünür; çok büyük
    bir acı ile karşılaşsa bile bulunduğu yerden ayrılmaz,-
    23. (İşte)
    bunun adının; acı ile bir olmaktan kurtulma, (yani) Yoga olduğunu bil.
    Bu Yoga, kararlılıkla ve ümidini kaybetmeyen bir akılla uygulanmalıdır.
    24.
    Kişi, Sankalpa'dan** doğan tüm arzuları -hiç birini bir kenara
    ayırmadan- tamamen terk ederek, ve akılla duyu sürüsünün tamamını her
    yandan dizginleyerek,
    25. Sabit tutulmuş zihinle azar azar sakinliğe
    ulaşsın; aklı Özben'de tutarak, başka hiç bir şey düşünmesin.
    26.
    Rahat durmayan ve sabit olmayan aklın başka yerlere kaçmasına sebep
    olandan, aklı dizginle ve (onu) sadece Özben'in kontrolü altına getir.
    27.
    Yüce mutluluk, doğrusu, aklı çok huzurlu olan, tutkuları sakinleşmiş,
    Brahman haline gelmiş ve günahtan kurtulmuş bu Yogi'ye gelir.
    28.
    Aklını sürekli olarak (Yoga uygulaması ile) meşgul tutan, günahlarından
    kurtulmuş Yogi, kolayca Brahman'la olan irtibatın ebedi mutluluğunun
    tadını çıkarır.
    29. Aklı Yoga ile uyumlu olan kişi, tüm varlıklarda
    bulunan Özben'i görür ve tüm varlıkları Özben'de görür; her yerde hep
    aynı şeyi görür.
    30. Beni her yerde gören ve herşeyi Ben'de gören
    kişi, ne Ben'den ayrılır ne de Ben ondan ayrılırım.
    31. Birleşmiş
    olup da, tüm varlıklarda bulunan Ben'i seven ve hürmet eden işte bu
    Yogi, yaşam tarzı ne olursa olsun, Ben'de bulunur.
    32. Ey Arcuna,
    zevk de olsa, acı da olsa, Özben'in benzerliği yoluyla her yerde
    ayniyeti gören kişiye en yüksek Yogi olarak bakılır.
    Arcuna:
    33.
    Ey Krişna, aklın rahat durmamasından ötürü, öğrettiğin bu ayniyet
    Yogasında süreğen bir devamlılık görmüyorum!
    34. Doğrusu akıl rahat
    durmamaktadır, şamatacıdır, güçlüdür ve teslim olmamaktadır, ey Krişna.
    Ben aklı kontrol etmenin rüzgarı kontrol etmek kadar zor olduğunu
    zannediyorum.
    Krişna:
    35. Ey koca kollu Arcuna, şüphesiz, aklın
    kontrol edilmesi zordur ve akıl rahat durmamaktadır; ama uygulama ve
    duyulara kapılmamakla akıl dizginlenebilir!
    36. Bu Yoga'ya, kendine
    hakim olmayanlarca ulaşımının zor olacağını düşünüyorum, ama kendine
    hakim olan ve çabalayan kişi, (doğru) araçlarla buna ulaşır.
    Arcuna:

    37. İnancı olduğu halde kendine hakim olmayı başaramayan, aklı
    Yoga'dan başka yerlere kayan, Yoga'da mükemmelliğe ulaşmayı başaramamış
    kişiyi nasıl bir son bekler, ey Krişna?
    38. Her ikisinden de düşerek
    (hedeflerinin her ikisine de ulaşamayarak), Brahman yolunda yanılgıya
    düştüğünden, parçalanmış bir bulut gibi, desteksiz yok olup gitmez mi?
    39.
    Ey Krişna, bu şüphemi tamamen Sen giderebilirsin, çünkü senin dışında
    bu şüpheyi giderecek kimse yoktur.
    Krişna:
    40. Ey Arcuna, ne bu
    dünyada, ne de bir sonraki dünyada onun için bir yıkım yoktur; ey
    çocuğum, doğrusu iyilik yapan hiç kimsenin kederlenmesi söz konusu
    değildir!
    41. Erdemli dünyalara ulaşıp orada uzun yıllar boyunca
    kaldıktan sonra, Yoga'dan düşmüş (Yoga'ya ulaşamamış) kişi arı ve
    varlıklı bir evde tekrar doğar.
    42. Ya da, hatta bilge Yogilerin
    ailesinde doğar; doğrusu böyle bir doğumu bu dünyada başarmak çok
    zordur.
    43. Orada, o kişi bir önceki bedeninde elde ettiği bilgiyle
    karşılaşır ve mükemmeliyet için çok daha fazla çabalar, ey Arcuna!
    44.
    Daha önceki uygulamaları yoluyla, kendisine rağmen doğar (kendisi
    farkında olmasa bile, amaca ulaşır). Sadece Yoga'nın ne olduğunu bilmek
    isteyen bile, Brahma'nın sözünü (kutsal kitaplara özgü bilgiyi) aşar.
    45.
    Ama, yılmadan çabalayan, günahlarından arınmış, bir çok doğumla
    kademesel olarak mükemmelleşmiş bir Yogi en üstün hedefe ulaşır.
    46.
    Yoginin, çilekeşlerden ve hatta bilgi erbabından (metinlerin
    çalışılmasıyla elde edilmiş bilgi) bile yüce olduğu düşünülür; o, fiilde
    bulunan kişilerden de üstündür; bu yüzden bir Yogi ol, ey Arcuna!
    47.
    Ve inancı tam olup ve içsel varlığı Ben'de olarak, Ben'i seven ve Bana
    hürmet eden Yogi'yi, tüm Yogi'lerin en samimisi sayarım.
    Hari Om Tat
    Sat

    *) Brahmachari: Tensel zevkleri kontrol etme (Yama'lardan
    biridir.)
    **) Sankalpa: Hayal
    7. BÖLÜM: BİLGELİK VE FARKINDALIK
    YOGASI
    Krişna:
    1.Ey Arjuna, aklını Bana vererek, yoga
    uygulayarak ve Bana sığınarak, Beni tamamen ve şüpheye düşmeden nasıl
    bilebileceğini dinle!
    2. Sana bu bilginin tamamını direkt
    farkındalık ile birleştirerek vereceğim, bunu bildikten sonra, burada
    bilinmesi gereken başka bir şey kalmaz.
    3. Binlerce kişinin içinde,
    belki bir kişi mükemmellik için çabalar; bu çabalayanların içinde bile
    belki sadece biri Beni gerçekten tanır.
    4. Toprak, su, ateş, hava,
    esir (boşluk), akıl, zihin ve egoizm olarak Benim Doğam sekize
    bölünmüştür.
    5. Ey koca-kollu, bunlar benim düşük seviyeli
    Prakriti*'mdir! Bunun bu dünyayı tutan yaşam cüzü olan benim yüksek
    seviyeli Prakriti'mden farklı olduğunu bil.
    6. Bunların ikisinin
    (düşük ve yüksek seviyeli Prakritilerimin) tüm varlıkların rahmi
    olduğunu bil. Bu sebepten dolayı, Ben tüm evrenin kaynağıyım ve
    çözülmesiyim.
    7. Ey Arcuna, Benden daha yüksek seviyede hiç bir şey
    yoktur! Kıymetli taşların bir ipe geçirilmesi gibi, herşey sıra sıra
    Bana bağlanmıştır.
    8. Ey Arcuna, Ben sudaki lezzetim. Ben aydaki ve
    güneşteki ışığım; Ben tüm Vedalardaki Om hecesiyim, esirdeki sesim ve
    insandaki erkekliğim.
    9. Topraktaki güzel kokuyum ve ateşin
    parlaklığıyım, tüm varlıklardaki yaşamım; ve Ben çilekeşlerin çilesiyim.

    10. Ey Arcuna, Beni tüm varlıkların ebedi tohumu olarak bil; Ben
    zekilerin zekasıyım; ihtişamlı nesnelerin ihtişamıyım Ben!
    11.
    Güçlülerin arzu ve bağımlılıktan yoksun gücüyüm, ve Ben (tüm)
    varlıklarda, Dharma'ya ters düşmeyen arzuyum, ey Arcuna!
    12. Arı,
    hareketli ve durağan olan her varlığın Ben'den türediğini bil. Onlar
    Ben'dedir, yine de Ben onlarda değilimdir.
    13. Doğanın üç değerinden
    (guna'lar) çıkmış bu Doğalarla (durumlarla) yanılsanmış olduğundan, tüm
    bu dünya Ben'i onlardan ayrı (gunaların üstünde olduğumu) ve değişmez
    olarak bilmez.
    14. Doğrusu, (doğanın) değerler(in)den yapılmış Benim
    bu ilahi yanılsamamı aşıp geçmek zordur; bu yanılsamayı sadece Bana
    sığınanlar aşıp geçebilir.
    15. İnsanların en geri tabiatlısı olan
    kötülük yapanlar ve yanılgı içinde olanlar Beni aramazlar; yanılsama
    yoluyla bilgisi yok edilmişler ifritlerin yolunu takip ederler.
    16.
    Ey Arcuna, Beni seven ve hürmet eden erdemli kişiler dört çeşittir!
    Istırap çekenler, bilgi arayanlar, zenginlik arayanlar ve bilgeler, ey
    Bharataların efendisi!
    17. Bunların içinde, şaşmaz değişmez bir
    şekilde her zaman Bir olana adanmış olan bilge aşar geçer (en iyisidir);
    çünkü Ben bilge için fazlasıyla değerliyimdir ve o da Benim için
    değerlidir.
    18. Gerçi, tüm bunlar yüce gönüllü varlıklardır; ama Ben
    bilgeyi Kendi Özbenim sayarım; çünkü o, şaşmaz değişmez bir akılla,
    yüce hedefi olarak sadece Bana yönelir.
    19. Bir çok doğumdan sonra
    bilge kişi, herşeyin Vasudeva (içsel Özben) olduğunun farkına vararak
    Bana gelir; böyle büyük bir ruhu (Mahatma) bulmak çok zordur.
    20.
    Bilgeliği bu veya şu arzuyla sarsılanlar kendi doğalarına uygun bu veya
    şu ayini izleyerek diğer tanrılara giderler.
    21. Adanmış kişinin
    saygı ve sevgi göstermek için inançla arzuladığı biçim ne olursa olsun,
    onun bu inancını Ben sağlam ve sarsılmaz yaparım.
    22. Bahşedilmiş bu
    inançla kişi, ona (o biçime) saygı ve sevgi gösterir ve ondan
    arzuladığı şeyleri sağlar, (ama aslında) bu varlıklar (sadece) Benim
    tarafımdan takdir edilirler.
    23. Doğrusu, kıt zekaya sahip bu
    kişilerin elde ettiği ödüller (meyveler) geçicidir. Tanrılara sevgi ve
    saygı duyanlar onlara giderler ama Bana adanmış olanlar Bana gelirler.
    24.
    Benim yüksek seviyeli, değişmez ve en mükemmel doğamı bilmeyen
    aptallar, Tezahür etmememiş olan Ben'i tezahür etmiş olan olarak
    düşünürler.
    25. Ben Yoga Maya'da gizlenmiş olduğumdan herkese
    (olduğum şekilde) tezahür etmem. Bu yanıgı içindeki dünya, doğmamış ve
    yok edilmez olan Ben'i bilmez.
    26. Ey Arcuna, Ben varlıkların
    geçmişini, bugününü ve geleceğini bilirim, ama kimse Beni bilmez.
    27.
    Ey Barata, arzu ve nefretten doğan zıt kutupların yanılgısından dolayı,
    tüm varlıklar doğumda yanılgıya tabiidir, ey Parantapa!
    28. Ama,
    günahları son bulmuş ve zıt kutupların yanılgısından kurtulmuş erdemli
    fiilde bulunan kişiler, andlarında şaşmaz değişmez olarak kalarak, Bana
    saygı ve sevgide bulunurlar.
    29. İhtiyarlıktan ve ölümden kurtulmak
    için çabalayanlar, Bana sığınarak, Özben'in ve tüm fiillerin tam bilgisi
    olan Brahman'ın tamamen farkına varırlar,
    30. Beni Adhibhuta
    (elementlerle ilgili olan), Adhidaiva (tanrılarla ilgili olan) ve
    Adhiyajna (kurbanla ilgili olan) ile bilenler, şaşmaz değişmez bir
    akılla, ölüm anında bile Beni bilirler.
    Hari Om Tat Sat

    *)
    Prakriti: Doğa
    8. BÖLÜM: YOK OLMAZ BRAHMAN YOGASI
    Arcuna:
    1.
    Bu Brahman nedir? Adhyatma (Atman'la ilgili olan) nedir? Ey kişilerin
    en iyisi, fiil nedir? Adhibhuta diye açıklanan nedir? Ve Adhidaiva
    denilen nedir?
    2. Burada, bu bedendeki Adhiyajna kimdir ve nasıldır,
    ey Madhu'yu yok eden? Ve nasıl oluyor da, ölüm anında, kendine hakim
    olmuş kişi tarafından Sen bilinebiliyorsun?
    Krişna:
    3. Brahman
    Yok Edilmez olandır, Yüce'dir. Onun öz doğasına İçsel-Farkındalık denir;
    varoluşa ve varlıkların tezahürüne yol açan ve de onları destekleyen
    (tanrılara sunulan) takdimler de fiil olarak adlandırılır.
    4.
    Adhibhuta (elementlerin bilgisi) Benim yok olan Doğamla alakalıdır ve
    Puruşa ya da ruh Adhidaiva'dır; burada bu bedendeki Adhiyajna sadece
    Ben'im, Ey bedenlenmişlerin en iyisi!
    5. Ve kim bedenini terk
    ederken ölüm anında sadece Beni hatırlamaya devam ederse, Benim
    Varlığıma ulaşır; buna hiç şüphe yoktur.
    6. Sonunda bedenini terk
    ederken kim hangi varlığı düşünürse, sürekli o varlığı düşündüğünden, o
    (kişi) sadece o varlığa gider, ey Kunti oğlu.
    7. Bu yüzden, her
    zaman sadece Beni hatırla ve savaş. Bana sabitlediğin (Benimle
    özdeşleşmiş) akıl ve zihinle, şüphesiz sadece Bana geleceksin.
    8.
    Başka hiç bir varlığa doğru kaymayan, meditasyon alışkanlığından dolayı
    şaşmaz değişmez hale gelmiş ve sürekli meditasyon yapan akılla, kişi
    Yüce Kişi'ye, Parlak olana gider, ey Arcuna!
    9. Kim; alim, kadim,
    (tüm dünyanın) yöneticisi, atomdan daha küçük olan, herşeyin destekçisi,
    kavranamaz biçimde olan, güneş gibi parlak ve cehaletin karanlığının
    ötesinde olan üzerine
    10. Ölüm anında sarsılmaz bir akıl,
    bahşedilmiş adanma ve Yoga'nın gücüyle tüm yaşam-nefesini iki kaşının
    arasına odaklayarak meditasyon yaparsa, o kişi parlak olan Yüce Kişi'ye
    ulaşır.
    11. Vedaları bilenlerce yok olmaz olarak açıklanmış olan,
    kendine hakim (çilekeşlerin) ve tutkularından kurtulmuşların
    girebileceği, bekarlık (iffet) uygulamasının yapıldığı bu arzuyu - bu
    hedefi sana kısaca açıklayacağım.
    12. Tüm kapılarını kapatarak,
    aklını kalbine gömerek ve yaşam-nefesini kafasında tutarak,
    konsantrasyon uygulamasıyla meşgul olarak,
    13. Tek heceli Om'u
    -Brahman'ı- mırıldanıp her zaman Beni hatırlayarak, kim bedenini terk
    ederek bu şekilde ayrılırsa, yüce hedefe erişir.
    14. Her zaman
    şaşmaz değişmez olan, beni (uzun süre boyunca) sürekli olarak ve her gün
    hatırlayan, (tek noktaya odaklı akılla) başka hiç bir şey düşünmeyen bu
    Yogi bana kolayca ulaşır, ey Paratha!
    15. Bana ulaşan bu büyük
    ruhlar, bir daha acı dolu olan ve ebedi olmayan bu yerde (burada)
    doğmazlar; onlar en yüksek mükemmelliğe ulaşmışlardır
    (özgürleşmişlerdir).
    16. Brahma'nın dünyası dahil, (tüm) dünyalar,
    tekrar geri dönmeye mahkumdur, ey Arcuna! Ama kim bana ulaşırsa, ey
    Kunti oğlu, bir daha doğmaz!
    17. Bir Brahma gününün bin Yuga*
    boyunca sürdüğünü, ve bir gecenin de bin Yuga boyunca sürdüğünü
    bilenler, gece ve gündüzü bilenlerdir.
    18. Tüm tezahür etmiş olanlar
    "gün"ün gelmesiyle tezahür etmemiş olandan türerler ve doğrusu
    "gece"nin gelişiyle de sadece tezahür etmemiş olan diye adlandırılanda
    çözünür giderler.
    19. Tekrar ve tekrar doğan bu aynı kalabalık
    varlıklar gecenin gelişiyle (tezahür etmemiş olan içinde) çaresizce
    çözünürler ve günün gelişiyle tekrar ortaya çıkarlar, ey Arcuna.
    20.
    Ama doğrusu tezahür etmemiş olandan daha yüksek olan bir başka tezahür
    etmemiş (yaratıcı zeka ve Doğanın üstünde) Ebedi vardır ki, O tüm
    varlıklar yok edildiğinde yok olmaz.
    21. Tezahür etmemiş olan ve Yok
    Olmaz Olan olarak adlandırılanın, en yüksek hedef (yol) olduğunu
    söylerler. O'na ulaşan bir daha (doğum ve ölüm çarkına) geri dönmez. Bu
    Benim en yüksek meskenimdir (durumumdur).
    22. Tüm varlıkların içinde
    bulunan ve herşeyin O'ndan yayıldığı bu en yüksek Purusha'ya, ey
    Arcuna, sadece O'na yapılan ve yolundan sapmayan bir adanma ile
    ulaşılır.
    23. Şimdi sana, ayrılış vaktinde hangi Yogi'lerin dönüp
    hangilerinin dönmediğini anlatacağım.
    24. Ateş, ışık, gündüz, Ayın
    aydınlık onbeşi, güneşin kuzey yolundaki altı ayı (kuzey gündönümü)
    sırasında ayrılan, Brahman'ı bilenler Brahman'a giderler.
    25. Duman,
    gece-vakti, Ayın karanlık onbeşi ya da güneşin güney yolundaki altı ayı
    (güney gündönümü) ile ayın ışığına ulaşan Yogi'ler geri döner.
    26.
    Dünyanın parlak ve karanlık yollarının doğrusu ebedi olduğu düşünülür;
    biriyle (parlak olanla) kişi tekrar geri dönmez, ve diğeriyle kişi geri
    döner.
    27. Bu yoları bilerek, Arcuna, hiç bir Yogi aldanmaz! Bu
    yüzden, her zaman Yoga'da sebat et.
    28. (Metinlerde) bahsedilen ve
    Vedalardan (okunulup öğrenilmesinden), kurbandan (-ın uygulanmasından),
    çile (uygulamalarından) ve hediyelerden (sunulmasından) doğan meyveler
    ya da hak edişler ne olursa olsun, bunu (bu yolları) bilen Yogi tüm
    bunların ötesine gider; ve yüce ilksel meskene ulaşır.
    Hari Om Tat
    Sat

    *) Yuga: Çağ
    avatar
    webbilgisi


    Mesaj Sayısı : 100
    Rep : 1
    Kayıt tarihi : 28/03/10

    MAHABARATA DESTANI Empty Geri: MAHABARATA DESTANI

    Mesaj  webbilgisi Paz Mart 28, 2010 11:59 am

    DEVAMI

    9. BÖLÜM: BÜYÜK
    BİLİM VE BÜYÜK SIR YOGASI
    Krişna:
    1. Şimdi bahaneler aramayan
    sana, en büyük sırrı, deneyimle (içsel farkındalıkla) birleştirilmiş
    bilgiyi açıklayacağım. Bunu bilince, kötülükten kurtulmuş olacaksın.
    2.
    Bu büyük ilimdir, büyük sırdır, yüce saflaştırıcıdır, dolaysız sezgisel
    bilgi ile farkına varılır, erdemli olanlara göre tatbiki çok kolaydır
    ve yok olmaz niteliklidir.
    3. Ey Arcuna, bu Dharma'ya inancı
    olmayanlar (Özben bilgisi olmayanlar) bana ulaşmadan, bu ölüm dünyası
    yoluna geri dönerler!
    4. Tüm bu dünya, Benim tarafımdan, Benim
    tezahür etmemiş yönümle sarmalanmıştır; tüm varlıklar Ben'de varolur,
    ama Ben onların içinde değilimdir.
    5. Ne de (gerçekte) varlıklar
    Ben'de varolurlar: Benim ilahi Yoga'mı seyret; O ki, varlıkların etkin
    sebebi olan ve tüm varlıkları destekleyen, ama onlarda bulunmayan
    Özbenim'dir.
    6. Her yere hareket eden güçlü rüzgarın her zaman
    esirde (boşlukta) durması gibi, tüm varlıkların da bende olduğunu bil.
    7.
    Ey Arcuna, tüm varlıklar her Kalpa*'nın sonunda Doğama girerler; onları
    (bir sonraki) Kalpa'nın başında yine dışarı (dünyaya) gönderirim.
    8.
    Doğamla hayat vererek, bu Doğanın gücü karşısında çaresiz olan
    kalabalık varlıkları tekrar ve tekrar dışarı gönderirim.
    9. Bu
    fiiller beni bağlamaz, ey Arcuna, sanki ilgisiz biriymiş gibi oturarak
    bu fiillere bağımlı olmam!
    10. Benim gözetimim altında, Doğa hareket
    eden ve etmeyeni üretir; bundan dolayı, ey Arcuna, dünya döner durur!
    11.
    Yüksek seviyeli Varlığımın (tüm) varlıkların Rabbi olduğunu bilmeyen
    aptallar, insan şekli aldığımda Bana aldırmazlar.
    12. Kibirli
    umutları, kibirli fiilleri, kibirli bilgileri ve duygusuzluklarıyla,
    onlar doğrusu ifritlerin ve ilahi olmayan varlıkların aldatıcı
    doğalarınca ele geçirilmişlerdir.
    13. Ama büyük ruhlar, ey Arcuna,
    Benim ilahi doğama katılarak, Benim varlıkların ölümsüz kaynağı olduğumu
    bilerek, tek bir akılla (başka hiç bir şeye adanmadan) Bana sevgi ve
    saygıda bulunurlar!
    14. Her zaman Beni yücelterek, çabalayarak,
    andında sebatlı olarak, Önümde eğilerek, Bana adanarak şaşmaz değişmez
    bir şekilde hep Bana saygı ve sevgide bulunurlar.
    15. Diğerleri de,
    bilgi-kurbanında bulunarak, Beni sonsuz yüzlü olarak, Bir olarak, ayrı
    olarak ve çeşit çeşit olarak görerek saygı ve sevgide bulunurlar.
    16.
    Ben Kratu'yum; Ben Yajna'yım; Ben ruhlara sunulan takdimeyim (yemeğim);
    Ben ayin otuyum ve (diğer) tüm bitkilerim; Ben Mantra'yım; Ben aynı
    zamanda ghee ya da eritilmiş tereyağım; Ben ateşim; Ben adağım.
    17.
    Ben bu dünyanın babasıyım, anasıyım, fiillerin meyvesinin dağıtıcısıyım
    ve büyük babasıyım; bilinmesi gereken(-tek şey)im, arılaştırıcıyım,
    kutsal tek heceliyim (Om) ve aynı zamanda Rig-, Sama- ve Yajur
    Veda'larım.
    18. Ben amacım, desteğim, Rabbim, tanığım, meskenim,
    barınağım, arkadaşım, kaynağım (başlangıcım), çözülmeyim (sonum),
    temelim, hazine dairesiyim ve yok edilmez tohumum.
    19. Ben (güneş
    gibi) ısı veririm; yağmuru tutarım ve yağdırırım; Ben ölümsüzlüğüm ve
    aynı zamanda ölümüm, varlığım ve yokluğum, ey Arcuna!
    20. Üç Veda'yı
    da bilerek Somayı içenler tüm günahlarından arınarak kurban yoluyla
    bana sevgi ve saygıda bulunurlar, cennete giden yol için dua ederler;
    onlar tanrıların Rabbinin kutsal dünyasına ulaşırlar ve tanrıların ilahi
    zevklerini cennette tadarlar.
    21. Engin cennette zevklere daldıktan
    sonra hakedişleri sona erince tekrar ölümlüler dünyasına geri dönerler;
    böylece üçünün (üç Vedanın) emirlerine itaat ederek ve arzuları (arzu
    nesnelerini) arzulayarak, geliş ve dönüş durumuna ulaşırlar*.
    22.
    Sadece Bana sevgi ve saygıda bulunarak ve başka hiç bir şeyi
    düşünmeyerek her zaman birliğe ulaşmış olanlarınsa, henüz sahip
    olmadıklarını Ben güvence altına alırım ve halihazırda sahip olduklarını
    da Ben korurum.
    23. Hatta, inançla dolu olup diğer tanrılara saygı
    ve sevgide bulunan adanmışlar da, aslında sadece Bana sevgi ve saygıda
    bulunurlar, ey Arcuna, ama yanlış yolla!
    24. (Çünkü) Sadece Ben tüm
    kurbanların hem konusuyum hem de Rabbiyim; ama onlar Ben'im özümü
    (gerçekte) bilmezler, ve bu yüzden onlar (bu ölümlüler dünyasına geri)
    düşerler.
    25. Tanrılara sevgi ve saygıda bulunanlar onlara giderler;
    atalara sevgi ve saygıda bulunanlar ruhlara giderler; elementlere
    hükmeden İlahlara da onlara sevgi ve saygıda bulunanlar gider; Bana
    adanmışlarsa Bana gelir.
    26. Kim Bana adanma ve saf bir akılla (kalp
    ile) bir yaprak, bir çiçek, bir meyve ya da biraz su sunarsa, Ben (bu
    takdimeyi) kabul ederim.
    27. Her ne yaparsan, her ne yersen, kurban
    olarak neyi sunarsan, neyi verirsen, çile olarak neyi uygularsan uygula,
    bunu Bana takdim ederek yap, ey Arcuna!
    28. Böylece, fiillerin iyi
    ve kötü meyveler veren zincirlerinden kurtulacaksın; şaşmaz ve değişmez
    bir akılla Terk Yogasında olup özgürleştiğinde, Bana geleceksin.
    29.
    Ben tüm varlıklara aynı davranırım; Benim için nefret verici ya da çok
    sevdiğim diye bir şey yoktur ama bana adanarak, sevgi ve saygıda
    bulunanlar Bendedir, Ben de onlardayımdır.
    30. Hatta en günahkar
    olan bile başka hiç bir şeye adanmadan, bana sevgi ve saygıda bulunursa,
    doğru yönde değiştiğinden, o da erdem sahibi olarak görülmelidir.
    31.
    Kısa zamanda o da erdemli hale gelir ve ebedi huzura kavuşur; ey
    Arcuna, Bana adananın asla yok olmayacağını kesinlikle bil!
    32.
    Çünkü, ey Arcuna, günahkar olarak doğabilen** kadınlar, Vaishya'lar ve
    Sudra'lar da, Bana sığınarak, Yüce Amaca ulaşırlar!
    33. O halde
    kutsal Brahmin'ler ve adanmış soylu azizler (bu amaca) ne kadar kolay
    ulaşırlar; bu kalıcı olmayan ve mutsuz dünyaya sahip olduğundan, bana
    sevgi ve saygıda bulun.
    34. Aklını Bana odakla; kendini Bana ada;
    Bana kurban et; Benim önümde eğil; kendi benliğini Benimle
    birleştirerek, Beni Yüce Amacın yaparak, doğrusu Bana geleceksin.
    Hari
    Om Tat Sat

    *)Geliş ve dönüş durumu: Bu dünyada tekrar doğmaya
    zorunludurlar.
    **) Günah kelimesinin anlamı daha önce açıklandığı
    gibi "her türlü engeldir".
    Burada bahsedilense, antik Hint
    sisteminde bulunan kast sisteminin genel yapısıdır. Bu yapı gereği,
    Tanrı farkındalığına ulaşmak Brahmana'ların (Brahminlerin) görevidir,
    diğer kastların ise görevleri başkadır. Kişinin kendi doğasına (kastına)
    uygun olan görevi yapması dharma'ya uygun olduğundan, bir çok metinde,
    kişinin başka kastların görevlerini yapmasının uygun olmadığı
    belirtilmektedir. Burada kadınların, Vaishyaların ve Sudraların kendi
    doğaları gereği içsel-farkındalığa ulaşma gibi bir yükümlülükleri
    olmadığı halde, bunu başarabilecekleri belirtilmekte ve deyim yerindeyse
    bu iş için onlara icazet verilmektedir.
    10. BÖLÜM: İLAHİ ZAFERLER
    YOGASI
    Krişna:
    1. Ey koca kollu Arcuna, kendi iyiliğin için,
    Benim yüce sözümü dinle; seni sevdiğim için bunu tekrar açıklayacağım.
    2.
    Ne tanrılar ne de yüce hikmet sahipleri Benim kaynağımı bilirler; çünkü
    her şekilde Ben tüm tanrıların ve büyük hikmet sahiplerinin
    kaynağıyımdır.
    3. Ölümlüler arasında, Beni doğmamış ve başlangıcı
    olmayan, tüm dünyaların büyük Rabbi olarak bilenler yanılgı içinde
    olmayanlardır; onlar tüm günahlarından arınmıştırlar.
    4. Zeka,
    bilgelik, yanılgı içinde olmama, affetme, doğruluk, kendine hakim olma,
    sakinlik, mutluluk, acı, doğum veya varoluş, ölüm ya da var olmama,
    korku ve ayrıca korkusuzluk,
    5. Zarar vermeme, dengelilik, halinden
    memnuniyet, çile, ün, faydalılık, kötü nam - varlıkların (bu) farklı
    çeşitleri sadece Ben'den doğar.
    6. Benim gibi güçlere sahip olan
    yedi büyük hikmet sahibi, eski dörtlü ve Manu da, (Benim) aklımdan
    doğmuştur; onlardan da bu dünyadaki varlıklar doğmuşlardır.
    7.
    Varlığımın çeşitli tezahürlerini ve Benim Yoga-gücümü gerçekten bilen
    kişi, sarsılmaz Yoga'da sabit hale gelir; buna hiç şüphe yoktur.
    8.
    Ben her şeyin kaynağıyım; her şey Ben'den türer; bunu anlayan bilgeler
    meditasyona bağlanarak, Bana sevgi ve saygıda bulunurlar.
    9.
    Akılları ve yaşamları Ben'imle tamamen özdeşleşmiş olan, birbirlerini
    aydınlatan ve her zaman Ben'den bahsedenler, tatmin ve sevinç
    doludurlar.
    10. Her zaman şaşmaz ve değişmez olarak, sevgiyle, Bana
    saygı ve sevgide bulunanlara, Ben ayırt etme Yoga'sı veririm. (Böylece)
    onlar Bana gelirler.
    11. Onlar için sadece şefkat duyduğumdan, Ben
    onların Özben'inde var olarak, bilginin parlak ışığıyla, cehaletten
    kaynaklanan karanlığı yok ederim.
    Arcuna:
    12. Sen Yüce
    Brahman'sın, yüce meskensin (ya da yüce ışıksın), yüce arılaştırıcısın,
    ebedisin, ilahi Kişi'sin, ilksel Tanrı'sın, doğmamışsın ve her yerde
    varolansın.
    13. Tüm hikmet sahipleri ve aynı zamanda ilahi hikmet
    sahibi Narada; ve Asita, Devala ve Vyasa seni böyle tanımlıyorlar; ve
    şimdi Sen Kendin de bana böyle söylüyorsun.
    14. Bana söylediğin her
    şeyin doğru olduğuna inanıyorum, ey Krişna! Doğrusu ne tanrılar ne de
    ifritler Senin tezahürünü (kaynağını) bilmezler!
    15. Doğrusu sadece
    Sen, Kendini, Kendin aracılığınla bilirsin, ey Yüce Kişi, Ey varlıkların
    kaynağı ve Rabbi, Ey tanrıların Tanrısı, Ey dünyanın hakimi!
    16.
    Bana tüm bu dünyalara nüfuz ederek varolduğun ilahi zaferlerini, hiç
    birini saklamadan anlatmalısın. (Bunu başka kimse yapamaz.)
    17. Ey
    Yogi, her zaman meditasyon yaparak Seni nasıl bileceğim? Seni hangi
    görünüşünle düşünmeliyim?
    18. Ey Krişna, Yogik gücünü ve zaferlerini
    bana tekrar detaylıca anlat; çünkü ben Senin yaşam-veren ve nektar gibi
    olan konuşmanla tatmin olmadım!
    Krişna:
    19. Pekala, şimdi sana
    göze çarpan ilahi zaferlerimi açıklayacağım, ey Arcuna! (Bu zaferlerin)
    detaylı tanımlarının bir sonu yoktur.
    20. Ben tüm varlıkların
    kalplerinde olan Özben'im, ey Gudakeşa! Ben tüm varlıkların
    başlangıcıyım, ortasıyım ve aynı zamanda sonuyum.
    21. (Oniki) Aditya
    arasında Ben Vişnu'yum; parlaklık verenler arasında Ben parlak güneşim;
    (yedi ya da kırk dokuz) Marut arasında Ben Mariçi'yim; yıldızlar
    arasında Ben ayım.
    22. Vedalar arasında Sama Vedayım; tanrılar
    arasında Vasava'yım; duyular arasında akılım, ve yaşayan varlıklar
    arasında zekayım.
    23. Ve Rudra'lar arasında Şankara'yım; Yakşa'lar
    ve Rakşasa'lar arasında refah Rabbiyim (Kubera); Vasu'lar arasında
    Pavaka'yım (ateşim); ve (yedi) dağ arasında Ben Meru'yum.
    24. Ve, ey
    Arcuna, (kralların) aile rahipleri arasında Ben'i şef olan Brihaspati
    olarak bil; ordu generalleri arasında Ben Skanda'yım; göller arasında
    Ben okyanusum!
    25. Büyük hikmet sahipleri arasında Ben Bhrigu'yum;
    kelimeler arasında Ben tek heceli Om'um; kurbanlar arasında Ben sessiz
    tekrarlama* kurbanıyım; hareket etmeyen şeyler arasında Ben
    Himalayalar'ım.
    26. Ağaçlar arasında Ben peepulum; ilahi hikmet
    sahipleri arasında Ben Narada'yım; Gandharva'lar arasında Ben
    Çitraratha'yım; mükemmelleşmişler arasında Ben Kapila'yım.
    27. Beni
    atlar arasında nektardan doğan Uçaisrava olarak; muhteşem filler
    arasında Airavata olarak; insanlar arasında kral olarak bil.
    28.
    Silahlar arasında Ben yıldırımım; inekler arasında Ben Surabhi adındaki
    dilekleri yerine getiren ineğim; Ben ata olan sevgi tanrısıyım; yılanlar
    arasında Vasuki'yim.
    29. Naga'lar arasında Ananta'yım; su-ilahları
    arasında Varuna'yım; ölmüş ruhlar arasında Aryaman'ım
    28. Silahlar
    arasında Ben yıldırımım; inekler arasında Ben Surabhi adındaki dilekleri
    yerine getiren ineğim; Ben ata olan sevgi tanrısıyım; yılanlar arasında
    Vasuki'yim.
    29. Naga'lar arasında Ananta'yım; su-ilahları arasında
    Varuna'yım; ölmüş ruhlar arasında Aryaman'ım, idare ediciler arasında
    Ben Yama'yım.
    30. Ve ifritler arasında Prahlad'ım; sayıcılar
    arasında Ben zamanım; hayvanlar arasında Ben onların kralı olan aslanım,
    kuşlar arasında Garuda'yım.
    31. Arılaştırıcılar arasında Ben
    rüzgarım; savaşçılar arasında Rama'yım Ben; balıklar arasında köpek
    balığıyım; su kaynakları arasında Ganj'ım.
    32. Yaradılışlar arasında
    Ben başlangıcım, ortayım ve aynı zamanda sonum, ey Arcuna! Bilimler
    arasında Ben Özben bilimiyim; ve Ben ihtilaflı olanlar arasındaki
    mantığım.
    33. Alfabedeki harfler arasında "A" harfiyim Ben, ve
    bileşikler arasında ikiliğim, doğrusu Ben tüketilemez ve sonsuz zamanım;
    tüm yönlerde yüzüm olduğundan, (fiillerin meyvelerinin) dağıtıcısıyım.
    34.
    Ve Ben herşeyi yutan ölümüm, ve refah içinde olacakların refahıyım;
    dişisel özellikler arasında (ben) ünüm, refahım, konuşma yeteneğiyim,
    hafızayım, zekayım, metanetim ve bağışlamayım.
    35. İlahiler arasında
    Brihatsaman'ım; uyaklı dizeler arasında Gayatri'yim; aylar arasında
    Margasirsa'yım; mevsimler arasında ilkbaharım.
    36. Ben hilekarların
    kumarıyım; ihtişamlıların ihtişamıyım; Ben zaferim; Ben (kararlı
    olanların) kararlılığıyım; Ben iyilerin iyiliğiyim.
    37. Vrişni'ler
    arasında Ben Vasudeva'yım; Pandava'lar arasında Ben Arcuna'yım; hikmet
    sahipleri arasında Ben Vyasa'yım; şairler arasında Ben şair Usana'yım.
    38.
    Cezalandırıcılar arasında Ben kralın asasıyım; zafer arayışı içinde
    olanlar arasında Ben hikmet ve cömertliğim; ve sırlar arasında Ben
    sessizliğim; bilenler arasında bilgiyim Ben.
    39. Ve tüm varlıkların
    tohumu ne olursa olsun, Ben oyum, ey Arcuna! Ben olmadan varolabilen
    hareketli ya da hareketsiz (canlı ve cansız) hiç bir varlık yoktur.
    40.
    Ey Arcuna, ilahi zaferlerimin sonu yoktur, bunlar Benim ilahi
    zaferlerimin Tarafımdan yapılan kısa bir ifadesidir!
    41. Zafer
    kazanan, refah içinde olan veya güçlü olan her tür varlığın, ihtişamımın
    bir parçasının tezahürü olduğunu bil.
    42. Ama, ey Arcuna, tüm bu
    detaylı bilgilerin sana ne faydası var ki? Tüm dünyayı bir Parçamla
    destekleyen Ben, varım.
    Hari Om Tat Sat


    *) sessiz
    tekrarlama: Japa'dır. Yani bir mantranın zihinsel olarak tekrar
    edilmesinden bahsedilmektedir.
    11. BÖLÜM: KOZMİK BİÇİMİN GÖRÜNÜMÜ
    YOGASI
    Arcuna:
    1. Bana duyduğun şefkatten dolayı, Özben'le
    ilgili bu en büyük sırrı açıklanmanla yanılsanmam yok oldu.
    2.
    Varlıkların kaynağını ve yok oluşunu, ve ayrıca Senin tükenmez
    yüceliğini detaylı bir şekilde Sen'den duydum, ey lotüs kalpli Rab!
    3.
    Ey Yüce Rab, Seni biraz önce Kendini tanımladığın gibi, Senin İlahi
    Biçimini görmeyi diliyorum, ey Yüce Kişi!
    4. Ey Rabbim, eğer
    görmemin mümkün olduğunu düşünüyorsan, o halde, bana yok olmaz halini
    göster.
    Krişna:
    5. Ey Arcuna, Benim farklı çeşitteki, ilahi
    olan, çeşitli renklerde ve şekillerdeki yüz binlerce biçimimi seyret!
    6.
    Aditya'ları, Vasu'ları, Rudra'ları, iki Asvin'i ve aynı zamanda
    Marut'ları seyret; ey Arcuna, daha önce hiç görülmemiş mucizeleri
    seyret!
    7. Ey Arcuna, tek bir noktada merkezlenmiş -hareket eden ve
    etmeyen herşeyi kapsayan- tüm evreni ve başka neyi görmeyi diliyorsan
    onu burada, Bedenimde seyret.
    8. Ama Beni bu şekilde kendi
    gözlerinle seyredemezsin; (bu yüzden) sana ilahi gözü veriyorum; Benim
    muhteşem Yoga'mı seyret.
    Sancaya:
    9. Krişna bunları söyleyerek
    Arcuna'ya Rab olarak Kendi yüce biçimini gösterdi.
    10. Sayısız ağız
    ve gözlerle, sayısız harika görüntüyle, sayısız ilahi ziynetle, sayısız
    ilahi silahla yüceltilmiş,
    11. İlahi çelenkler ve kıyafetler giyen,
    vücut yağlarıyla yağlanmış, her şeyi harika, göz alıcı, ebedi, her yanda
    yüzleri olan (Varlıktı).
    12. Gök yüzünde bin tane güneş ihtişamla
    aynı anda parlasaydı, işte bu yüce Varlık'ın ihtişamı (gibi) olurdu.
    13.
    Sonra Arcuna, orada, tanrıların Tanrı'sının bedeninde, bir çok grubu
    olan tüm evrenin bir olanda bulunduğunu gördü.
    14. Arcuna, o zaman
    hayret içinde ve tüyleri diken diken olarak, başını Rabbin önünde eğdi
    ve avuç içlerini birleştirerek şöyle konuştu.
    Arcuna:
    15. Tüm
    tanrıları ve çeşitli varlık türlerini, lotüste oturan Rab Brahma'yı, tüm
    hikmet sahiplerini ve semavi yılanları Bedeninde gördüm, Ey Tanrı.
    16.
    Senin bir çok kol, mide, ağız ve gözleri olan zincire vurulamaz
    biçimini her yanda görüyorum; ne bir başlangıç, ne bir orta ne de bir
    son görüyorum, ey evrenin Rabbi, ey Kozmik Biçim!
    17. Sen'i taçlı,
    topuzlu, diskli görüyorum, bakması çok zor olan bir parlaklık kütlesi
    olarak heryerde ışıyorsun, ateş ve güneş gibi her yerde parlıyorsun, ve
    hudutsuzsun.
    18. Sen Yok Edilmez Olansın, Yüce Varlık'sın, bilinmeye
    değer olansın, Sen bu evrenin büyük hazine dairesisin; Sen ebedi
    Dharma'nın yok edilmez koruyucususun; Sen Kadim Kişisin, ben (böyle)
    addediyorum.
    19. Sen'i başlangıçsız, ortasız ve sonsuz olarak,
    sınırsız güçte, sayısız kolla (görüyorum), güneş ve ayı Gözlerin olarak,
    yanan ateşi Ağzın olarak, tüm evreni ısıtan Parlaklığını görüyorum.
    20.
    Yeryüzü ve cennet arasındaki boşluk ve her taraf sadece Seninle dolu;
    Senin bu muhteşem ve korkunç biçimini gören, üç dünya da korkuyla
    titriyor, Ey yüce-ruhlu Varlık!
    21. Doğrusu, Sana (bedenine) bu
    tanrılar giriyorlar; bazıları korkuyla Seni avuç içleri birleşmiş olarak
    "iyi olsun" diyerek övüyorlar. Bunu söyleyerek, büyük hikmet sahipleri
    ve mükemmelleşmiş olanlar Seni ilahilerle methediyorlar.
    22.
    Rudra'lar, Aditya'lar, Vasu'lar, Sadhya'lar, Visvedeva'lar, iki
    Asvin'ler, Marut'lar, semavi şarkıcıların ruhları, Yakşalar, ifritler ve
    mükemmelleşmiş olanlar Sana büyük bir hayretle bakıyorlar.
    23. Ey
    koca-kollu, Senin bir çok ağız ve gözleri, bir çok kolları, bacakları ve
    ayakları, mideleri olan, dişleriyle korkutucu görünen sınırsız
    biçimlerini görünce tüm dünya ile birlikte ben de dehşete düşüyorum!
    24.
    Senin (Kozmik Biçiminin) ağızları sonuna dek açık, büyük ateşli
    gözlerle gök yüzüne değmesini, bir çok renkte parlamasını görünce,
    kalbim dehşete düşüyor ve ne cesaret ne de huzur bulabiliyorum, ey
    Vişnu!
    25. Kozmik çözülmenin ateşi gibi parlayan ve dişlerle
    korkutucu olan ağızlarını görünce, ben ne dört yönü* biliyorum ne de
    huzur buluyorum. Ey tanrıların Rabbi, ey evrenin meskeni, acı bana!
    26.
    Dünyadaki krallarla birlikte Dhritarashtra'nın tüm oğulları; tüm
    savaşçılarımız arasındaki en iyileri ile birlikte Bhima, Drona ve Karna
    27.
    Acele ederek korkunç dişleri olan ve seyredilmesi ürkütücü olan Senin
    ağızlarına giriyorlar. Bazıları, kafaları un ufak olana dek ezilerek,
    dişlerin arasındaki boşluklara saplanıp kalıyor.
    28. Doğrusu,
    nehirlerin hızla okyanusa doğru akması gibi, bu insan dünyasının
    kahramanları da senin yanan ağızlarına giriyorlar.
    29. Kelebeklerin
    (kendi) yok oluşlarını (hazırlayan) parlayan ateşe doğru acele ederek
    uçması gibi, bu varlıklar da Senin ağızlarına (kendi) yok oluşları için
    acele ederek giriyorlar.
    30. Alev saçan ağzınla, tüm dünyaları
    yalayıp yutuyorsun. Ateşli ışınların, parlaklığıyla tüm dünyayı
    doldurarak, yanıyor, ey Vişnu!
    31. Bu hiddetli biçimde bulunan Sen
    kimsin söyle bana. Sana selam olsun, ey Yüce Tanrı! Acı bana; Sen olan
    orjinal Varlık'ı bilmeyi arzuluyorum. Yaptıklarını açıkçası bilmiyorum.
    Krişna:

    32. Ben şimdi dünyaları yok etmekle meşgul olan, dünyanın-yok
    edicisi güçlü Zaman'ım. Sen olmasan bile, düşman ordularda dizilmiş bu
    savaşçıların hiç biri yaşamayacak.
    33. Bu yüzden, ayağa kalk ve üne
    kavuş. Düşmanlarına karşı zafer kazan ve rakipsiz bir krallığın zevkini
    sür. Doğrusu onlar Benim tarafımdan zaten kılıçtan geçirildi; sen sadece
    bir araç ol, ey Arcuna!
    34. Drona, Bhişma, Jayadratha, Karna ve
    diğer tüm cesaretli savaşçıların hepsi Benim tarafımdan kılıçtan
    geçirildi; öldür; korkuyla kederlenme; savaş! Savaşta düşmanlarına karşı
    zafer kazanacaksın.
    Sancaya:
    35. Rab Krişna'nın konuşmasını
    duyunca, iki büklüm olan (Arcuna) avuç içlerini birleştirerek,
    titreyerek, kendini (Krişna'nın) ayaklarına atarak, heyecandan zor
    konuşarak, eğilerek, korkuyla dolu olarak Krişna'ya şöyle söyledi.
    Arcuna:

    36. Ey Krişna, dünyanın zevkleri ve neşeleri Senin övgünde
    buluşuyorlar; ifritler her yandan korkuyla uçup gidiyorlar ve
    mükemmelleşmiş olanlar (Siddhalar) önünde eğiliyorlar.
    37. Ve, ey
    Yüce Ruh, niye onlar (diğer herşeyden) daha büyük olan, yaratanın
    (Brahma) kaynağı olan Senin önünde eğilmesinler ki, ey Ebedi Varlık? Ey
    tanrıların Rabbi! Ey evrenin meskeni! Sen yok olmazsın, Varlık'sın,
    yokluksun ve yüce olansın (Varlık ve yokluktan üstün olansın).
    38.
    Sen ilksel Tanrı'sın, kadim Purusha**'sın, bu evrenin yüce sığınağısın,
    bilensin, bilinebilensin ve yüce meskensin. Bu evren seninle
    kaplanmıştır, ey sonsuz biçimler Varlık'ı!
    39. Sen Vayu'sun,
    Yama'sın, Agni'sin, Varuna'sın, aysın, yaratıcısın ve büyük-büyük
    babasın. Selamlar, Selamlar Sana binlerce kez, ve tekrar selamlar,
    selamlar Sana!
    40. Hem önden hem de geriden selamlar Sana! Her
    yönden selamlar Sana! Ey, Herşey olan! Gücü ve yiğitliği sonsuz olan Sen
    herşeyi kapsarsın; bu sebepten Sen herşeysin.
    41. Seni sadece bir
    arkadaş olarak görüp, Senin bu büyüklüğünü bilmeden, Sana sevgiyle veya
    dikkatsizlikle küstahça Ey Krişna!, Ey Yavada!, Ey Arkadaş! diye
    seslendiysem,
    42. Oynarken, dinlenirken, oturuken ya da yemek
    sırasında tek başımızayken ya da yanımızda birileri varken eğlence olsun
    diye Seni herhangi bir şekilde suçladıysam, ey Achyuta - Sana
    yalvarırım ki beni affet!
    43. Sen bu hareket eden ve etmeyen
    dünyanın Baba'sısın. Sen bu dünya tarafından hayranlık duyulansın. Sen
    en yüce gurusun; (çünkü) Sana denk hiç bir şey yok; o halde nasıl olur
    da üç dünyada Sana üstün gelen başka bir şey olabilir, ey dengi olmayan
    gücün Varlık'ı?
    44. Bu yüzden, eğilerek, bedenimi ayaklarına atarak,
    Senin affını rica ediyorum! Bir babanın oğlunu, bir arkadaşın (iyi bir)
    arkadaşı, bir sevgilinin sevdiğini affetmesi gibi, Sen de beni
    affetmelisin, ey Tanrı!
    45. Daha önce görülmemiş olanı görmekten
    mutluyum; yine de aklım korkudan sıkıntı içinde. Bana sadece (eski)
    biçimini göster, ey Tanrı! Acı bana, ey tanrıların Tanrı'sı!
    46.
    Seni eskisi gibi; taçlı, topuzlu, elinde diski olan, dört kollu eski
    biçiminde görmeyi arzuluyorum, ey bin kollu Kozmik Varlık!
    Krişna:
    47.
    Ey Arcuna, bu Kozmik Biçim sana Benim tarafımdan, Benim Yogik gücümle
    lütfedilerek gösterildi; ihtişamla dolu olan, ilksel olan ve ebedi olan
    bu Kozmik Biçim senin dışında daha önce kimse tarafından görülmemiştir.
    48.
    Ne Vedaları çalışmakla ve kurbanla, ne takdimelerle, ne ayinlerle, ne
    de sert çilelerle, bu insanlar dünyasında Beni senden başkası bu biçimde
    görebilir.
    49. Benim korkunç biçimimi bu şekilde görmekten dolayı
    korkma ve şaşırma; korkunu tamamen gidermek ve kalbini ferahlatmak için,
    şimdi tekrar Benim eski biçimimi seyret.
    Sancaya:
    50. Arcuna'ya
    bunları söyledikten sonra, Krişna yine Kendi biçimini gösterdi; ve
    kendi nazik biçiminde durarak, dehşete düşmüş olanı (Arcuna'yı) teselli
    etti.
    Arcuna:
    51. Ey Krişna, Senin nazik insan biçimini görünce,
    şimdi kendimi toparladım ve kendime geldim!
    Krişna:
    52. Görmüş
    olduğun bu Biçimimi görmek çok zordur. Tanrılar bile onu seyretmenin her
    zaman özlemini duyarlar.
    53. Ben, ne Vedalarla, ne çileyle, ne
    takdimeyle, ne de kurbanla, senin (bu kadar kolay) gördüğün biçimde
    görülmem.
    54. (Kişi) Bu biçimdeki Ben'i, ancak tek bir akılla (başka
    hiç bir şeye adanmadan) yapılan adanmayla bilebilir, gerçekten
    görebilir ve ayrıca içine girebilir, ey Arcuna!
    55. Tüm fiillerini
    Benim için yapan, Bana Yüce (Varlık) olarak bakan, Bana adanmış,
    bağımlılıktan kurtulmuş, hiç bir varlığa karşı düşmanlık beslemeyen kişi
    Bana gelir, ey Arcuna!
    Hari Om Tat Sat


    **) dört yön:
    Kuzey, güney, doğu, batı
    *) Purusha: Ruh
    12. BÖLÜM: ADANMA
    YOGASI
    Arcuna:
    1. Şaşmaz değişmez olarak Sana sevgi ve saygıda
    bulunan adanmışlar mı, yoksa Yok Edilmez ve Tezahür Etmemiş olana sevgi
    ve saygıda bulunanlar mı Yoga'ya göre daha bilgilidir?
    Krişna:
    2.
    Kanaatimce Yoga'da en iyiler; akıllarını Bende yoğunlaştırıp, her zaman
    şaşmaz değişmez olarak, yüce inançla sarmalanmış olanlardır.
    3. Yok
    olmaz olana, tanımlanmaz olana, tezahür etmemiş olana, her yerde var
    olana, düşünülmez olana, ebedi olana ve hareketsiz olana sevgi ve
    saygıda bulunanlar da,
    4. Tüm duyularını dizginleyerek, her yerde
    dengeli olarak (akıldaki dengelilik), tüm varlıkların iyiliğini
    dileyerek, doğrusu, Bana gelirler.
    5. Akıllarını Tezahür Etmemiş
    Olana doğrultanların sorunları daha büyüktür; çünkü hedef olarak Tezahür
    etmemiş Olan'a ulaşmak bedenlenmişler için çok güçtür.
    6. Ama Bana
    sevgi ve saygıda bulunan, tüm fiillerini Ben'de terk eden, Bana yüce
    hedefim diye bakan, tek bir akılla (başka hiç bir şeye adanmadan)
    yapılan Yoga'yla Benim üzerime meditasyon yaparak,
    7. Akılları her
    zaman Ben'de olanları, ey Arcuna, doğrusu Ben çok geçmeden ölümlü
    Samsara*'nın okyanusundan kurtarırım.
    8. Aklını sadece Ben'de
    odaklar, zihnini Ben'de tutarsan, şüphesiz bundan sonra sadece Ben'de
    yaşayacaksın.
    9. Eğer aklını sürekli olarak Ben'de odaklayamıyorsan,
    o halde, Bana sürekli uygulama Yoga'sıyla ulaşmaya çalış, ey Arcuna!
    10.
    Eğer bu Abhyasa Yoga'yı bile uygulayamıyorsan, tüm fiillerini Benim
    adıma yapmayı dile; tüm fiillerini Benim adıma yaparak bile,
    mükemmelliğe ulaşacaksın.
    11. Eğer bunu bile yapamıyorsan, o halde,
    Benimle birleşmeye sığınarak, kendine hakim olup, tüm fiillerinin
    meyvelerini terk et.
    12. Doğrusu, bilgi uygulamadan; meditasyon
    bilgiden; fiillerin meyvelerinin terki meditasyondan daha iyidir; huzur,
    terki derhal takip eder.
    13. Hiç bir varlıktan nefret etmeyen,
    herşeye karşı arkadaşça davranan ve şefkatli olan, bağımlılıktan ve
    egoizmden kurtulmuş olan, zevk ve acıda dengede duran, bağışlayıcı olan,

    14. Her zaman halinden memnun olan, meditasyonda şaşmaz değimez
    olan, kati şekilde ikna olmuş olan, kendine hakim olan, aklı ve zihni
    bana adanmış olan Benim adanmışımı çok severim.
    15. Dünyayı alt üst
    etmeyen, dünyanın da onu alt üst edemediği kişiyi, ve neşe, kıskançlık,
    korku ve endişeden kurtulmuş olan kişiyi de çok severim.
    16.
    İsteklerden kurtulmuş, arı, uzman, kaygısız ve dertsiz olan, tüm
    başlangıçları ve girişimleri terk eden, bu suretle Bana adanmış kişiyi
    çok severim.
    17. Sevinmeyen, nefret etmeyen, kederlenmeyen,
    arzulamayan, iyi ve kötüyü terk eden ve tam bir adanmayla dolu olan
    kişiyi çok severim.
    18. Düşmana ve arkadaşa, yücelme ve yerilmeye
    karşı aynı olan, sıcak ve soğukta, ve zevk ve acıda aynı olan,
    bağımlılıktan kurtulmuş olan,
    19. Tenkit ve övgüyü aynı şeyler
    olarak gören, sessiz olan, herşeyle memnun olan, evsiz, sabit bir akılla
    ve adanmayla dolu olan kişiyi çok severim.
    20. Doğrusu, yukarıda
    açıklanan bu ölümsüz Dharma'yı inançla dolu olarak takip edip Beni yüce
    hedefi yapan adanmışları Ben fazlasıyla severim.
    Hari Om Tat Sat


    *)
    Samsara: Yaşam ve ölüm çemberi
    13. BÖLÜM: ALAN VE ALANI BİLEN
    ARASINDAKİ FARKIN YOGASI
    Arcuna:
    1. Ben Doğa (madde) ve Ruh'un
    ne olduğunu, Alanı ve Alanı Bilen'i, bilgiyi ve bilinmesi gerekeni
    öğrenmeyi arzuluyorum.
    Krişna:
    2. Ey Arcuna, hikmet sahibi olup
    da her ikisini (Alanı ve Alanı Bileni) bilenlerce, bu bedene Alan; bu
    bedeni bilene de Alanı Bilen denir.
    3. Ben'i ayrıca tüm alanların
    Alanını Bilen olarak bil, ey Arcuna! Alanın ve Alanı Bilenin bilgisine
    Ben, bilgi gözüyle bakarım.
    4. Alanın ne olduğunu ve neden
    yapıldığını, gelişimlerinin ne olduğunu ve neden olduğunu, ve ayrıca
    O'nun kim olduğunu ve O'nun güçlerinin ne olduğunu kısaca Ben'den duy.
    5.
    Hikmet sahipleri muhakeme ve kararlılıkla dolu olarak, çeşitli
    şekillerde farklı ilahiler ve ayrıca Mutlak'ı işaret eden manalı
    kelimeler söylemişlerdir.
    6. Büyük elementler, egoizm, zihin ve
    ayrıca tezahür etmemiş Doğa, on duyu ve diğeri, ve duyuların beş
    algılamaları,*
    7. Arzu, nefret, zevk, acı, bütün (beden), sabır ve
    zeka - (işte) gelişimleriyle birlikte Alan kısaca bu şekilde
    tanımlanmıştır.
    8. Alçakgönüllülük, taklit etmeme, zarar vermeme,
    affetme, dürüstlük, öğretmene yapılan hizmet, saflık (arılık),
    dayanıklılık, kendine olan hakimiyet,
    9. Duyuların algıladığı
    nesnelere karşı kayıtsız olma, ayrıca egoizmin olmaması; doğumdaki,
    ölümdeki, yaşlılıktaki, hastalıktaki ve acıdaki kötülüğü algılama,
    10.
    Bağımlı olmama, Özben'i oğul, eş, ev ve diğerleriyle özdeşleştirmeme,
    ve arzulananın da arzulanmayanın da başarılması durumunda sürekli olarak
    dengeli (dengeli bir akla sahip olma) kalma,
    11. Ayrılmazlık
    Yoga'sı yoluyla Bana yapılan yoldan sapmayan bir adanma, yalnız yerlerde
    kalma, insan topluluklarından haz almama,
    12. Özben bilgisindeki
    süreklilik, gerçek bilginin sonunu algılama - bunların bilgi olduğu
    açıklanmıştır ve bunun tersi olana da cehalet denir.
    13. (Şimdi Ben)
    bilindiğinde kişinin ölümsüzlüğe kavuştuğu bilinmesi gerekeni, (yani)
    ne varlık olarak ne de yokluk olarak adledilen, başlangıcı olmayan yüce
    Brahman'ı açıklayacağım.
    14. Elleri ve ayakları her yerde, gözleri,
    başları ve ağızları her yerde, kulakları her yerde olan O, her şeyi
    sararak dünyalarda var olur.
    15. (O) Tüm duyuların işlemesiyle
    parlayan yine de duyuları olmayandır; bağımlı olmayan yine de her şeyi
    destekleyendir; değerleri** olmayan yine de bu değerlerin deneyimcisi
    olandır,
    16. Hareket eden ve etmeyen (tüm) varlıkların içinde ve
    dışında olandır; süptilliğinden dolayı O bilinemez; hem yakında hem de
    çok uzakta olan O'dur.
    17. Ve bölünmezdir, yine de O, varlıklarda
    sanki bölünmüş gibi varolur; O, varlıkların destekçisi olarak bilinir; O
    hem yok edicidir hem de meydana getirendir (doğurandır).
    18. Tüm
    ışıkların Işık'ı olan O, karanlığın ötesindedir; bunun, herşeyin
    kalbinde yatan bilgi, Bilinebilen ve bilginin hedefi olduğu söylenir.
    19.
    Böylece, Alan, bilgi ve Bilinebilen kısaca açıklandı. Bana adananlar
    bunu bilerek, Varlığıma girerler.
    20. Doğa'nın ve Ruh'un
    başlangıçsız olduğunu bil; tüm değişimlerin ve değerlerin Doğadan
    kaynaklandığını da bil.
    21. Etki ve tepki üretiminde, Doğa'nın
    (maddenin) etki olduğu söylenir; zevk ve acı deneyiminde (bireysel)
    ruh'un etki olduğu söylenir.
    22. Doğa'da bulunan ruh, Doğa'dan doğan
    değerleri deneyimler; bu değerlere olan bağımlılık (o ruhun) iyi ve
    kötü rahimlerde doğmasının sebebidir.
    23. Bu bedendeki Yüce Ruh'a,
    ayrıca seyirci, izin veren, destekleyen, zevk alan, büyük Rab ve Yüce
    Özben de denir.
    24. Kim Ruh'u ve Madde'yi değerleriyle birlikte
    bilirse, (o kişi) hangi koşul altında bulunursa bulunsun, bir daha
    doğmaz.
    25. Bazıları meditasyon aracılığıyla Özbeni Özben'de
    Özben'le seyreder, diğerleri bilgi Yoga'sıyla, ve diğerleri fiil
    Yoga'sıyla seyrederler.
    26. Bunu bilmeyen diğerleri de, bunu
    başkalarından duyarak sevgi ve saygıda bulunurlar; duyduklarına en yüce
    sığınak olarak bakan bu kişiler de ölümün ötesine geçerler.
    27.
    Nerede bir varlık doğarsa, o varlık hareket etse de etmese de, o
    varlığın Alan ve Alanı Bilen arasındaki birleşmeden olduğunu bil, ey
    Bharata'ların en iyisi.
    28. Yüce Rabbin tüm varlıklarda eşit olarak
    var olduğunu, yok olan içinde yok edilmez olanı gören (kişi),
    (gerçekten) görüyordur.
    29. Kişi, aynı Rabbin her yere eşit olarak
    nüfuz etmiş olduğunu gördüğünden, Özben'i benlik (ego) vasıtasıyla yok
    etmez (ve) o kişi en yüce hedefe erişir.
    30. Tüm fiilleri sadece
    Doğa'nın yaptığını ve Özben'in fiilsiz olduğunu gören (kişi),
    (gerçekten) görüyordur.
    31. Kişi, çeşitli varlıkların Bir olanda
    bulunduğunu ve sadece O'ndan yayıldığını gördüğünde, o (kişi) Brahman
    haline gelir.
    32. Başlangıçsız olan ve değerlerden** yoksun olan
    Yüce Özben, (yani) yok edilmez olan, bedende bulunduğu halde, ne fiilde
    bulunur ne de kire pasa bulaşır, ey Arcuna!
    33. Süptilliğinden
    dolayı, esirin (boşluğun) her yere nüfuz ettiği halde kire pasa
    bulaşmaması gibi, Özben de, bedenin her yerinde bulunduğu halde, kire
    pasa bulaşmaz.
    34. Tek bir güneşin tüm dünyayı aydınlatması gibi,
    Alanın Rabbi de (Yüce Özben) tüm Alanı aydınlatır, ey Arcuna!
    35.
    Bilgi gözüyle, Alan ve onu Bilen arasındaki farkı ve ayrıca varlığın
    Doğa'sından özgürleşmesini algılayanlar, Yüce Olan'a giderler.
    Hari
    Om Tat Sat


    *) büyük elementler: toprak, su, ateş, hava,
    boşluk (esir/ ether)
    on duyu: beş bilgi organı (kulaklar, ten,
    gözler, dil ve burun) ve beş fiil organıdır (eller, ayaklar, ağız, anüs,
    cinsel organ)
    ve diğeri: akıldır.
    duyuların algılamaları: ses,
    dokunma, biçim ve renk, tat ve kokudur.
    **) Değer: Doğanın değerleri
    - guna'lar (satvik, rajasik, tamasik)
    14. BÖLÜM: ÜÇ GUNANIN BÖLÜMÜ
    YOGASI
    Krişna:
    1. (Sana) tekrar tüm hikmet sahiplerinin bilerek
    bu yaşamdan sonra yüce mükemmeliyete gittikleri yüce bilgiyi, tüm
    bilgilerin en iyisini açıklayacağım.
    2. Bu bilgiye sığınarak Benimle
    birleşmeyi başaranlar, ne yaradılış zamanında doğarlar, ne de çözülme
    zamanında rahatsız edilirler.
    3. Rahmim büyük Brahma'dır; Ben bu
    yere tohum yerleştiririm ve (işte) bu tüm varlıkların doğumudur (doğum
    sebebidir), ey Arcuna!
    4. Hangi biçim, hangi rahimde üretilirse
    üretilsin, büyük Brahma onların rahmidir ve Ben de onlara tohum veren
    babayımdır.
    5. Saflık (Arılık), tutku ve atalet - Doğa'dan doğan bu
    değerler bedenlenmiş olan yok edilmezi bedene çabucak bağlar, ey Arcuna!

    6. Bunların içinde, lekesiz oluşundan dolayı parlak ve sağlıklı
    olan Sattva, bağımlılık yoluyla bilgiye ve mutluluğa bağlar.
    7.
    Rajas'ın tutku doğasından olduğunu, (duyusal zevklere olan) açlık ve
    bağımlılık kaynağı olduğunu bil; ey Arcuna, o, bedenlenmiş olanı
    bağımlılık yoluyla fiile çabucak bağlar!
    8. Ama bil ki, Tamas
    cehaletten doğar, tüm bedenlenmiş varlıkları yanıltır; ey Arcuna,
    pervasızlık yoluyla, o (kişiyi) uyku ve tembelliğe çabucak bağlar!
    9.
    Sattva mutluluğa, Rajas fiile bağımlıyken; Tamas, bilgiyi gizleyerek,
    sadece pervasızlığa bağlıdır!
    10. Şimdi, Rajas ve Tamas'ı yenen
    Sattva ortaya çıkar; şimdi Sattva ve Tamas'ı yenen Rajas ortaya çıkar;
    ve şimdi Sattva ve Rajas'ı yenen Tamas ortaya çıkar, ey Arcuna!
    11.
    Bu bedendeki her bir kapıdan (duyudan) bilgelik-ışığı parladığı zaman,
    Sattva'nın üstün olduğu bilinir.
    12. Açgözlülük, fiil
    (hareketlilik), (yeni) fiil girişimi, rahatsızlık, özlem - bunlar da
    Rajas üstün olduğu zaman ortaya çıkarlar.
    13. Karanlık, atalet,
    pervasızlık ve yanılgı - bunlar da Tamas üstün olduğu zaman ortaya
    çıkarlar, ey Arcuna!
    14. Bedenlenmiş olan (kişi), ölümle, Sattva
    üstün hale geldiği zaman buluşursa, o kişi En Yüce olanı bilenlerin
    lekesiz dünyalarına erişir.
    15. Rajas'tayken ölümle buluşanlar,
    fiile bağımlı olanlar arasında doğarlar; ve Tamas'tayken ölenler,
    şuursuzların rahimlerinde doğarlar.
    16. İyi fiilin meyvesinin Satvik
    ve saflık olduğunu söylerler; Rajas'ın meyvesi acıdır ve cehalet de
    Tamas'ın meyvesidir.
    17. Sattva'dan bilgi ortaya çıkar, Rajas'tan aç
    gözlülük; Tamas'tansa pervasızlık ve yanılgı, ve ayrıca cehalet ortaya
    çıkar.
    18. Sattva'da bulunanlar yukarı doğru ilerlerler (yükselmeyi
    hedeflerler); Rajasikler ortada bulunurlar; ve Tamasikler en düşük
    Guna*'da bulunarak, aşağı doğru giderler (yıkıma
    sürüklenirler).
    19.
    Gören (kişi), Guna'lar dışında bir başka fail görmeyip, bunlardan
    (gunalardan) daha yüksekte olanı bilerek, Varlığım'a ulaşır.
    20.
    Bedeni geliştiren bu üç Guna'nın ötesine geçen bedenlenmiş olan,
    ölümden, doğumdan, düşüşten ve acıdan kurtulur ve ölümsüzlüğe kavuşur.
    Arcuna:

    21. Ey Rabbim, bu üç değeri de aşıp geçen kişinin işaretleri
    nelerdir? O kişinin davranışları nasıldır ve bu üç değerin ötesine nasıl
    geçmiştir?
    Krişna:
    22. Bunlar (guna'lar) olduğunda, ışık, fiil
    (hareketlilik) ve yanılgı (vardır) ey Arcuna, bunların (guna'lar)
    yokluğundaysa, kişi ne nefret eder, ne de onlara karşı bir özlem duyar!
    23.
    Tasasız biri gibi oturarak değerlerce hareket ettirilemeyen, değerlerin
    faaliyette olduğunu bilerek ben-merkezci olan ve hareket etmeyen,
    24.
    Zevk ve acıda aynı olan, Özben'de bulunan, bir parça toprağa, taşa ve
    altına aynı (şeyler) olarak bakan, arkadaşı ve düşmanı onun için aynı
    olan, sebatlı, yerilmede ve övülmede aynı olan,
    25. Onurlandırılmada
    ve utançta aynı olan, arkadaşa ve düşmana aynı davranan, tüm
    girişimleri terk eden kişinin, değerleri aşıp geçtiği söylenir.
    26.
    Ve Bana yoldan sapmayan bir adanmayla hizmet edip değerlerin ötesine
    geçen kişi, Brahman haline gelmeye hazırdır.
    27. Çünkü, Ben ölümsüz
    ve değişmez Brahman'ın ve her zaman varolan Dharma'nın ve mutlak
    saadetin meskeniyim.
    Hari Om Tat Sat


    *) Guna: Doğanın
    değerleri
    15. BÖLÜM: YÜCE RUH YOGASI
    Krişna:
    1. Onlar
    (bilgeler), kökleri yukarıda ve dalları aşağıda olan, yaprakları
    ilahilerden oluşan yok edilmez Peepul* ağacından bahsederler. Bu ağacı
    bilenler Vedaları bilenlerdir.
    2. Guna'larla beslenen dalları, aşağı
    ve yukarı yayılmıştır; duyuların algıladığı nesneler bu ağacın
    tomurcuklarıdır; ve fiilden doğan kökleri insanlar dünyasının aşağısına
    uzanır.
    3. Ne biçimi, sonu ve başlangıcı ne de kuruluşu ve bulunduğu
    yer burada algılanamaz; bu sıkıca kök salmış peepul ağacı, bağımlı
    olmamanın güçlü baltasıyla dibinden kesilmeli,
    4. Sonra,
    gidildiğinde kimsenin bir daha geri dönmediği hedef araştırılmalıdır.
    Kadim faaliyeti veya enerjiyi başlatan (akıtan) bu İlksel Purusha**'ya
    sığınmak için çaba sarfedilmelidir.
    5. Gurur ve yanılgıdan kurtulup,
    bağımlılığa karşı zafer kazanarak, her zaman Özben'de olarak,
    arzularından tamamen vazgeçen, zevk ve acı olarak bilinen zıt
    kutuplardan kurtularak, yanılgı içinde olmayan (kişi) ebedi hedefe
    ulaşır.
    6. Orada ne güneş parlar, ne ay, ne de ateş; oraya gidenler
    geri dönmezler; (işte) orası Benim yüce meskenimdir.
    7. Yaşam
    dünyasında, Benim ebedi bir kısmım, yaşayan bir ruh haline gelerek,
    Doğa'da bulunarak, duyuları (beş duyuyu) ve altıncı olarak aklı (kendi)
    içine çeker.
    8. Rab bir bedene sahip olduğunda ve onu terk
    ettiğinde, rüzgarın (çiçeklerden, vb'den çıkan) kokuları beraberinde
    götürmesi gibi, O bunları (duyuları ve aklı) alır ve (onlarla birlikte)
    gider.
    9. Kulak, göz, dokunma, tat alma ve koklamayla birlikte akla
    nezaret ederek, duyu nesnelerinin tadını çıkarır.
    10. Yanılgı içinde
    olan (kişi) O'nu giderken, kalırken ve (duyu nesnelerinin) tadını
    çıkarırken görmez; sadece bilgi gözüne sahip olanlar O'nu seyrederler.
    11.
    (Mükemmeliyet için) çabalayan Yogiler Özben'de bulunan O'nu görürler;
    ama saf ve zeki olmayanlar, çabaladıkları halde, O'nu görmezler.
    12.
    Güneşte ikamet eden ve tüm dünyayı aydınlatan bu ışığın, (ve ayrıca)
    aydaki ve ateşteki ışığın, Benim (ışığım) olduğunu bil.
    13.
    Yeryüzüne nüfuz ederek, Enerjimle tüm varlıkları desteklerim; ve ayın
    özü (soma) haline gelerek de tüm bitkileri beslerim.
    14. Vaisvanara
    ateşi haline gelerek tüm yaşayan varlıkların bedeninde bulunurum ve
    Prana ve Apana ile ilişki kurarak dört katlı besini sindiririm.
    15.
    Ve, Ben herşeyin kalbinde otururum; hafıza ve bilgi de, ve bunların
    yokluğu da bendendir. Doğrusu, Ben tüm Vedalarda bilinmesi gerekenim;
    Ben Vedanta'nın yazarıyım ve Ben Vedaları bilenim.
    16. Bu dünyada
    yok edilebilen ve yok edilemeyen iki Purusha** vardır. Tüm varlıklar yok
    edilebilir, ve Kutasha'ya yok edilemez denir.
    17. Ama, yüksek Özben
    denilen Yüce Purusha** (diğer iki Purusha'dan) farklıdır. (Bu) Yok
    olmaz Rab üç dünyayı da kaplayarak, onları destekler.
    18. Yok
    edilebileni aştığımdan ve yok edilemeyenden bile daha üstün olduğumdan,
    Ben dünyada ve Vedalarda en yüce Purusha olarak açıklanırım.
    19.
    Beni en yüksek Purusha olarak bilen yanılgı içinde olmayan kişi, herşeyi
    bilerek Bana tüm varlığıyla (kalbiyle) sevgi ve saygıda bulunur, ey
    Arcuna!
    20. Böylece, bu en büyük sır bilimi sana Tarafımdan
    öğretildi, ey günahsız olan! Bunu bilerek, kişi bilge haline gelir ve
    tüm görevlerini başarıyla tamamlar, ey Arcuna!
    Hari Om Tat Sat


    *)
    Peepul: Mitolojik ters duran ağaçtır.
    **) Purusha: Ruh
    yok
    edilebilen Purusha: Burada Prakriti'den (doğa/ Madde) bahsedilmektedir.
    yok
    edilemez Purusha: Özben, kişisel ruh da diyebiliriz.
    Yüce Purusha:
    Paramatman olarak da geçen, herşeyin tek ve bir olduğu Rab.
    16.
    BÖLÜM: İLAHİ VE ŞEYTANİ ARASINDAKİ FARKIN YOGASI
    Krişna:
    1.
    Korkusuzluk, kalbin saflığı, Yoga ve bilgide kararlılık, sadaka verme,
    duyuların kontrolü, kurban, (kutsal) metinlerin incelenmesi, çile ve
    dürüstlük,
    2. Zarar vermeme, doğruluk, öfkenin olmaması, terk,
    huzurlu olma, hilerkar olmama, varlıklara karşı şefkatli olma, açgözlü
    olmama, nazik olma, alçak gönüllü olma, kararsız olmama,
    3. Gayret,
    affetme, sabır, arılık, nefret duymama, gururlu olmama - bunlar ilahi
    durumda doğmuş olanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!
    4.
    İkiyüzlülük, kibir, kendini aldatma, kabalık ve ayrıca öfke ve cehalet
    ise şeytani durumda doğanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!
    5. İlahi
    doğa özgürlüğe kavuştururken, şeytani doğa insanı zincirlere bağlar. Ey
    Arcuna, kederlenme, çünkü sen ilahi özelliklerle doğdun!
    6. Bu
    dünyada iki tür insan vardır- ilahi ve şeytani; ilahi uzun uzadıya
    anlatıldı; ey Arcuna şimdi Ben'den şeytani olanı dinle!
    7. Şeytani
    olanlar ne yapacaklarını ve neden kaçınmaları gerektiğini bilmezler; ne
    arılık, ne doğru davranış, ne de doğruluk onlarda bulunmaz.
    8.
    Onlar, "Bu evren; doğru, (ahlaki) bir temel ve bir Tanrı olmaksızın,
    sadece karşılıklı birleşmeyle (cinsel birleşmeyle) meydana gelmiştir,
    (bu meydana geliş) sebebi şehvettir; başka ne olabilir ki?" derler.
    9.
    Bu görüşe tutunan, dar zekalı ve ruhsal zekası kıt bu harap olmuş
    ruhlar, yok etmek için dünyanın karşısına çıkarlar.
    10. Tatmin
    edilemez arzularla, ikiyüzlülük, gurur ve kibirle dolu olarak,
    yanılgıdan ötürü kötü fikirler besleyerek, saf olmayan niyetlerle
    çalışırlar.
    11. Kendilerini sadece ölümle biten ölçüsüz endişelere
    teslim ederek, şehvetin verdiği hazzı en yüksek hedefleri yaparak ve
    bunun ötesinde bir şey olmadığından emin olarak,
    12. Ümidin yüzlerce
    zincirine bağlanmış, şehvet ve öfkeye teslim olan bu kişiler duyusal
    zevk için kanunsuz yollarla servet biriktirmek için çabalarlar.
    13.
    "Bugün bunu kazandım; bu arzuyu elde edeceğim; bu benim ve bu zenginlik
    de gelecekte benim olacak"
    14. "Bu düşmanı kılıçtan geçirdim ve
    diğerlerini de kılıçtan geçireceğim. Ben efendiyim; ben zevkini
    çıkarıyorum; ben mükemmelim, güçlüyüm, mutluyum."
    15. "Ben zenginim
    ve soylu bir ailede doğdum. Kim bana denk olabilir ki? Ben kurban
    veririm. Ben bağışta bulunurum. Ben sevindireceğim." - böylece,
    cehaletle yanılgıya düşmüş,
    16. Hayallerle şaşırtılmış, yanılgı
    tuzağına düşmüş, şehvetin verdiği hazların müptelası olmuş bu kişiler
    iğrenç bir cehenneme düşerler.
    17. Kendini aldatarak, inatçı olarak,
    zenginlikten doğan gurur ve sarhoşlukla dolu olarak, gereksiz gösteriş
    yoluyla (kutsal) metinlerde geçen kuralların tersine, adet yerini bulsun
    diye kurbanlar yaparlar.
    18. Egoizme, güce, kibirliliğe, şehvete ve
    öfkeye teslim olan bu kişiler, kendi bedenlerinde ve diğerlerinin
    bedenlerinde bulunan Ben'den nefret ederler.
    19. Bu düyadaki tüm
    insanların en kötüleri olan, bu zalim, içi nefretle dolu olarak kötülük
    yapanların hepsini, Ben daima sadece ifritlerin rahimlerine savururum.
    20.
    Şeytani rahimlere giren, her bir doğumla daha da yanılgı içine düşüp
    Bana ulaşamayan bu kişiler bulundukları koşulların daha da altına
    düşerler, ey Arcuna!
    21. Benliği yok eden bu cehennemin kapısı üç
    adettir - şehvet, öfke ve aç gözlülük- bu yüzden, kişi bu üçünden de
    vazgeçmelidir.
    22. Ey Arcuna, karanlığın bu üç kapısından kurtulmuş
    olan kişiler, kendileri için iyi olanı uygulayıp, böylece Yüce hedefe
    giderler!
    23. (Kutsal) metinlerdeki kuralları reddederek, arzunun
    güdüsüne göre hareket eden kişi, ne mükemmeliyete, ne mutluluğa, ne de
    yüce hedefe ulaşır.
    24. Bu yüzden, ne yapılması ve yapılmaması
    gerektiğini karar vermede bırak (kutsal) metinler söz sahibi olsun. Bu
    dünyada, (kutsal) metinlerde yazan kuralların ne söylediğini bilerek,
    hareket etmelisin.
    17. BÖLÜM: ÜÇ KATLI İNANCIN BÖLÜMÜ YOGASI
    Arcuna:

    1. Metinlerin kurallarını kenara koyup, inançla kurbanda
    bulunanların durumu ne olacak, ey Krişna? Bu (durum) Sattva mı, Rajas mı
    yoksa Tamas mıdır?
    Krişna:
    2. Bedenlenmişlerin doğalarına göre
    kendilerine miras kalan inancı üç katlıdır; Satvik (saf), Rajasik
    (tutkulu) ve Tamasik (karanlık). Bunları Ben'den duy.
    3. Her birinin
    inancı kendi doğasına göredir, ey Arcuna! Kişi kendi inancından meydana
    gelir, kişinin inancı nasılsa, kendisi de öyledir.
    4. Satvik ya da
    saf olan kişiler tanrılara sevgi ve saygıda bulunurlar; Rajasik ya da
    tutkulu olanlar Yaksha ve Rakshasa'lara sevgi ve saygıda bulunurlar;
    diğerleri de (Tamasik ve yanılgı içinde olanlar) hayaletlere ve doğa
    ruhlarına ev sahipliği yapanlara sevgi ve saygıda bulunurlar.
    5.
    (Kutsal) metinlerde emredilmeyen korkunç çileler uygulayan, ikiyüzlülük
    ve egoizm müptelası olan, şehvet ve bağımlılık gücüyle tahrik edilen,
    6.
    Duygusuz, bedende ve ayrıca Ben'de bulunan tüm elementlere eziyet eden,
    bedende bulunan (sadece beden bilincine sahip) kişilerin şeytani
    niyetli olduklarını bil.
    7. Her birine (her bir gruba) hoş gelen
    besinler de, kurban da, çile de ve sadaka da üç katlıdır. Bunlar
    arasındaki farkı dinle.
    8. Yaşamı, arılığı, gücü, sağlığı, sevinci
    ve neşeyi arttıran, yağlı ve hoş kokulu, özlü ve tatlı besinler Satvik
    kişilere hoş gelir.
    9. Acı, ekşi, tuzlu, çok sıcak, kuru, keskin
    kokulu ve yakıcı olan besinler Rajasikler tarafından sevilir ve acı,
    keder ve hastalık üretirler.
    10. Bayat, tatsız, çürük, bozuk ve saf
    olmayan süprüntüler de Tamasiklerin sevdiği besinlerdir.
    11.
    (Kutsal) metinlerde emredildiği gibi herhangi bir ödül arzulamadan,
    yapılmasının bir görev olduğuna dair sıkı bir inançla sunulan kurban
    Satviktir (saftır).
    12. Ey Arcuna, bir ödül bekleyerek ve gereksiz
    gösterişle yapılan kurbanın Rajasik Yajna olduğunu bil.
    13. (Kutsal)
    metinlerdeki kuralların aksine yapılan, hiç bir besinin dağıtılmadığı,
    Mantra ve takdimelerin bulunmadığı, ve inancın olmadığı kurbanın Tamasik
    olduğunu söylerler.
    14. Tanrılara, ikinci-kez-doğanlara*,
    öğretmenlere ve bilgelere saygı ve sevgide bulunmak, arılık (saflık),
    dürüstlük, namusluluk ve zarar vermeme - bunlar bedenin çileleri olarak
    adlandırılır.
    15. Herhangi bir heyecana yol açmayan ve doğru, hoş ve
    faydalı olan konuşma (ve) Vedaların çalışılması da konuşma çilesi
    olarak adlandırılır.
    16. Aklın sakinliği, iyi kalplilik, doğanın
    arılığı (saflığı), kendine hakim olma - bunlara da zihinsel (mental)
    çile denir.
    17. Bu üç katlı çilenin şaşmaz değişmez bir şekilde
    azami inançla uygulanarak hiç bir ödülün arzulanmamasına, Satvik derler.

    18. İyi bir nam, saygınlık ve saygı ve sevgi kazanma amacıyla
    ikiyüzlülükle uygulanan çilenin burada Rajasik, geçici ve hercai olduğu
    söylenir.
    19. Aptalca nosyonlardan dolayı kişisel-eziyetle
    uygulanan, ya da bir başkasını yok etme amacı güden çilenin Tamasik
    olduğu açıklanmıştır.
    20. Herhangi bir karşılık beklenmeksizin,
    uygun yerde ve zamanda değecek bir kişiye vermenin bir görev olduğunu
    bilerek verilen hediye (takdime ve sadaka), Satvik olarak alınır.
    21.
    Ve, karşılığında bir şey alma veya bir ödüllendirilme beklentisiyle
    yapılan ya da gönülsüzce verilen bu hediyenin Rajasik olduğu söylenir.
    22.
    Yanlış yer ve zamanda değersiz kişilere verilen, saygı duyulmadan ya da
    suçlayarak verilen hediyenin de Tamasik olduğu açıklanmıştır.
    23.
    "Om Tat Sat": bu Brahman'ın üçlü işareti olduğu açıklanmıştır. Bununla
    (bu kelimelerle) geçmişte Brahmana'lar, Vedalar ve kurbanlar
    yaratılmıştır.
    24. Bu yüzden, (kutsal) metinlerde emredilen hediye,
    kurban ve çile fiilleri Brahman öğrencileri tarafından "Om"un telafuz
    edilmesiyle başlatılmaktadır.
    25. Meyveleri amaçlamadan "Tat"ın
    telafuzu, özgürleşmeyi arayanların yaptıkları kurban ve çile ve çeşitli
    hediye fiilleridir.
    26. "Sat" kelimesi gerçeklik anlamında ve iyilik
    anlamında kullanılır; ve ayrıca, ey Arcuna, bu (kelime) hayırlı fiiller
    anlamında da kullanılır!
    27. Kurbanda, çilede ve hediyede şaşmaz
    değişmezliğe de ayrıca "Sat" denir ve bunlarla bağlantısı olan (ya da
    Yüce olanın adına yapılan) fiillere de "Sat" denir.
    28. Ne kurban
    edilirse edilsin, ne verilirse verilsin, ne yapılırsa yapılsın, ve hangi
    çile uygulanırsa uygulansın, inançsızca yapılırsa buna Asat denir, ey
    Arcuna! Bu hem burada hem de buradan sonra (ölümden sonra) hiç bir
    şeydir (yapana hiç bir fayda sağlamaz).
    Hari Om Tat Sat


    *)
    ikinci-kez-doğanlar: Dünyaya gelişimiz ilk doğum olarak alınır. Daha
    sonra Özben'i tanıyarak kişinin içsel farkındalığa erişmesi ile kişi
    tekrar (yani ikinci kez) doğar. Burada bir çok yer ikinci kez doğanlar
    yerine (içsel farkındalık sadece onların görevi olduğundan) "Brahminler"
    kelimesini kullanmaktadır. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, içsel
    farkındalığa ulaşmak diğer kastlar için de kabul edilebilir olduğundan,
    burada kelimeyi Brahminler diye sınırlamak yerine ikinci-kez-doğanlar
    diye yazmayı tercih ediyorum.
    18. BÖLÜM: TERK İLE ÖZGÜRLEŞME YOGASI
    Arcuna:

    1. Ey yüce olan, ben terk gerçeğinin ve ayrıca fiilden el etek
    çekme gerçeğinin özünü ayrı ayrı bilmeyi arzuluyorum.
    Krişna:
    2.
    Hikmet sahipleri Sannya'yı, arzu duyulan fiillerin terki olarak
    anlarlar; bilgeler ise Tyaga*'nın tüm fiillerin meyvelerinden el etek
    çekme olarak açıklarlar.
    3. Bazı filozoflar kötülük kaynağı
    olduğundan tüm fiillerden el etek çekilmesi gerektiğini açıklarlarken,
    bazıları ise takdime (hediye), kurban ve çileden vazgeçilmemesi
    gerektiğini
    açıklarlar.
    4. Bu fiilden el etek çekme konusundaki
    nihai gerçeği ya da sonucu Ben'den dinle, ey Bharata'ların en iyisi;
    doğrusu fiilden el etek çekmenin üç çeşit olduğu açıklanmıştır.
    5.
    Kurban, hediye ve çile fiillerinden el etek çekilmemeli, tersine (bu
    fiiller) yapılmalıdır; kurban, hediye ve çile bilgelerin
    arılaştırıcısıdır.
    6. Ama bu fiilleri bile yaparken bağımlılık ve
    (yapılan fiile karşılık) ödüller için duyulan arzu bir kenara
    bırakılmalıdır, ey Arcuna! Benim kesin ve en iyi kanaatim budur.
    7.
    Doğrusu, zorunlu fiillerin terki uygun değildir; yanılgıdan ötürü
    bunlardan el etek çekmenin Tamasik olduğu açıklanır.
    8. (Acı verici
    olduğundan) bedensel sıkıntı verir korkusuyla fiilden el etek çeken
    kişi, böyle bir Rajasik terki yapmaktan dolayı terkin sağladığı
    hakedişleri elde etmez.
    9. Ey Arcuna, zorunlu fiili, sadece
    yapılması gerektiği için yapar, bağımlılıktan ve ayrıca (yaptığın fiile
    karşılık) ödüller için duyduğun arzudan el etek çekersen, bu terke
    Sattvik olarak bakılır.
    10. Terki yapan kişi, arılık, zeka ile
    kaplanmış olarak ve şüphelerini parçalara ayırarak, ne hoşa gitmeyen
    işten nefret eder ne de hoşa giden işe bağımlılık duyar.
    11.
    Doğrusu, bedenlenmiş varlık için fiilden tamamen el etek çekmek mümkün
    değildir; ama fiillerin ödüllerinden vazgeçen kişi, doğrusu terki yapan
    kişi olarak adlandırılır.
    12. El etek çekmeyenlerin üç katlı olan
    fiillerinin meyvesi -kötü, iyi ve karışık olarak- ölümden sonra
    gerçekleşir ama ele etek çekenlerinkiyse asla gerçekleşmez.
    13. Ey
    koca kollu Arcuna, tüm fiillerin üstesinden gelmek için Sankya
    Sisteminde açıklanan beş nedeni Benden öğren!
    14. Beden, yapan,
    farklı duyular, farklı çeşitteki fonksiyonlar ve ayrıca beşinci olarak
    hükmeden İlah,
    15. Kişi; bedeni, sözü ve aklı ile hangi fiilde
    bulunursa bulunsun, doğru olsa da olmasa da, bu beşi bunun (bu fiilin)
    sebebidir.
    16. Şimdi, durum bu olunca, eğitimsiz anlayışın tesiri
    altında olan, ayrı olan Özben'ine fail olarak bakan kişinin, sapıtmış
    zihninden ötürü görmediği söylenir.
    17. Egoistik zandan her zaman
    kurtulmuş olan, zihni (iyi ve kötü ile) lekelenmemiş olan kişi, bu
    kişileri kılıçtan geçirse bile, o kişi kılıçtan geçirmez ve (fiille)
    bağlanmaz.
    18. Bilgi, bilinebilen ve bilen, fiilin üç katlı
    dürtüsünü oluşturur; organ, fiil ve fail de fiilin üç katlı temelini
    oluşturur.
    19. Bilgi, fiil ve failin, Guna'lar biliminde (Sankhya
    Sisteminde), Guna'ların farkına göre, sadece üç çeşidi olduğu
    açıklanmıştı. Layıkıyla bunları dinle.
    20. Yok edilmez tek
    Gerçeklik'i, tüm ayrı varlıklarda ayrı ayrı olarak değil de, tüm
    varlıklarda gören kişinin bilgisinin Sattvik olduğunu bil.
    21. Ama,
    tüm varlıklarda biri diğerinden farklı olan, farklı türdeki çeşitli
    varoluşlar gören kişinin bilgisinin Rajasik olduğunu bil.
    22. Ama,
    tek bir tepkiye sanki herşeymiş gibi sebepsiz yere, Gerçek'le dayanağı
    olmadan, abes olarak yapışan (bilginin) de Tamasik olduğu açıklanır.
    23.
    Hiç bir ödül için bir arzu duymayan bir kişi tarafından sevgi ve nefret
    duyulmadan yapılan, (Kutsal kitaplarda) emredilmiş, bağımlılıktan
    kurtulmuş olan fiilin Sattvik olduğu açıklanmıştır.
    24. Ama bir
    arzunun tatmin edilmesi ve bir kazanç sağlanması özlemiyle egoizmle veya
    çok fazla çaba ile yapılan fiilin Rajasik olduğu açıklanmıştır.
    25.
    Yanılgıdan dolayı yüklenilen, kayıptan, yaralanmadan ya da (kişinin)
    yeteneklerinden yana olabilecek sonuçları göz önünde bulundurulmayan
    fiilin Tamasik olduğu açıklanmıştır.
    26. Bağımlılıktan kurtulmuş
    olan, egoist olmayan, iradeli ve gayretli olan, başarı ve
    başarısızlıktan etkilenmeyen kişinin Sattvik olduğu söylenir.
    27.
    Tutkulu, fiillerin meyvelerini elde etmeyi arzulayan, zalim, aç gözlü,
    arı olmayan, neşe ve üzüntüden etkilenen failin Rajasik olduğu söylenir.

    28. Tutarlı olmayan, kederli, yola getirilmez, hilekar, kötü
    niyetli, kaba, tembel ve yılgın olan failin Tamasik olduğu söylenir.
    29.
    Ey Arcuna, tam ve kesin olarak açıkladığım, zihin ve şaşmaz
    değişmezliğin Guna'lara göre üç katlı bölümünü dinle.
    30. Çalışmanın
    ve terkin yolunu bilen, neyin yapılması ve neyin yapılmaması
    gerektiğini, korku ve korkusuzluğu, zincire vurulmayı ve bağımsızlığı
    bilen zihin Sattvik'tir, ey Arcuna!
    31. Dharma ve Adharma**'yı ve
    ayrıca neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini hatalı olarak anlayan
    zihin Rajasik'tir, ey Arcuna!
    32. Karanlıkla sarmalanmış,
    Adharma'ya Dharma diye bakan ve herşeyi yanlış anlayan zihne Tamasik
    denir, ey Arcuna!
    33. Yoga yoluyla, aklın, yaşam-gücünün ve
    duyuların işlevlerinin dizginlendiği; kararlı şaşmaz değişmezlik
    Sattvik'tir, ey Arcuna.
    34. Ama, ey Arcuna, bağımlılıktan ve ödüle
    duyduğu arzudan dolayı, zevklerin tadını çıkarmak ve servet sahibi olmak
    adına Dharma'ya sıkıca yapışan şaşmaz değişmezlik Rajasik'tir.
    35.
    Uykudan, korkudan, kederden, ümitsizlikten ve ayrıca kibirden el etek
    çekmeyen aptal adamın şaşmaz değişmezliği ise Tamasik'tir, ey Arcuna!
    36.
    Ey Arcuna, şimdi de, uygulama yapılmasıyla haz veren ve elbette
    acıların sonunu getiren üç katlı zevki duy Benden.
    37. Başlangıçta
    zehir gibi olan, ama sonunda nektar gibi olan, İçsel-farkındalıktan
    ötürü kişinin aklının arılaşmasıyla ortaya çıkan zevkin Sattvik olduğu
    açıklanmıştır.
    38. Duyu organlarının (duyu) nesneleriyle olan
    irtibatından ortaya çıkan, önce nektar gibi gelen ama sonunda zehir gibi
    olan zevkin ise Rajasik olduğu açıklanmıştır.
    39. Başlangıçta ve
    sonda benliği aldatan, uykudan, tembellikten ve pervasızlıktan doğan
    zevkin ise Tamasik olduğu açıklanmıştır.
    40. Ne dünyada ne de
    cennette tanrılar arasında, Doğa'dan doğan değerlerden özgürleşmiş bir
    varlık vardır.
    41. Brahmana'lar, Kşatriya'lar ve Vaişya'lar ve
    ayrıca Sudra'lar arasındaki görevler (bu kastlarda bulunan kişilerin)
    kendi doğalarına uygun bir şekilde dağıtılmıştır, ey Arcuna!
    42.
    Sukunet, kendine hakimiyet, çile, arılık (saflık), affetme ve ayrıca
    dürüstlük, bilgi, farkındalık ve Tanrı'ya olan inanç kendi doğalarına
    göre doğan Brahmana'ların görevleridir.
    43. Yiğitlik, ihtişam,
    dayanıklılık, el mahareti ve ayrıca savaştan kaçmamak, eli açıklık ve
    azamet de kendi doğalarına göre doğan Kşatriya'ların görevleridir.
    44.
    Tarım, sığır davarlığı ve ticaret kendi doğalarına göre doğan
    Vaişya'ların görevidir; ve hizmeti içeren fiiller de kendi doğalarına
    göre doğan Sudra'ların görevidir.
    45. Kendi görevine kendisini
    adayan kişi mükemmeliyete ulaşır. Kişinin kendi göreviyle meşgul olurken
    nasıl mükemmeliyete eriştiğini dinle şimdi.
    46. Tüm varlıkları
    geliştiren ve herşeyi kaplayan O'na, kendi göreviyle sevgi ve saygıda
    bulunan kişi mükemmeliyete erişir.
    47. Hakedişten yoksun olsa da
    kişinin kendi görevini yapması, başkasının görevini iyi bir şekilde
    yapmasından daha iyidir. Kendi doğası gereği emredilen görevi yapan kişi
    günaha girmez.
    48. Ey Arcuna, kişi kendisinin doğmuş olduğu
    görevden, görev hatalı olsa bile, el etek çekmemelidir; çünkü ateş nasıl
    dumanla çevrelenirse, girişilen işler de kötülükle çevrelenmiştir.
    49.
    Zihni her yerde bağımsız kalan, kendi benliğini itaat altına almış,
    arzulardan yakasını kurtarmış kişi, terk yoluyla fiilden özgürleşmenin
    yüce durumuna ulaşır.
    50. Ey Arcuna, mükemmeliyete ulaşan kişinin,
    bilginin yüce durumu olan Brahman'a nasıl eriştiğini kısaca Ben'den
    öğren.
    51. Arı bir zihin ihsan edilmiş olan, kendini metanetle
    kontrol altına almış, sesten ve diğer nesnelerinden vazgeçmiş ve kin ve
    cazibenin her ikisinden de ele etek çekmiş,
    52. Yalnız yaşayan, az
    yiyen, söz, beden ve aklını itaat altına almış, her an konsantrasyon ve
    meditasyonla meşgul olan, serinkanlılığa sığınan,
    53. Egoizmden,
    güçten, kibirden, öfkeden, arzudan ve açgözlülükten el etek çekmiş,
    "benim" zannından kurtulmuş olan, huzurlu olan kişi Brahman haline
    gelmeye uygundur.
    54. Brahman haline gelerek, Özben'de sakin kalan
    kişi ne kederlenir ne de (bir şeyi) arzular; tüm varlıklara karşı aynı
    olarak, Bana yüce adanmaya ulaşır.
    55. Adanma yoluyla, kişi Benim
    gerçekten ne ve kim olduğumu bilir; ve Beni gerçekten bilerek, Yüce
    olanın derhal içine girer.
    56. Her zaman tüm fiillerini yapan, Bana
    sığınan kişi Lütfumla ebedi, yok edilmez duruma ya da meskene ulaşır.
    57.
    Zihnen tüm fiillerini Ben'de terk ederek, Beni en yüce hedefin yaparak,
    ayrım Yogasına başvurarak, her zaman aklını Bana odakla.
    58. Aklını
    Bana odaklayarak, Lütfumla tüm engellerin üstesinden geleceksin; ama
    egoizmden dolayı Beni duymazsan, yok olup gideceksin.
    59. Egoizmle
    dolu olarak, "Savaşmayacağım" dersen, bu manasızdır, sen çözüleceksin;
    Doğa seni mecbur edecektir.
    60. Ey Arcuna, kendi doğandan doğan
    Karma'na zincirlenmiş olduğundan, yanılgından ötürü yapmamayı dilesen
    bile, çaresiz bunu yapacaksın!
    61. Rab, Kendi aldatıcı gücü
    vasıtasıyla, sanki bir makineye konmuş gibi dairesel dönüşler
    yapmalarına neden olduğu tüm varlıkların kalplerinde oturur, ey Arcuna!
    62.
    Tüm varlığınla sığınmak için O'na git, ey Arcuna! Lütfuyla, yüce huzura
    ve ebedi meskene ulaşacaksın.
    63. Böylece, gizin kendisinden bile
    daha gizli olan bilgelik sana Tarafımdan açıklanmıştır; bunu tam olarak
    derinlemesine düşündükten sonra, nasıl istersen öyle hareket et.
    64.
    Herşeyden daha gizli olan, Benim yüce sözümü tekrar duy; seni çok
    sevdiğim için, sana neyin iyi olduğunu anlatacağım.
    65. Aklını Bana
    odakla, Bana adan, Bana kurbanda bulun, Benim önümde eğil. Bana
    geleceksin; Sana (bunun için) gerçekten söz veriyorum, (çünkü) ben seni
    severim.
    66. Tüm görevlerinden el etek çekip, sadece Bana sığın;
    üzülme, seni tüm günahlarından özgürleştireceğim.
    67. Bu (bilgiyi),
    çile (uygulaması) yapmayan, adanmayan, ya da karşılık olarak hizmette
    bulunmayan, ya da dinlemek istemeyen, ve de Bana yersiz itirazlarda
    bulunan kişilere asla söylemeyeceksin.
    68. Bana duyduğu yüce bir
    adanmayla (dolu olarak) adanmışlarıma bu yüce sırrı öğreten kişi
    şüphesiz Bana gelecektir.
    69. Ne insanlar arasında Benim için daha
    hoş bir hizmette bulunan kişi vardır, ne de bu dünyada Benim için ondan
    daha değerli biri olacaktır.
    70. Ve kim bizim bu kutsal diyaloğumuzu
    çalışırsa, o kişi, bilgelik-kurbanı yoluyla Bana sevgi ve saygıda
    bulunuyordur; Benim kanaatim budur.
    71. Ayrıca, inanç dolu ve
    kötülüklerden kurtulmuş olarak, kim bunu duyarsa, o da özgürleşerek,
    erdemli işlerde bulunanların mutlu dünyalarına erişecektir.
    72. Ey
    Arcuna, bunu (bu öğretimi) tek noktaya odaklı bir akılla dinledin mi? Ey
    Dhanancaya, cehalet (-ten doğan) yanılgın tamamen yok oldu mu?
    Arcuna:

    73. Lütfunla hafızamı (bilgimi) tazeleyince, yanılgım yok oldu, ey
    Krişna! Ben artık kararlıyım, şüphelerim yok oldu. Senin sözüne göre
    hareket edeceğim.
    Sancaya:
    74. Böylece, Krişna ve yüksek-ruhlu
    Arcuna arasındaki tüyleri diken diken eden, bu harika diyaloğu dinledim.

    75. Vyasa'nın lütfuyla, bu yüce ve çok gizli Yoga'yı, direkt olarak
    Yoga'nın Rabbi olan Krişna'nın Kendisinin açıklamasından dinledim.
    76.
    Ey Kral, Krişna ve Arcuna arasında geçen bu harika ve kutsal diyaloğu
    hatırladıkça, tekrar tekrar seviniyorum.
    77. Ve ayrıca, Hari'nin bu
    en muhteşem biçimini tekrar ve tekrar hatırladıkça, şaşkınlığım artıyor,
    ey Kral! Ve ben tekrar tekrar seviniyorum!
    78. Nerede Yoga'nın
    Rabbi Krişna varsa, nerede okçu Arcuna varsa, orada refah, mutluluk,
    zafer ve takip edilen karalı bir yol vardır; benim kanaatim budur.
    Hari
    Om Tat Sat
    Om Şanti! Şanti! Şanti!


    *) Tyaga: Terk
    **)
    Dharma: Tüm genel ahlak kuralları ve kutsal metinlerde yapın denilen
    kurallar Dharma'yı oluşturur.
    Adharma: Kişiyi cehalete sürükleyen
    ağdır.

      Forum Saati Perş. Eyl. 19, 2024 4:06 am