Vampir Nedir?
Genel
anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını emen
insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır.
İnsanın kanını
tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak, vampir kanını
içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da bir
vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve süreç
sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait
olduğu klana katılır.
Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir
başka vampirin kanını içen bir vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu
yüzden, hiçbir vampir bir diğerine tamamen güvenemez.
Vampirler Nereden Gelmiştir?
Dünya
tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William of
Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William, ölen
bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini
anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece
yaratıkları
Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak vampirlerin
geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.
Kutsal
musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir: 27 So God
created man in his own image, in the image of God created he him; male
and female created he them.28 And God blessed them and God said unto
them, Be fruitful and multiply and replenish the earth and subdue it.
(Genesis
17-28)
Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith
olduğu söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi
dolayısıyla kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede
olması
gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı
kayıtsız kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek
sesle haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi
toprak yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve
isyankar değil
sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir
yerde * * *ş ve şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani
çocukları iyi-kötü arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.
Adam
ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir
kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından * * *ş ve
cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve
kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle
anne-babasının topraklarından sürülür. 10 What hast thou done? The voice
of thy brother's blood crith unto me
from the ground.11 And now art
thou cursed from the earth, which hath opened her mouth
to receive
thy brother's blood from thy hand;12 When thou tillest the ground, it
shall not henceforth yield unto thee her strength; a fugitive and a
vagabond shalt thou be in the earth.
15 And the LORD said unto him,
Therefore whosoever slayeth Caine, vengeance shall be taken on him seven
fold. And the LORD set a mark on Caine, lest any finding him shall kill
him."
( Genesis 4:10-15 )
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Lilith
Vampir
metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş,
Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir.
Caine'den, İskandinav
ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da bahsedilir:
...Till the
monster stirred, that demon, that fiend,
Grendel, who haunted the
moors, the wild
Marshes, and made his home in a hell
Not hell but
earth. He was spawned in that slime,
Conceived by a pair of those
monsters born
Of Caine, murderous creatures banished
By God,
punished forever for the crime
Of Abel's death. The Almighty drove
Those
demons out, and their exile was bitter,
Shut away from men; they
split
Into a thousand forms of evil-- spirits
And fiends, goblins,
monsters, giants,
A brood forever opposing the Lord's
Will, and
again and again defeated.
(Ll. 101-114)
...Caine had killed
his only
Brother, slain his father's son
With an angry sword, God
drove him off,
Outlawed him to the dry and barren desert,
And
branded him with a murder's mark. And he bore
A race of fiends
accursed like their father...
(Ll. 1261-1266)
Kanı
kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi
cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi
gibi * * * varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını
düşünür ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık
duygusuna yenik düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman
içinde 3 kişi 13 kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları
arasında özgürce dolaşarak umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler
karşısında çılgına dönen Caine, daha fazla vampir yaratılmasını kesin
olarak yasaklar.Tüm vampirleri yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu
şehirde vampirlerle insanlar barış içinde yaşar.
Ne var ki, barış
çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla beslenmeye
başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak bilinmez,
ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan bir
çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu
yıkımın
ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en güçlü
vampirleri ortadan kalkmıştır.
Geriye kalan 13 vampir ise,
kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Bu 13 vampirden
Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı vampirler ise,
her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar fireyle) miras
alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya
başlar.
Vampir Klanlarının Tarihi
Vampir
klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan her
yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman
içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve
günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.
Ortaçağın
ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin nüfusu
tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları kiliseye
kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük bir
savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat kat
daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de
savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.
Yaşlı
vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç
vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç
vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü
kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe
üzerine
darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.
Bunun üzerine
15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir toplantı
düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla adı
verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla
birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel
kanunu
kabul eder:
The
First Tradition: The Masquerade Thou shall not reveal thy nature
to those not of the Blood. Doing so shall renounce thy claims of Blood.
The Second Tradition: The Domain Thy
domain is thine own concern. All others owe thee respect while in it.
None may challenge thy word while in thy domain.
The Third Tradition: The Progeny Thou
shall sire another only with the permission of thine elder. If thou
createst another without thine elder's leave, both thee and thy progeny
shall be slain.
The Fourth
Tradition: The Accounting Those thou create are thine own
childer. Until thy progeny shall be released, thou shall command them in
all things. Their sins are thine to endure.
The Fifth Tradition: Hospitality Honor
one another's domain. When thou comest to a foreign city, thou shall
present thyself to the one who ruleth there. Without the word of
acceptance, thou art nothing.
The
Sixth Tradition: Destruction Thou art forbidden to destroy
another of thy kind. The right of destruction belongeth only to thine
elder. Only the eldest among thee shall call the blood hunt. Gerçek
yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan Camarilla,
insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane olduklarına
inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir klanları ise
yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath adındaki bir diğer
birliği oluşturacaktır).
Alınan kararlardan sonra cihad devam
etmiş, ancak mücadeleler meydan savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına
dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad, zaman değiştikçe form ve method
değişikliklerine uğramış olmakla birlikte, günümüzde hala sürmektedir.
Vampirler
arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden bahseder. Bu
gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları olan ve
inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli
barınaklarından
dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün vampirleri ortadan
kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın sonu olacaktır.
Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu fanatik
derecede destekleyen vampirler de mevcuttur.
Vampir Birlikleri ve Klanları
Camarilla Birliği
Camarilla,
Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan saldırılarından
korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar ve belli
sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler.
Camarilla,
7 klandan oluşur:
Brujah:
Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur. Brujahlar,
sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde Camarilla
birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır.
Birçok diğer
vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye bahseder.
Gangrel: Tüm vampirler arasında,
içgüdülerine ve doğalarına en bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı
şehirde yaşamaya tercih ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de,
Gangrel klanına kurtadamlar ve kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme
konusunda özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda
kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve ne
olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden, Camarilla'dan
uzaklaşmıştır.
Malkavian:
Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır. Malkavian'ların hemen
hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede davranış bozukluğu sergiler.
Ne zaman ne yapacakları belli
olmadığı ve davranışlarının &
tepkilerinin ne anlama geldiği asla tam olarak anlaşılamadığı için diğer
vampirler Malkavian'lara dikkatle yaklaşır.
Nosferatu: Dış görünüşlerinin
çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. Köpek dişleri yerine ön iki
dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar
görünüşleri sebebiyle
gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer
vampirler, mecbur kalmadıkça Nosferatu'larla iletişim kurmazlar.
Toreador: "Sanatçı vampirler" diye
tanımlanırlar. Son derece kibar ve naziktirler. Oldukça zeki olan
Toreador klanı üyelerinin her hareketinde tutku gizlidir.
Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış
olan klandır. Ritüeller ve büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce
çok az bilinen birçok gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının
neler yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir.
Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve
kibar olmasıyla ün yapmıştır. En eski zamanlardan beri liderlik
duygularıyla hareket eden klan, vampirlerin geleceğini
şekillendirebilmek için çalışır. Eski
zamanlarda Ventrue üyeleri
soylular ve prensler gibi güçlü kişiler arasından seçilirdi. Günümüzde
soylu bir servete sahip olan klan, Camarilla'nın düzenini ve
devamlılığını sağlayan anahtar güçtür.
Sabbat Birliği
Camarilla'ya
isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının oluşturduğu
birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın sınırlandırmalarından
çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını
sağlamaktır. Sabbat
metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde yer aldığını, bu
yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri gerektiğini
söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2 klandan
oluşur:
Lasombra:
Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk düşkünlüğüyle
tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine, onların ölümlülük ve
zayıflıklarını kendi zevkleri için
kullanırlar. Ölümsüz olmanın
tadını sonuna kadar yaşamayı amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan,
karanlık güçler üzerinde hakimiyet sahibidir.
Tzimisce: Sabbat'ın ruhu diye
nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle tanınır. "Discipline of
Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı olarak, insan ve vampir bedenleri
üzerinde birçok korkunç deney yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü
barındıran klan, et ve kemik üzerinde hakimiyet sahibidir. 13
Antediluvian arasında yer alan yaratıcılarının yakında uyanacağına dair
söylentiler vardır.
Bağımsız
Klanlar
Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden
vampirler mevcuttur. "Anarchs" diye tanınan ve pek fazla sorun
çıkartmaran bir grup genç vampir vardır. "Inconnu" diye tanınan ve tarih
öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç oyunlarından uzak durup kendi
içlerine dönmüş ve kendilerini potansiyellerini ortaya çıkarıp
aydınlanmayı yaşamaya adamıştır.
4 klan ise, büyük cihad
içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler ve "Neutral" diye
tanımlanırlar. Bu klanlar;
Assamite:
Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı, katillik
hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için sergileyebilir.
Setite: En güvenilmez klan olma
özelliğini taşır. Karanlık bir takım güçlere sahiptirler ve Caine'in
kurmuş olduğu ilk şehri kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler.
Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen
bir klandır. Kökleri Rönesans öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala
Venice bölgesinde yaşar ve sırlarını çok iyi saklarlar.
Ravnos: Kara mizahın vampirler
arasındaki temsilcileri diye nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve
hırsızlara dayanır. Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan
yaratıcıları
uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde
birçok Ravnos'u kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar
Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini
alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır.
Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı
Vampirler,
hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu konuda
kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
PrinceVampirlerin
yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her bölüm, bir
prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı vampirler
tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme "Domain"
adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken yakalanan
bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.
Domain
prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden seçilir.
Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine dahi
rastlanmıştır.
Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam
yetkiye sahiptir. Av sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak
olduğu nötr alanlar ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden
vampirleri kendi bölgesinde avlayabilir.
Prince hakimiyet
alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir. Mesela; Paris'in,
Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır. Bir prince söz
konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş olduğundan,
bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.
Primogen
Her "Domain"de, prince'e
yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen grubu vardır. Bu grup,
çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de
prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız prince'lerin Primogen'i
tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.
Elder
300 yıldan daha uzun süredir
yaşayan vampirlere verilen addır. Bir elder, yaşadığı süre zarfında
birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir.
Ancillae
Elder'ların bir alt
sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük
başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir.
Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç
savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki
savaşlardan çok
daha zayıftır.
Neonate
Vampir
ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir
yaşayan vampirlerdir.
Vampirlerin Zayıf Yönleri
Son derece güçlü
varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır. Jenerasyonlar
boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da artış
görülmüştür.
Gün Işığı:
Caine'den beri süren * * * sebebiyle, vampirler gün ışığına çıkamaz.
Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir
vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha çabuk olmakla birlikte, vampirler
üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)
Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan
vampirler, sarımsaktan nefret ederler.
Gümüş: Kurtadamlar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı
alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi
yarattığı söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu
amaç için tercih edilebilir.
Kazık:
Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son
derece tehlikeli olabilir.
Haç:
Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada önemli
olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin inancıdır.
Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler
üzerinde ateş etkisi yarattığı söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda
da önemli olan şey duayı okuyan ve suyu kullanan kişinin inancıdır.
Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş
varlıkların kanını içemezler.
Bir Vampir Nasıl Bulunur
Vampir
klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından
bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri
tespit etmenin bazı yolları vardır.
Civarda bir vampir olduğunun
temel işaretleri vardır:
Civar halkın gece saldırılarından, veya
gece saldırıları içeren kabuslardan şikayet etmesi Boyunlarında veya
ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya cesetler
Küçük
bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri
mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini
tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip
bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu
ve
ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur.
Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait
olduğunun belirgin işaretleri vardır:
Bir mezar civarında
bulunan delikler
Cesedin tamamen açık gözlere sahip olması
Cesedin
hiç bozulmamış olması
Mezar ve tabutta bulunan taze kan
Cesedin
gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması
Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler
Blow Çobanı:
Bir zamanlar Blow
kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen
bir nedenden ötürü ölür ve
gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra,
geceleri ortaya çıkmaya ve
önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve
saldırdığı herkes 8 gün
içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca,
halk çobanın
mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar
kapatırlar. O
gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar
ortaya çıkar -
elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok
korkmuş olan
halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe
verir.
Arnold Paul:
1700 yılında
Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir
asker olan Arnold Paul,
Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve
askerliği boyunca
biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un
üzerinden asla
atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca
merak eden
karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği
sırasında
uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir
vampirle
mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar
takip
edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için
söylentilerden
öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini,
kanından
içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
Bu
itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman
yükünün
tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay
sonra
köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye
başlar.
Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden
ölürler.
Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir.
Arnold'un
mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının
kenarlarında
taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine
bir kazık
saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni
yakılır.
Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen
kişilerin
bedenlerine de uygulanır.
Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı
bölgede gece saldırıları
tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi
saldırıya uğrar. Yetkililer
tarafından ifadeler doğrultusunda açılan
bir takım mezarlarda vampirlere
rastlanır. Bu yeni vampirler de
yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura
kavuşur. Bu olay hakkında
aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin
de bulunduğu tanıkların
verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala
saklanmaktadır.
Peter Plogoyowitz:
Kisolova
adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan
Peter Plogoyowitz,
ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında
yürürken
görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat
içinde
ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere
başvuran
kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni
alır
ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu
gören
halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını
hayret
ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki
kabus
biter.
Çeşitli
Kültürlerde Vampiric Varlıklar
Asasabonsam (Batı Afrika) : Demir dişlere ve insan
görüntüsüne sahip
varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak
için kanca şeklindeki
ayaklarını kullanır.
Aswang: (?) Gündüz insan, gece vampir
olan çok güzel bir kız olarak
tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük
bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri
ve içi boş dilini kurbanının
boğazına saplayarak içer.
Asema
(Güney Afrika): Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık,
geceleri
mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.
Baobban Sith (İskoçya): Kız, karga
veya kuzgun kılığına girebilen kötü
perilerdir. Erkeklerin aklını
başından alıp kanlarını içerler.
Bas: (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir
varlıktır.
Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman
insan kanıyla da
beslendiği söylenir.
Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını
çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan
içtiği kurukafa ile tasvir
edilir.
Chiang Shih (Çin)
Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı
içen ölülerdir.
Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara
saldıran, bembeyaz bir tene sahip
kadın görüntüsündeki varlık.
Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az
şey bilinen bu varlıkları durdurmanın
yolu, mezarlarının üzerini çok
ağır taşlarla kapatmaktır.
Ekiminu
(Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez
olabilirler
ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri
söylenir.
Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip
yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki
varlık. Su kenarlarında, suya
yaklaşan canlıları içeri çekip tüm
kanlarını anüslerinden içmek
suretiyle beslenir.
Lamia
(Yunanistan): Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst
tarafı
insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını
yer
ve kanını içer.
Lamiai (Libya):
Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı
zamanda, genç
erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da
girebilir.
Langsuyar (Malezya): Ağaçlarda
yaşayan ve çocukların kanını emen bir
varlık.
Lidérc (Macaristan): İnsan, hayvan
veya ışık görüntüsünde olabilen bir varlık.
Loogaroo (Haiti): Şeytana götürdüğü
kan karşılığında büyü gücüne sahip
olan yaşlı kadın formundaki
varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda
dolaşabilme yeteneğine de
sahiptir.
Nora (Macaristan):
Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen
ölüler.
Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler
çıkaran ve eşyaları yerinden
oynatabilen kan içici bir varlık.
(TELEKİNESİS ???? [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] )
Pelesit
(Malezya): Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.
Penanggalan (?) :Kafasını elinde
taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve annelerinin kanını emen kadın.
Pisachas (Hindistan): Et yiyen öfkeli
varlıklar.
Polong (Malezya)
3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar. Cadıdan alınan günlük
kan karşılığında hizmet ederler.
Pontianak
(Malezya): Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.
Rakshasa (Hindistan): Mezarlıkta
yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak tasvir edilirler. Yarı insan -
yarı hayvan olarak tasvir edilirler.
Redcaps (İskoçya): Eski şatoları ve evleri ele geçiren
ruh. Ele geçirdiği yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya
çalıştığı söylenir.
Succubus
(dişi)/ Incubus(erkek) (Avrupa): Kurbanıyla cinsel ilişkiye
girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık.
Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir.
Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un
kurbanı,
bu olayı bir rüya olarak deneyimler.
Sukuyan (Trinidad): Geceleri bedenini
bırakarak mavi bir ışık topu olarak gezinir. Yakalandığı takdirde bir
hayvana dönüştüğü söylenir.
Tenatz
(Montenegro): Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol
altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer.
Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir.
Tlahuelpuchi (Aztec): Hayvanlara
dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını içen kadın görüntüsündeki
varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye dönüştüğü söylenir.
Upierczi (Polonya, Rusya): Dillerinin
altındaki iğneyle kurbanlarından geceleri kan emen vampir. Sadece
yakılarak yok edilebilir; ve yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir
sürü küçük sürüngen ve kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma
işleminden sonra ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa,
Upierczi'nin de serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir.
Ustrel (Bulgaristan): Cumartesi günü
doğup, baptizm işleminden önce ölen çocuklardır. Gömülmelerinin 9.
gününde mezarından çıkıp civardaki koyunlara ve diğer hayvanlara
saldırdıkları ve kanlarını içtikleri söylenir.
Vetala (Hindistan): Betail olarak da
bilinen bu varlık, ölmüş insanların bedenlerini kontrol altına alan bir
varlıktır.
Vrykolakas
(Yunanistan) Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer
kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak
(Sırbistan) olarak da bilinir.
Yara-ma-yha-who
(Avusturalya): 1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz,
kısa
boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan
insanımsı
varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak
parmaklarıyla
kanlarını içtikleri söylenir.
Yatu-Dhana
(Hindistan): Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır.
--------------
Bilim Açısından Vampirlik:
California
Devlet Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne
Tikkanen’;in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin
Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’;lü yıllarda hastalık
hakkında bilgisi olmayan Avrupalılar, hastaları vampir olarak
niteleyerek * * *. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının
ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu
nedenle karardığını açıklayan Tikkanen,;Hastada anormal kıllanma
görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok
acı çeker. Sonunda çıldırır:; diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu
hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri
çıkabildiklerini ve tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten
Tikkanen;Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan
içtiklerinin yanıtı işte bu:; demiştir.
Ancak diğer bilimsel
kaynaklar, porfiria hastalığının vampir efsanesini doğuruğu iddiasına
şüpheyle yaklaşmaktadır.
Türklerdeki vampir inanışları
Türk
folklorunda sık karşılaşılmasa da Batı’;nın literatürlerine girmiş
kayıtlar mevcuttur (Vampir-cadı bağlantısı ve kriminoloji kayıtlarına
girmiş olan 1970’;li yıllarda Cihangir vampiri gibi olaylar da
yaşanmıştır)
1884’;te Budapeşte Üniversitesi öğretim üyelerinden
ve şarkiyat akademisinin kurucusu Profesör Arminius Vambery, özyaşamsal
kitabı :;Arminius Vambery : Yaşamı ve Maceraları.;nda Türkler'deki bazı
vampir inanışlarına da değinmektedir. Macar dilinin köklerini araştırmak
amacı ile Orta Asya’;ya kadar derviş kılığında yolculuk eden Vambery’;e
göre: :; Osmanlılar’;da yaygın bir inanışa göre vampirler ağaç
kovuklarında gizlenirler ve oralarda avlanırlarmış. Ele geçirilen
vampirler kelleleri kesildikten sonra bir çuvala konup denize
atılırmış..;
:;Cadılar hortlayan ölülerdir.; diye açıklar Prof.
Pertev Naili Boratav ve ekler :;Çokluk kadınların cadı olduğuna inanılır
, ama erkeklerden de cadılaşanların bulunduğuna tanıt belgeler vardır.
Türk geleneğindeki cadı aşağı yukarı Batı inanışlarındaki vampiri
karşılar . Cadılar mezardaki taze ölüleri çıkartıp ciğerlerini
yerlermiş. Bir Rumeli anlatmasından öğrendiğimize göre eskiden cadıları
zararsız hale sokan uzman cadıcılar olurmuş..;
Borotav’;ın
vurguladığı cadı vampir ilişkisini ve cadıcıları kanıtlayan ilginç bir
belgeyi Mehmet Seyda sunmaktadır: Aşağıdaki yazı 1833 yılında Tırnava
kadısı Ahmet Şükrü Efendi tarafından hükümet merkezine gönderilmiş ve
Takvim-i Vekayi gazetesinin 69. sayısında yayınlanmıştır:
:;Tırnavada
cadılar türedi . Gün battıktan sonra evlere dadanmaya başladı. Zahireye
dair un, yağ, bal gibi şeyleri birbirine katar ve bazen içlerine toprak
karıştırır. Yüklüklerde bulduğu yastık, yorgan, şilte ve bohçaları
didikler, açar, dağıtır insanların üzerine taş, toprak, çanak ve çömlek
atar, hiç kimse bir şey göremez. Birkaç kadın ve erkeğin üzerine
saldırmış. Bunlar çağırıldı, soruldu: :;Üzerimize sanki manda çökmüş
sandık:; dediler. Bu yüzden mahalle halkı evlerini başka yana
taşımışlardır. Kasaba halkı bunların cadı denilen habis ruhların eseri
olduğunda ittifak etti. İslimye kasabasında cadıcılık ile tanınmış
Nikola adındaki adam getirildi ve kendisiyle 800 kuruşa pazarlık edildi.
Bu adamın elinde resimli bir tahta vardı. Mezarlığa gider, tahtayı
parmağının üzerinde çevirir resim hangi mezara bakarsa cadı o mezardaki
habis ruh imiş. Büyük bir kalabalıkla mezarlığa gidildi. Resimli tahtayı
parmağında çevirmeye başlayınca resim sağlıklarında yeniçeri ocağının
kanlı zorbalarından Tekinoğlu Ali Alemdar ile Apti Alemdar denilen iki
şakinin mezarına karşı durdu. Mezarlar açıldı. Cesetler yarım misli
büyümüş, kılları ve tırnakları da üçer dörder uzamış bulundu. Gözlerini
kan bürümüş, gayet korkunç idi. Mezarlıktaki bütün kalabalık bunu gördü.
Bu adamlar sağlıklarında her türlü pis çirkin işi yapmış, ırza, namusa,
mala saldırmış, adam öldürmüş Yeniçeri ocakları kaldırıldığı zaman her
nasılsa yaşlarına bakılarak cellada verilmemiş ecelleri ile ölmüş
kişilerdi. Sağlıklarında yaptıkları yetmezmiş gibi şimdi de halka habis
ruh olarak tebelleş olmuşlardı. Cadıcı Nikola’;nın tanımına göre , bu
gibi habis ruhları defetmek için cesetlerin göbeğine birer ağaç kazık
çakılır ve yürekleri kaynar su ile haşlanırmış. Ali Alemdar ile Apti
Alemdar’;ın cesetleri mezardan çıkarıldı. Göbeklerine birer ağaç kazık
çakıldı ve yürekleri bir kazan kaynar su ile haşlandı. Fakat hiç tesir
etmedi. Cadıcı :;bu cesetleri yakmak gerek.; dedi. Bu hususda şer’;an da
izin verildi ve iki yeniçerinin mezardan çıkarılan cesetleri mezarlıkta
yakıldı. Çok şükür kasabamız da cadı şerrinden kurtuldu.;
Tırnava
valisinin naklettiği olay türün literatürüne uygun bir vampir olayıdır.
Arada küçük farkları olsa da klasik cadıcılık yöntemlerini
izlemektedir. Örneğin kazık göbeğe değilde kalbin hizasına çakılır
yürekleri kaynatmak kadar cesetlerin kellelerini uçurmak da geleneğe
göre etkin bir çaredir.
1965 tarihli Fate (Yazgı) adlı Amerikan
dergisi; İstanbul'da yaşadığı, özel bir kan bankasını işlettiği ve Kont
Drakula’;nın soyundan geldiği iddia edilen Kont Alexander Cepesi ile
yapılan bir röportajı yayımlamdı. Olayı kaleme alan ve Capesi'yi
İstanbul’;da ziyaret eden Leo Heiman adlı bir yazardır. Yazıya göre,
vampir araştırmacıları tarafından güvenilir bir kaynak olarak kabul
edilen ve Kazıklı Voyvoda’;nın soyundan olan Kont Alexander Cepesi
Romanyalı olup 1947 yılında eşi Olga ile birlikte İstanbul’;a yerleşir.
Bir özel kan bankası kurar. Kişilerden kan ve plazma satın alıyor ve
Türk hastaneleri ile Kızılay’;a pazarlamaktadır. Yazar Heiman Kont
Cepesi ile İstanbul Hilton’;un barında buluşur ve söyleyişiyi Kont’;a
ait bir yelkenlinin de barındığı İstanbul Yat Kulübü’;nde sürdürür. Kont
bir vampir uzmanıdır. Boğaziçi’;ne bakan beş odalı bir dairede eşi ,
iki kızı, iki kedisi ve bir papağanı ile birlikte yaşamaktadır.
Kızlarından biri Fransız bir cerrahla diğeri Türk bir bankacıyla
evlidir. Sohbet boyunca Yassıada şarabını yudumlayan kont Kazıklı
Voyvoda'nın hikayesini uzun uzun anlatır ve Vlad Drakul’;un soyunun tek
vampiri olduğunu söyler. Leo Heiman’;ın yazısı 1980 yılında tekrar
gündeme geldiğinde Amerikalı araştırmacı Fern S. Miller yazarın
kimliğini çözmeye çalışsa da onunla ilgili bir iz bulamaz. Yazıyı
yayınlamış olan Fate dergisi Heiman’;ın adresine sahip olmadığını
söyler. İsrail Hayfa’;da bir Leo Heiman adresi bulunur ama adrese
gönderilen mektup cevapsız kalır. Sonuçta 1980’;den bu yana ne yazar
Heiman ne de ropörtaj yaptığı kişi hakkında bilgi alınamadığından kaynak
düzmece olarak kabul edilebilir.
1960’;lı yıllarda İstanbul
basınını meşgul eden, Yeni Akşam gazetesinde manşet olan vampir haberi
ise tümden uydurmadır ve Edouvard Roditi’;nin kara mizah türündeki
:;İstanbul vampirleri : Çağdaş iletişim yöntemleri konusunda inceleme.;
(The vampires of İstanbul: a study in modern communication methods) adlı
öyküsünün kahramanlarından esinlenmiştir.
Vampir araştırmacıları
Dünyayı
dolaşarak vampirliği araştıran Rosemary Ellen Guiley, çeşitli
ülkelerdeki pek çok vampir derneği ve sayısız insanla görüşerek akademik
çevrelerin ilgilendiği bir araştırma kitabı yayınlamıştır. Bu özelliği
Guiley’i bir vampir araştırmacısı yapmaktadır.
Guiley
araştırmasında etkileyici veriler elde etmiş ve şu sonuca ulaşmıştır :
“Aslında
tümü saçma. Vampir tanımı kişiden kişiye değişse de, genelde filmlerden
ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve cinsel
yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip
bir yaratığın olduğu var sayılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir,
kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını
sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç
olarak bütün bunlar vampir folklorunden kaynaklanır ve gerçekten
uzaktır."
Rosemary Ellen Guiley ile ilgili ayrıntılı bilgilere
Fenomen dergisi , Ekim 1996, 7. sayısından ulaşabilirsiniz
Carl Gustav Jung ve vampirlerin kaynağı:
Psikiyatrinin
babası Carl Gustav Jung, kolektif bilinçaltı kuramında insanlığın ortak
bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde
olduğunu savunur. Kolektif bilinçaltı zamanın başlangıcından beri
insanlık tarafından paylaşılmakta, ilkel anıları ve örnek tavırları yani
arşetipleri içermektedir. İşte bu örnekler, insanları çeşitli biçimde
etkiler: Hayallerde, rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve
folklörde belirir. Jung'un bu kuramına göre, vampirler de kolektif
bilinçaltındaki arşetiplerden biri olarak yorumlanabilir.
EFSANE: Âdem ile Havva'nın çocuğu Kain
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vlad Tepes
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vlad
Tepes Portresi
1444'te, 13 yaşındayken kardeşi Radu
ile beraber, devşirme olması amacıyla Edirne'ye getirilmiştir. 1447'de
babası 2. Vlad Drakul ve abisi Mircea'nın Macarlar'la savaş sırasında
ölmesinin ardından; Macarlar tarafından Eflak'ın başına getirilen 2.
Vladislav'ı devirmesi için 1448'de yanına bir de ordu verilerek
salıverilir. Kardesi Radu Osmanlılarla kalmayı tercih eder. Vlad Tepes,
kraliyet ailesinin düşman kolundan olan 2. Vladislav'ı devirir ama
tahttaki ikinci ayında yine Macarlar tarafından Moldova'ya sürülür, 2.
Vladislav tekrar başa geçer. Üç sene sonra, 1451'de Moldova prensi
Boğdan'ın öldürülmesini fırsat bilerek Eflak'a döner. Geçen süre
zarfında 2. Vladislav Hunyadi Yanoş'a ihanet ederek Osmanlı tarafına
geçmiştir. Dracula'ya da Macarlar'ın tarafına geçmek düşer. 1456'da
Hunyadi Yanoş 2. Sırbistan seferine çıkarken Kazıklı da 2. Eflak
seferine çıkar, 2. Vladislav'ı öldürür ve başa geçer. Bu olaydan sonra
meşhur işkenceleri başlar. Tahta geçer geçmez ilk yaptığı işlerden
birinin ülkesinde yoksul insan kalmasın diye dilencileri ve yoksulları
toplayıp bir yemek vermek, ardından da hepsini diri diri yakmak olduğu
söylenir. 1456'dan 1462'ye kadar süren altı senelik hükümdarlığı
sırasında kadın, çocuk demeden; kimi kaynaklara göre 40 binden
kimilerine göreyse 100 binden fazla insanı öldürtmüştür. 1462'de Osmanlı
İmparatorluğu'nun Eflak'ı topraklarına katması üzerine kaçmak zorunda
kalır, yardım beklediği Macar Kralı kendisini zindana atar. Osmanlılar,
Eflak'ın başına Vlad Tepes'in kardeşi Radu'yu getirir. Radu 1473'e kadar
tahtta kalır. 1475'teki ölümüne kadar geçen iki senelik sürede ise,
rakip aile Danestiler'den yaşlı Başarab ile Radu arasında tam altı kere
el değiştirir . Radu'nun ölümünden sonra bir buçuk sene kadar aralıksız
tahtta kalan Basarab'ın saltanatı, Macar krallığının desteğini almayı
basarıp 3. Eflak seferine çıkmış olan Vlad Tepes tarafından bozulur.
Kazıklı, Moldova ve Transilvanya ordularının da desteğiyle 3. kez, ancak
ilki gibi yine yalnızca iki aylığına tahta çıkar. Orduların
Transilvanya'ya hareketini fırsat bilen Osmanlılar, Kazıklı'yı devirir.
Rivayete göre öldürülüp başı İstanbul'a getirilmiş, vücudu Snagov'da bir
manastıra gömülmüştür. Ancak manastırda 1931'de yapılan kazılarda
mezarın boş olduğu görülmüştür.
Genel
anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını emen
insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır.
İnsanın kanını
tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak, vampir kanını
içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da bir
vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve süreç
sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait
olduğu klana katılır.
Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir
başka vampirin kanını içen bir vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu
yüzden, hiçbir vampir bir diğerine tamamen güvenemez.
Vampirler Nereden Gelmiştir?
Dünya
tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William of
Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William, ölen
bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini
anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece
yaratıkları
Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak vampirlerin
geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.
Kutsal
musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir: 27 So God
created man in his own image, in the image of God created he him; male
and female created he them.28 And God blessed them and God said unto
them, Be fruitful and multiply and replenish the earth and subdue it.
(Genesis
17-28)
Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith
olduğu söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi
dolayısıyla kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede
olması
gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı
kayıtsız kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek
sesle haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi
toprak yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve
isyankar değil
sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir
yerde * * *ş ve şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani
çocukları iyi-kötü arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.
Adam
ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir
kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından * * *ş ve
cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve
kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle
anne-babasının topraklarından sürülür. 10 What hast thou done? The voice
of thy brother's blood crith unto me
from the ground.11 And now art
thou cursed from the earth, which hath opened her mouth
to receive
thy brother's blood from thy hand;12 When thou tillest the ground, it
shall not henceforth yield unto thee her strength; a fugitive and a
vagabond shalt thou be in the earth.
15 And the LORD said unto him,
Therefore whosoever slayeth Caine, vengeance shall be taken on him seven
fold. And the LORD set a mark on Caine, lest any finding him shall kill
him."
( Genesis 4:10-15 )
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Lilith
Vampir
metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş,
Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir.
Caine'den, İskandinav
ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da bahsedilir:
...Till the
monster stirred, that demon, that fiend,
Grendel, who haunted the
moors, the wild
Marshes, and made his home in a hell
Not hell but
earth. He was spawned in that slime,
Conceived by a pair of those
monsters born
Of Caine, murderous creatures banished
By God,
punished forever for the crime
Of Abel's death. The Almighty drove
Those
demons out, and their exile was bitter,
Shut away from men; they
split
Into a thousand forms of evil-- spirits
And fiends, goblins,
monsters, giants,
A brood forever opposing the Lord's
Will, and
again and again defeated.
(Ll. 101-114)
...Caine had killed
his only
Brother, slain his father's son
With an angry sword, God
drove him off,
Outlawed him to the dry and barren desert,
And
branded him with a murder's mark. And he bore
A race of fiends
accursed like their father...
(Ll. 1261-1266)
Kanı
kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi
cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi
gibi * * * varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını
düşünür ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık
duygusuna yenik düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman
içinde 3 kişi 13 kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları
arasında özgürce dolaşarak umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler
karşısında çılgına dönen Caine, daha fazla vampir yaratılmasını kesin
olarak yasaklar.Tüm vampirleri yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu
şehirde vampirlerle insanlar barış içinde yaşar.
Ne var ki, barış
çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla beslenmeye
başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak bilinmez,
ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan bir
çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu
yıkımın
ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en güçlü
vampirleri ortadan kalkmıştır.
Geriye kalan 13 vampir ise,
kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Bu 13 vampirden
Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı vampirler ise,
her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar fireyle) miras
alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya
başlar.
Vampir Klanlarının Tarihi
Vampir
klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan her
yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman
içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve
günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.
Ortaçağın
ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin nüfusu
tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları kiliseye
kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük bir
savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat kat
daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de
savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.
Yaşlı
vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç
vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç
vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü
kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe
üzerine
darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.
Bunun üzerine
15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir toplantı
düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla adı
verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla
birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel
kanunu
kabul eder:
The
First Tradition: The Masquerade Thou shall not reveal thy nature
to those not of the Blood. Doing so shall renounce thy claims of Blood.
The Second Tradition: The Domain Thy
domain is thine own concern. All others owe thee respect while in it.
None may challenge thy word while in thy domain.
The Third Tradition: The Progeny Thou
shall sire another only with the permission of thine elder. If thou
createst another without thine elder's leave, both thee and thy progeny
shall be slain.
The Fourth
Tradition: The Accounting Those thou create are thine own
childer. Until thy progeny shall be released, thou shall command them in
all things. Their sins are thine to endure.
The Fifth Tradition: Hospitality Honor
one another's domain. When thou comest to a foreign city, thou shall
present thyself to the one who ruleth there. Without the word of
acceptance, thou art nothing.
The
Sixth Tradition: Destruction Thou art forbidden to destroy
another of thy kind. The right of destruction belongeth only to thine
elder. Only the eldest among thee shall call the blood hunt. Gerçek
yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan Camarilla,
insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane olduklarına
inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir klanları ise
yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath adındaki bir diğer
birliği oluşturacaktır).
Alınan kararlardan sonra cihad devam
etmiş, ancak mücadeleler meydan savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına
dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad, zaman değiştikçe form ve method
değişikliklerine uğramış olmakla birlikte, günümüzde hala sürmektedir.
Vampirler
arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden bahseder. Bu
gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları olan ve
inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli
barınaklarından
dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün vampirleri ortadan
kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın sonu olacaktır.
Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu fanatik
derecede destekleyen vampirler de mevcuttur.
Vampir Birlikleri ve Klanları
Camarilla Birliği
Camarilla,
Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan saldırılarından
korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar ve belli
sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler.
Camarilla,
7 klandan oluşur:
Brujah:
Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur. Brujahlar,
sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde Camarilla
birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır.
Birçok diğer
vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye bahseder.
Gangrel: Tüm vampirler arasında,
içgüdülerine ve doğalarına en bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı
şehirde yaşamaya tercih ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de,
Gangrel klanına kurtadamlar ve kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme
konusunda özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda
kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve ne
olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden, Camarilla'dan
uzaklaşmıştır.
Malkavian:
Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır. Malkavian'ların hemen
hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede davranış bozukluğu sergiler.
Ne zaman ne yapacakları belli
olmadığı ve davranışlarının &
tepkilerinin ne anlama geldiği asla tam olarak anlaşılamadığı için diğer
vampirler Malkavian'lara dikkatle yaklaşır.
Nosferatu: Dış görünüşlerinin
çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. Köpek dişleri yerine ön iki
dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar
görünüşleri sebebiyle
gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer
vampirler, mecbur kalmadıkça Nosferatu'larla iletişim kurmazlar.
Toreador: "Sanatçı vampirler" diye
tanımlanırlar. Son derece kibar ve naziktirler. Oldukça zeki olan
Toreador klanı üyelerinin her hareketinde tutku gizlidir.
Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış
olan klandır. Ritüeller ve büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce
çok az bilinen birçok gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının
neler yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir.
Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve
kibar olmasıyla ün yapmıştır. En eski zamanlardan beri liderlik
duygularıyla hareket eden klan, vampirlerin geleceğini
şekillendirebilmek için çalışır. Eski
zamanlarda Ventrue üyeleri
soylular ve prensler gibi güçlü kişiler arasından seçilirdi. Günümüzde
soylu bir servete sahip olan klan, Camarilla'nın düzenini ve
devamlılığını sağlayan anahtar güçtür.
Sabbat Birliği
Camarilla'ya
isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının oluşturduğu
birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın sınırlandırmalarından
çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını
sağlamaktır. Sabbat
metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde yer aldığını, bu
yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri gerektiğini
söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2 klandan
oluşur:
Lasombra:
Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk düşkünlüğüyle
tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine, onların ölümlülük ve
zayıflıklarını kendi zevkleri için
kullanırlar. Ölümsüz olmanın
tadını sonuna kadar yaşamayı amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan,
karanlık güçler üzerinde hakimiyet sahibidir.
Tzimisce: Sabbat'ın ruhu diye
nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle tanınır. "Discipline of
Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı olarak, insan ve vampir bedenleri
üzerinde birçok korkunç deney yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü
barındıran klan, et ve kemik üzerinde hakimiyet sahibidir. 13
Antediluvian arasında yer alan yaratıcılarının yakında uyanacağına dair
söylentiler vardır.
Bağımsız
Klanlar
Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden
vampirler mevcuttur. "Anarchs" diye tanınan ve pek fazla sorun
çıkartmaran bir grup genç vampir vardır. "Inconnu" diye tanınan ve tarih
öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç oyunlarından uzak durup kendi
içlerine dönmüş ve kendilerini potansiyellerini ortaya çıkarıp
aydınlanmayı yaşamaya adamıştır.
4 klan ise, büyük cihad
içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler ve "Neutral" diye
tanımlanırlar. Bu klanlar;
Assamite:
Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı, katillik
hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için sergileyebilir.
Setite: En güvenilmez klan olma
özelliğini taşır. Karanlık bir takım güçlere sahiptirler ve Caine'in
kurmuş olduğu ilk şehri kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler.
Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen
bir klandır. Kökleri Rönesans öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala
Venice bölgesinde yaşar ve sırlarını çok iyi saklarlar.
Ravnos: Kara mizahın vampirler
arasındaki temsilcileri diye nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve
hırsızlara dayanır. Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan
yaratıcıları
uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde
birçok Ravnos'u kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar
Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini
alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır.
Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı
Vampirler,
hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu konuda
kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
PrinceVampirlerin
yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her bölüm, bir
prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı vampirler
tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme "Domain"
adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken yakalanan
bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.
Domain
prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden seçilir.
Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine dahi
rastlanmıştır.
Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam
yetkiye sahiptir. Av sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak
olduğu nötr alanlar ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden
vampirleri kendi bölgesinde avlayabilir.
Prince hakimiyet
alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir. Mesela; Paris'in,
Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır. Bir prince söz
konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş olduğundan,
bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.
Primogen
Her "Domain"de, prince'e
yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen grubu vardır. Bu grup,
çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de
prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız prince'lerin Primogen'i
tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.
Elder
300 yıldan daha uzun süredir
yaşayan vampirlere verilen addır. Bir elder, yaşadığı süre zarfında
birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir.
Ancillae
Elder'ların bir alt
sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük
başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir.
Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç
savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki
savaşlardan çok
daha zayıftır.
Neonate
Vampir
ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir
yaşayan vampirlerdir.
Vampirlerin Zayıf Yönleri
Son derece güçlü
varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır. Jenerasyonlar
boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da artış
görülmüştür.
Gün Işığı:
Caine'den beri süren * * * sebebiyle, vampirler gün ışığına çıkamaz.
Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir
vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha çabuk olmakla birlikte, vampirler
üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)
Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan
vampirler, sarımsaktan nefret ederler.
Gümüş: Kurtadamlar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı
alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi
yarattığı söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu
amaç için tercih edilebilir.
Kazık:
Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son
derece tehlikeli olabilir.
Haç:
Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada önemli
olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin inancıdır.
Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler
üzerinde ateş etkisi yarattığı söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda
da önemli olan şey duayı okuyan ve suyu kullanan kişinin inancıdır.
Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş
varlıkların kanını içemezler.
Bir Vampir Nasıl Bulunur
Vampir
klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından
bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri
tespit etmenin bazı yolları vardır.
Civarda bir vampir olduğunun
temel işaretleri vardır:
Civar halkın gece saldırılarından, veya
gece saldırıları içeren kabuslardan şikayet etmesi Boyunlarında veya
ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya cesetler
Küçük
bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri
mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini
tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip
bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu
ve
ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur.
Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait
olduğunun belirgin işaretleri vardır:
Bir mezar civarında
bulunan delikler
Cesedin tamamen açık gözlere sahip olması
Cesedin
hiç bozulmamış olması
Mezar ve tabutta bulunan taze kan
Cesedin
gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması
Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler
Blow Çobanı:
Bir zamanlar Blow
kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen
bir nedenden ötürü ölür ve
gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra,
geceleri ortaya çıkmaya ve
önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve
saldırdığı herkes 8 gün
içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca,
halk çobanın
mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar
kapatırlar. O
gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar
ortaya çıkar -
elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok
korkmuş olan
halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe
verir.
Arnold Paul:
1700 yılında
Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir
asker olan Arnold Paul,
Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve
askerliği boyunca
biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un
üzerinden asla
atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca
merak eden
karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği
sırasında
uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir
vampirle
mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar
takip
edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için
söylentilerden
öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini,
kanından
içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
Bu
itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman
yükünün
tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay
sonra
köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye
başlar.
Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden
ölürler.
Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir.
Arnold'un
mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının
kenarlarında
taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine
bir kazık
saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni
yakılır.
Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen
kişilerin
bedenlerine de uygulanır.
Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı
bölgede gece saldırıları
tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi
saldırıya uğrar. Yetkililer
tarafından ifadeler doğrultusunda açılan
bir takım mezarlarda vampirlere
rastlanır. Bu yeni vampirler de
yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura
kavuşur. Bu olay hakkında
aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin
de bulunduğu tanıkların
verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala
saklanmaktadır.
Peter Plogoyowitz:
Kisolova
adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan
Peter Plogoyowitz,
ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında
yürürken
görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat
içinde
ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere
başvuran
kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni
alır
ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu
gören
halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını
hayret
ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki
kabus
biter.
Çeşitli
Kültürlerde Vampiric Varlıklar
Asasabonsam (Batı Afrika) : Demir dişlere ve insan
görüntüsüne sahip
varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak
için kanca şeklindeki
ayaklarını kullanır.
Aswang: (?) Gündüz insan, gece vampir
olan çok güzel bir kız olarak
tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük
bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri
ve içi boş dilini kurbanının
boğazına saplayarak içer.
Asema
(Güney Afrika): Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık,
geceleri
mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.
Baobban Sith (İskoçya): Kız, karga
veya kuzgun kılığına girebilen kötü
perilerdir. Erkeklerin aklını
başından alıp kanlarını içerler.
Bas: (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir
varlıktır.
Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman
insan kanıyla da
beslendiği söylenir.
Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını
çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan
içtiği kurukafa ile tasvir
edilir.
Chiang Shih (Çin)
Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı
içen ölülerdir.
Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara
saldıran, bembeyaz bir tene sahip
kadın görüntüsündeki varlık.
Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az
şey bilinen bu varlıkları durdurmanın
yolu, mezarlarının üzerini çok
ağır taşlarla kapatmaktır.
Ekiminu
(Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez
olabilirler
ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri
söylenir.
Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip
yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki
varlık. Su kenarlarında, suya
yaklaşan canlıları içeri çekip tüm
kanlarını anüslerinden içmek
suretiyle beslenir.
Lamia
(Yunanistan): Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst
tarafı
insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını
yer
ve kanını içer.
Lamiai (Libya):
Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı
zamanda, genç
erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da
girebilir.
Langsuyar (Malezya): Ağaçlarda
yaşayan ve çocukların kanını emen bir
varlık.
Lidérc (Macaristan): İnsan, hayvan
veya ışık görüntüsünde olabilen bir varlık.
Loogaroo (Haiti): Şeytana götürdüğü
kan karşılığında büyü gücüne sahip
olan yaşlı kadın formundaki
varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda
dolaşabilme yeteneğine de
sahiptir.
Nora (Macaristan):
Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen
ölüler.
Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler
çıkaran ve eşyaları yerinden
oynatabilen kan içici bir varlık.
(TELEKİNESİS ???? [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] )
Pelesit
(Malezya): Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.
Penanggalan (?) :Kafasını elinde
taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve annelerinin kanını emen kadın.
Pisachas (Hindistan): Et yiyen öfkeli
varlıklar.
Polong (Malezya)
3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar. Cadıdan alınan günlük
kan karşılığında hizmet ederler.
Pontianak
(Malezya): Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.
Rakshasa (Hindistan): Mezarlıkta
yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak tasvir edilirler. Yarı insan -
yarı hayvan olarak tasvir edilirler.
Redcaps (İskoçya): Eski şatoları ve evleri ele geçiren
ruh. Ele geçirdiği yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya
çalıştığı söylenir.
Succubus
(dişi)/ Incubus(erkek) (Avrupa): Kurbanıyla cinsel ilişkiye
girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık.
Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir.
Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un
kurbanı,
bu olayı bir rüya olarak deneyimler.
Sukuyan (Trinidad): Geceleri bedenini
bırakarak mavi bir ışık topu olarak gezinir. Yakalandığı takdirde bir
hayvana dönüştüğü söylenir.
Tenatz
(Montenegro): Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol
altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer.
Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir.
Tlahuelpuchi (Aztec): Hayvanlara
dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını içen kadın görüntüsündeki
varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye dönüştüğü söylenir.
Upierczi (Polonya, Rusya): Dillerinin
altındaki iğneyle kurbanlarından geceleri kan emen vampir. Sadece
yakılarak yok edilebilir; ve yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir
sürü küçük sürüngen ve kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma
işleminden sonra ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa,
Upierczi'nin de serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir.
Ustrel (Bulgaristan): Cumartesi günü
doğup, baptizm işleminden önce ölen çocuklardır. Gömülmelerinin 9.
gününde mezarından çıkıp civardaki koyunlara ve diğer hayvanlara
saldırdıkları ve kanlarını içtikleri söylenir.
Vetala (Hindistan): Betail olarak da
bilinen bu varlık, ölmüş insanların bedenlerini kontrol altına alan bir
varlıktır.
Vrykolakas
(Yunanistan) Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer
kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak
(Sırbistan) olarak da bilinir.
Yara-ma-yha-who
(Avusturalya): 1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz,
kısa
boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan
insanımsı
varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak
parmaklarıyla
kanlarını içtikleri söylenir.
Yatu-Dhana
(Hindistan): Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır.
--------------
Bilim Açısından Vampirlik:
California
Devlet Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne
Tikkanen’;in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin
Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’;lü yıllarda hastalık
hakkında bilgisi olmayan Avrupalılar, hastaları vampir olarak
niteleyerek * * *. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının
ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu
nedenle karardığını açıklayan Tikkanen,;Hastada anormal kıllanma
görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok
acı çeker. Sonunda çıldırır:; diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu
hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri
çıkabildiklerini ve tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten
Tikkanen;Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan
içtiklerinin yanıtı işte bu:; demiştir.
Ancak diğer bilimsel
kaynaklar, porfiria hastalığının vampir efsanesini doğuruğu iddiasına
şüpheyle yaklaşmaktadır.
Türklerdeki vampir inanışları
Türk
folklorunda sık karşılaşılmasa da Batı’;nın literatürlerine girmiş
kayıtlar mevcuttur (Vampir-cadı bağlantısı ve kriminoloji kayıtlarına
girmiş olan 1970’;li yıllarda Cihangir vampiri gibi olaylar da
yaşanmıştır)
1884’;te Budapeşte Üniversitesi öğretim üyelerinden
ve şarkiyat akademisinin kurucusu Profesör Arminius Vambery, özyaşamsal
kitabı :;Arminius Vambery : Yaşamı ve Maceraları.;nda Türkler'deki bazı
vampir inanışlarına da değinmektedir. Macar dilinin köklerini araştırmak
amacı ile Orta Asya’;ya kadar derviş kılığında yolculuk eden Vambery’;e
göre: :; Osmanlılar’;da yaygın bir inanışa göre vampirler ağaç
kovuklarında gizlenirler ve oralarda avlanırlarmış. Ele geçirilen
vampirler kelleleri kesildikten sonra bir çuvala konup denize
atılırmış..;
:;Cadılar hortlayan ölülerdir.; diye açıklar Prof.
Pertev Naili Boratav ve ekler :;Çokluk kadınların cadı olduğuna inanılır
, ama erkeklerden de cadılaşanların bulunduğuna tanıt belgeler vardır.
Türk geleneğindeki cadı aşağı yukarı Batı inanışlarındaki vampiri
karşılar . Cadılar mezardaki taze ölüleri çıkartıp ciğerlerini
yerlermiş. Bir Rumeli anlatmasından öğrendiğimize göre eskiden cadıları
zararsız hale sokan uzman cadıcılar olurmuş..;
Borotav’;ın
vurguladığı cadı vampir ilişkisini ve cadıcıları kanıtlayan ilginç bir
belgeyi Mehmet Seyda sunmaktadır: Aşağıdaki yazı 1833 yılında Tırnava
kadısı Ahmet Şükrü Efendi tarafından hükümet merkezine gönderilmiş ve
Takvim-i Vekayi gazetesinin 69. sayısında yayınlanmıştır:
:;Tırnavada
cadılar türedi . Gün battıktan sonra evlere dadanmaya başladı. Zahireye
dair un, yağ, bal gibi şeyleri birbirine katar ve bazen içlerine toprak
karıştırır. Yüklüklerde bulduğu yastık, yorgan, şilte ve bohçaları
didikler, açar, dağıtır insanların üzerine taş, toprak, çanak ve çömlek
atar, hiç kimse bir şey göremez. Birkaç kadın ve erkeğin üzerine
saldırmış. Bunlar çağırıldı, soruldu: :;Üzerimize sanki manda çökmüş
sandık:; dediler. Bu yüzden mahalle halkı evlerini başka yana
taşımışlardır. Kasaba halkı bunların cadı denilen habis ruhların eseri
olduğunda ittifak etti. İslimye kasabasında cadıcılık ile tanınmış
Nikola adındaki adam getirildi ve kendisiyle 800 kuruşa pazarlık edildi.
Bu adamın elinde resimli bir tahta vardı. Mezarlığa gider, tahtayı
parmağının üzerinde çevirir resim hangi mezara bakarsa cadı o mezardaki
habis ruh imiş. Büyük bir kalabalıkla mezarlığa gidildi. Resimli tahtayı
parmağında çevirmeye başlayınca resim sağlıklarında yeniçeri ocağının
kanlı zorbalarından Tekinoğlu Ali Alemdar ile Apti Alemdar denilen iki
şakinin mezarına karşı durdu. Mezarlar açıldı. Cesetler yarım misli
büyümüş, kılları ve tırnakları da üçer dörder uzamış bulundu. Gözlerini
kan bürümüş, gayet korkunç idi. Mezarlıktaki bütün kalabalık bunu gördü.
Bu adamlar sağlıklarında her türlü pis çirkin işi yapmış, ırza, namusa,
mala saldırmış, adam öldürmüş Yeniçeri ocakları kaldırıldığı zaman her
nasılsa yaşlarına bakılarak cellada verilmemiş ecelleri ile ölmüş
kişilerdi. Sağlıklarında yaptıkları yetmezmiş gibi şimdi de halka habis
ruh olarak tebelleş olmuşlardı. Cadıcı Nikola’;nın tanımına göre , bu
gibi habis ruhları defetmek için cesetlerin göbeğine birer ağaç kazık
çakılır ve yürekleri kaynar su ile haşlanırmış. Ali Alemdar ile Apti
Alemdar’;ın cesetleri mezardan çıkarıldı. Göbeklerine birer ağaç kazık
çakıldı ve yürekleri bir kazan kaynar su ile haşlandı. Fakat hiç tesir
etmedi. Cadıcı :;bu cesetleri yakmak gerek.; dedi. Bu hususda şer’;an da
izin verildi ve iki yeniçerinin mezardan çıkarılan cesetleri mezarlıkta
yakıldı. Çok şükür kasabamız da cadı şerrinden kurtuldu.;
Tırnava
valisinin naklettiği olay türün literatürüne uygun bir vampir olayıdır.
Arada küçük farkları olsa da klasik cadıcılık yöntemlerini
izlemektedir. Örneğin kazık göbeğe değilde kalbin hizasına çakılır
yürekleri kaynatmak kadar cesetlerin kellelerini uçurmak da geleneğe
göre etkin bir çaredir.
1965 tarihli Fate (Yazgı) adlı Amerikan
dergisi; İstanbul'da yaşadığı, özel bir kan bankasını işlettiği ve Kont
Drakula’;nın soyundan geldiği iddia edilen Kont Alexander Cepesi ile
yapılan bir röportajı yayımlamdı. Olayı kaleme alan ve Capesi'yi
İstanbul’;da ziyaret eden Leo Heiman adlı bir yazardır. Yazıya göre,
vampir araştırmacıları tarafından güvenilir bir kaynak olarak kabul
edilen ve Kazıklı Voyvoda’;nın soyundan olan Kont Alexander Cepesi
Romanyalı olup 1947 yılında eşi Olga ile birlikte İstanbul’;a yerleşir.
Bir özel kan bankası kurar. Kişilerden kan ve plazma satın alıyor ve
Türk hastaneleri ile Kızılay’;a pazarlamaktadır. Yazar Heiman Kont
Cepesi ile İstanbul Hilton’;un barında buluşur ve söyleyişiyi Kont’;a
ait bir yelkenlinin de barındığı İstanbul Yat Kulübü’;nde sürdürür. Kont
bir vampir uzmanıdır. Boğaziçi’;ne bakan beş odalı bir dairede eşi ,
iki kızı, iki kedisi ve bir papağanı ile birlikte yaşamaktadır.
Kızlarından biri Fransız bir cerrahla diğeri Türk bir bankacıyla
evlidir. Sohbet boyunca Yassıada şarabını yudumlayan kont Kazıklı
Voyvoda'nın hikayesini uzun uzun anlatır ve Vlad Drakul’;un soyunun tek
vampiri olduğunu söyler. Leo Heiman’;ın yazısı 1980 yılında tekrar
gündeme geldiğinde Amerikalı araştırmacı Fern S. Miller yazarın
kimliğini çözmeye çalışsa da onunla ilgili bir iz bulamaz. Yazıyı
yayınlamış olan Fate dergisi Heiman’;ın adresine sahip olmadığını
söyler. İsrail Hayfa’;da bir Leo Heiman adresi bulunur ama adrese
gönderilen mektup cevapsız kalır. Sonuçta 1980’;den bu yana ne yazar
Heiman ne de ropörtaj yaptığı kişi hakkında bilgi alınamadığından kaynak
düzmece olarak kabul edilebilir.
1960’;lı yıllarda İstanbul
basınını meşgul eden, Yeni Akşam gazetesinde manşet olan vampir haberi
ise tümden uydurmadır ve Edouvard Roditi’;nin kara mizah türündeki
:;İstanbul vampirleri : Çağdaş iletişim yöntemleri konusunda inceleme.;
(The vampires of İstanbul: a study in modern communication methods) adlı
öyküsünün kahramanlarından esinlenmiştir.
Vampir araştırmacıları
Dünyayı
dolaşarak vampirliği araştıran Rosemary Ellen Guiley, çeşitli
ülkelerdeki pek çok vampir derneği ve sayısız insanla görüşerek akademik
çevrelerin ilgilendiği bir araştırma kitabı yayınlamıştır. Bu özelliği
Guiley’i bir vampir araştırmacısı yapmaktadır.
Guiley
araştırmasında etkileyici veriler elde etmiş ve şu sonuca ulaşmıştır :
“Aslında
tümü saçma. Vampir tanımı kişiden kişiye değişse de, genelde filmlerden
ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve cinsel
yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip
bir yaratığın olduğu var sayılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir,
kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını
sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç
olarak bütün bunlar vampir folklorunden kaynaklanır ve gerçekten
uzaktır."
Rosemary Ellen Guiley ile ilgili ayrıntılı bilgilere
Fenomen dergisi , Ekim 1996, 7. sayısından ulaşabilirsiniz
Carl Gustav Jung ve vampirlerin kaynağı:
Psikiyatrinin
babası Carl Gustav Jung, kolektif bilinçaltı kuramında insanlığın ortak
bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde
olduğunu savunur. Kolektif bilinçaltı zamanın başlangıcından beri
insanlık tarafından paylaşılmakta, ilkel anıları ve örnek tavırları yani
arşetipleri içermektedir. İşte bu örnekler, insanları çeşitli biçimde
etkiler: Hayallerde, rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve
folklörde belirir. Jung'un bu kuramına göre, vampirler de kolektif
bilinçaltındaki arşetiplerden biri olarak yorumlanabilir.
EFSANE: Âdem ile Havva'nın çocuğu Kain
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vlad Tepes
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vlad
Tepes Portresi
1444'te, 13 yaşındayken kardeşi Radu
ile beraber, devşirme olması amacıyla Edirne'ye getirilmiştir. 1447'de
babası 2. Vlad Drakul ve abisi Mircea'nın Macarlar'la savaş sırasında
ölmesinin ardından; Macarlar tarafından Eflak'ın başına getirilen 2.
Vladislav'ı devirmesi için 1448'de yanına bir de ordu verilerek
salıverilir. Kardesi Radu Osmanlılarla kalmayı tercih eder. Vlad Tepes,
kraliyet ailesinin düşman kolundan olan 2. Vladislav'ı devirir ama
tahttaki ikinci ayında yine Macarlar tarafından Moldova'ya sürülür, 2.
Vladislav tekrar başa geçer. Üç sene sonra, 1451'de Moldova prensi
Boğdan'ın öldürülmesini fırsat bilerek Eflak'a döner. Geçen süre
zarfında 2. Vladislav Hunyadi Yanoş'a ihanet ederek Osmanlı tarafına
geçmiştir. Dracula'ya da Macarlar'ın tarafına geçmek düşer. 1456'da
Hunyadi Yanoş 2. Sırbistan seferine çıkarken Kazıklı da 2. Eflak
seferine çıkar, 2. Vladislav'ı öldürür ve başa geçer. Bu olaydan sonra
meşhur işkenceleri başlar. Tahta geçer geçmez ilk yaptığı işlerden
birinin ülkesinde yoksul insan kalmasın diye dilencileri ve yoksulları
toplayıp bir yemek vermek, ardından da hepsini diri diri yakmak olduğu
söylenir. 1456'dan 1462'ye kadar süren altı senelik hükümdarlığı
sırasında kadın, çocuk demeden; kimi kaynaklara göre 40 binden
kimilerine göreyse 100 binden fazla insanı öldürtmüştür. 1462'de Osmanlı
İmparatorluğu'nun Eflak'ı topraklarına katması üzerine kaçmak zorunda
kalır, yardım beklediği Macar Kralı kendisini zindana atar. Osmanlılar,
Eflak'ın başına Vlad Tepes'in kardeşi Radu'yu getirir. Radu 1473'e kadar
tahtta kalır. 1475'teki ölümüne kadar geçen iki senelik sürede ise,
rakip aile Danestiler'den yaşlı Başarab ile Radu arasında tam altı kere
el değiştirir . Radu'nun ölümünden sonra bir buçuk sene kadar aralıksız
tahtta kalan Basarab'ın saltanatı, Macar krallığının desteğini almayı
basarıp 3. Eflak seferine çıkmış olan Vlad Tepes tarafından bozulur.
Kazıklı, Moldova ve Transilvanya ordularının da desteğiyle 3. kez, ancak
ilki gibi yine yalnızca iki aylığına tahta çıkar. Orduların
Transilvanya'ya hareketini fırsat bilen Osmanlılar, Kazıklı'yı devirir.
Rivayete göre öldürülüp başı İstanbul'a getirilmiş, vücudu Snagov'da bir
manastıra gömülmüştür. Ancak manastırda 1931'de yapılan kazılarda
mezarın boş olduğu görülmüştür.