Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Gizlix Forum - Bilinmeyenlerin Forumu

Bilinmeyenlerin keşfedildiği forum


    Vampirler Hakkında Bilgiler

    avatar
    webbilgisi


    Mesaj Sayısı : 100
    Rep : 1
    Kayıt tarihi : 28/03/10

    Vampirler Hakkında Bilgiler Empty Vampirler Hakkında Bilgiler

    Mesaj  webbilgisi Paz Mart 28, 2010 12:02 pm

    Vampir Nedir?

    Genel
    anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını emen
    insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır.

    İnsanın kanını
    tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak, vampir kanını
    içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da bir
    vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve süreç
    sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait
    olduğu klana katılır.

    Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir
    başka vampirin kanını içen bir vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu
    yüzden, hiçbir vampir bir diğerine tamamen güvenemez.






    Vampirler Nereden Gelmiştir?

    Dünya
    tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William of
    Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William, ölen
    bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini
    anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece
    yaratıkları
    Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak vampirlerin
    geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.

    Kutsal
    musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir: 27 So God
    created man in his own image, in the image of God created he him; male
    and female created he them.28 And God blessed them and God said unto
    them, Be fruitful and multiply and replenish the earth and subdue it.
    (Genesis
    17-28)
    Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith
    olduğu söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi
    dolayısıyla kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede
    olması
    gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı
    kayıtsız kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek
    sesle haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi
    toprak yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve
    isyankar değil
    sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir
    yerde * * *ş ve şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani
    çocukları iyi-kötü arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.

    Adam
    ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir
    kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından * * *ş ve
    cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve
    kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle
    anne-babasının topraklarından sürülür. 10 What hast thou done? The voice
    of thy brother's blood crith unto me
    from the ground.11 And now art
    thou cursed from the earth, which hath opened her mouth
    to receive
    thy brother's blood from thy hand;12 When thou tillest the ground, it
    shall not henceforth yield unto thee her strength; a fugitive and a
    vagabond shalt thou be in the earth.
    15 And the LORD said unto him,
    Therefore whosoever slayeth Caine, vengeance shall be taken on him seven
    fold. And the LORD set a mark on Caine, lest any finding him shall kill
    him."
    ( Genesis 4:10-15 )


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Lilith


    Vampir
    metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş,
    Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir.

    Caine'den, İskandinav
    ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da bahsedilir:
    ...Till the
    monster stirred, that demon, that fiend,
    Grendel, who haunted the
    moors, the wild
    Marshes, and made his home in a hell
    Not hell but
    earth. He was spawned in that slime,
    Conceived by a pair of those
    monsters born
    Of Caine, murderous creatures banished
    By God,
    punished forever for the crime
    Of Abel's death. The Almighty drove
    Those
    demons out, and their exile was bitter,
    Shut away from men; they
    split
    Into a thousand forms of evil-- spirits
    And fiends, goblins,
    monsters, giants,
    A brood forever opposing the Lord's
    Will, and
    again and again defeated.
    (Ll. 101-114)

    ...Caine had killed
    his only
    Brother, slain his father's son
    With an angry sword, God
    drove him off,
    Outlawed him to the dry and barren desert,
    And
    branded him with a murder's mark. And he bore
    A race of fiends
    accursed like their father...
    (Ll. 1261-1266)


    Kanı
    kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi
    cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi
    gibi * * * varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını
    düşünür ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık
    duygusuna yenik düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman
    içinde 3 kişi 13 kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları
    arasında özgürce dolaşarak umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler
    karşısında çılgına dönen Caine, daha fazla vampir yaratılmasını kesin
    olarak yasaklar.Tüm vampirleri yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu
    şehirde vampirlerle insanlar barış içinde yaşar.

    Ne var ki, barış
    çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla beslenmeye
    başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak bilinmez,
    ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan bir
    çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu
    yıkımın
    ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en güçlü
    vampirleri ortadan kalkmıştır.

    Geriye kalan 13 vampir ise,
    kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Bu 13 vampirden
    Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı vampirler ise,
    her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar fireyle) miras
    alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya
    başlar.


    Vampir Klanlarının Tarihi

    Vampir
    klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan her
    yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman
    içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve
    günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.

    Ortaçağın
    ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin nüfusu
    tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları kiliseye
    kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük bir
    savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat kat
    daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de
    savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.

    Yaşlı
    vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç
    vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç
    vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü
    kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe
    üzerine
    darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.

    Bunun üzerine
    15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir toplantı
    düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla adı
    verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla
    birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel
    kanunu
    kabul eder:

    The
    First Tradition
    : The Masquerade Thou shall not reveal thy nature
    to those not of the Blood. Doing so shall renounce thy claims of Blood.

    The Second Tradition: The Domain Thy
    domain is thine own concern. All others owe thee respect while in it.
    None may challenge thy word while in thy domain.

    The Third Tradition: The Progeny Thou
    shall sire another only with the permission of thine elder. If thou
    createst another without thine elder's leave, both thee and thy progeny
    shall be slain.

    The Fourth
    Tradition:
    The Accounting Those thou create are thine own
    childer. Until thy progeny shall be released, thou shall command them in
    all things. Their sins are thine to endure.

    The Fifth Tradition: Hospitality Honor
    one another's domain. When thou comest to a foreign city, thou shall
    present thyself to the one who ruleth there. Without the word of
    acceptance, thou art nothing.

    The
    Sixth Tradition
    : Destruction Thou art forbidden to destroy
    another of thy kind. The right of destruction belongeth only to thine
    elder. Only the eldest among thee shall call the blood hunt. Gerçek
    yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan Camarilla,
    insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane olduklarına
    inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir klanları ise
    yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath adındaki bir diğer
    birliği oluşturacaktır).

    Alınan kararlardan sonra cihad devam
    etmiş, ancak mücadeleler meydan savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına
    dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad, zaman değiştikçe form ve method
    değişikliklerine uğramış olmakla birlikte, günümüzde hala sürmektedir.

    Vampirler
    arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden bahseder. Bu
    gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları olan ve
    inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli
    barınaklarından
    dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün vampirleri ortadan
    kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın sonu olacaktır.
    Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu fanatik
    derecede destekleyen vampirler de mevcuttur.


    Vampir Birlikleri ve Klanları

    Camarilla Birliği

    Camarilla,
    Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan saldırılarından
    korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar ve belli
    sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler.
    Camarilla,
    7 klandan oluşur:

    Brujah:
    Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur. Brujahlar,
    sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde Camarilla
    birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır.
    Birçok diğer
    vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye bahseder.


    Gangrel: Tüm vampirler arasında,
    içgüdülerine ve doğalarına en bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı
    şehirde yaşamaya tercih ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de,
    Gangrel klanına kurtadamlar ve kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme
    konusunda özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda
    kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve ne
    olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden, Camarilla'dan
    uzaklaşmıştır.


    Malkavian:
    Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır. Malkavian'ların hemen
    hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede davranış bozukluğu sergiler.
    Ne zaman ne yapacakları belli
    olmadığı ve davranışlarının &
    tepkilerinin ne anlama geldiği asla tam olarak anlaşılamadığı için diğer
    vampirler Malkavian'lara dikkatle yaklaşır.


    Nosferatu: Dış görünüşlerinin
    çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. Köpek dişleri yerine ön iki
    dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar
    görünüşleri sebebiyle
    gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer
    vampirler, mecbur kalmadıkça Nosferatu'larla iletişim kurmazlar.


    Toreador: "Sanatçı vampirler" diye
    tanımlanırlar. Son derece kibar ve naziktirler. Oldukça zeki olan
    Toreador klanı üyelerinin her hareketinde tutku gizlidir.


    Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış
    olan klandır. Ritüeller ve büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce
    çok az bilinen birçok gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının
    neler yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir.


    Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve
    kibar olmasıyla ün yapmıştır. En eski zamanlardan beri liderlik
    duygularıyla hareket eden klan, vampirlerin geleceğini
    şekillendirebilmek için çalışır. Eski
    zamanlarda Ventrue üyeleri
    soylular ve prensler gibi güçlü kişiler arasından seçilirdi. Günümüzde
    soylu bir servete sahip olan klan, Camarilla'nın düzenini ve
    devamlılığını sağlayan anahtar güçtür.


    Sabbat Birliği

    Camarilla'ya
    isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının oluşturduğu
    birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın sınırlandırmalarından
    çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını
    sağlamaktır. Sabbat
    metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde yer aldığını, bu
    yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri gerektiğini
    söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2 klandan
    oluşur:

    Lasombra:
    Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk düşkünlüğüyle
    tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine, onların ölümlülük ve
    zayıflıklarını kendi zevkleri için
    kullanırlar. Ölümsüz olmanın
    tadını sonuna kadar yaşamayı amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan,
    karanlık güçler üzerinde hakimiyet sahibidir.


    Tzimisce: Sabbat'ın ruhu diye
    nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle tanınır. "Discipline of
    Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı olarak, insan ve vampir bedenleri
    üzerinde birçok korkunç deney yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü
    barındıran klan, et ve kemik üzerinde hakimiyet sahibidir. 13
    Antediluvian arasında yer alan yaratıcılarının yakında uyanacağına dair
    söylentiler vardır.


    Bağımsız
    Klanlar


    Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden
    vampirler mevcuttur. "Anarchs" diye tanınan ve pek fazla sorun
    çıkartmaran bir grup genç vampir vardır. "Inconnu" diye tanınan ve tarih
    öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç oyunlarından uzak durup kendi
    içlerine dönmüş ve kendilerini potansiyellerini ortaya çıkarıp
    aydınlanmayı yaşamaya adamıştır.

    4 klan ise, büyük cihad
    içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler ve "Neutral" diye
    tanımlanırlar. Bu klanlar;

    Assamite:
    Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı, katillik
    hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için sergileyebilir.


    Setite: En güvenilmez klan olma
    özelliğini taşır. Karanlık bir takım güçlere sahiptirler ve Caine'in
    kurmuş olduğu ilk şehri kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler.


    Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen
    bir klandır. Kökleri Rönesans öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala
    Venice bölgesinde yaşar ve sırlarını çok iyi saklarlar.


    Ravnos: Kara mizahın vampirler
    arasındaki temsilcileri diye nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve
    hırsızlara dayanır. Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan
    yaratıcıları
    uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde
    birçok Ravnos'u kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar
    Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini
    alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır.


    Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı

    Vampirler,
    hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu konuda
    kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
    PrinceVampirlerin
    yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her bölüm, bir
    prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı vampirler
    tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme "Domain"
    adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken yakalanan
    bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.

    Domain
    prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden seçilir.
    Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine dahi
    rastlanmıştır.

    Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam
    yetkiye sahiptir. Av sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak
    olduğu nötr alanlar ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden
    vampirleri kendi bölgesinde avlayabilir.

    Prince hakimiyet
    alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir. Mesela; Paris'in,
    Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır. Bir prince söz
    konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş olduğundan,
    bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.

    Primogen
    Her "Domain"de, prince'e
    yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen grubu vardır. Bu grup,
    çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de
    prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız prince'lerin Primogen'i
    tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.

    Elder
    300 yıldan daha uzun süredir
    yaşayan vampirlere verilen addır. Bir elder, yaşadığı süre zarfında
    birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir.

    Ancillae
    Elder'ların bir alt
    sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük
    başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir.
    Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç
    savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki
    savaşlardan çok
    daha zayıftır.

    Neonate
    Vampir
    ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir
    yaşayan vampirlerdir.




    Vampirlerin Zayıf Yönleri

    Son derece güçlü
    varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır. Jenerasyonlar
    boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da artış
    görülmüştür.

    Gün Işığı:
    Caine'den beri süren * * * sebebiyle, vampirler gün ışığına çıkamaz.

    Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir
    vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha çabuk olmakla birlikte, vampirler
    üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)

    Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan
    vampirler, sarımsaktan nefret ederler.

    Gümüş: Kurtadamlar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı
    alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi
    yarattığı söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu
    amaç için tercih edilebilir.

    Kazık:
    Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son
    derece tehlikeli olabilir.

    Haç:
    Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada önemli
    olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin inancıdır.

    Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler
    üzerinde ateş etkisi yarattığı söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda
    da önemli olan şey duayı okuyan ve suyu kullanan kişinin inancıdır.

    Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş
    varlıkların kanını içemezler.





    Bir Vampir Nasıl Bulunur

    Vampir
    klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından
    bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri
    tespit etmenin bazı yolları vardır.

    Civarda bir vampir olduğunun
    temel işaretleri vardır:

    Civar halkın gece saldırılarından, veya
    gece saldırıları içeren kabuslardan şikayet etmesi Boyunlarında veya
    ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya cesetler

    Küçük
    bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri
    mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini
    tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip
    bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu
    ve
    ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur.

    Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait
    olduğunun belirgin işaretleri vardır:


    Bir mezar civarında
    bulunan delikler
    Cesedin tamamen açık gözlere sahip olması
    Cesedin
    hiç bozulmamış olması
    Mezar ve tabutta bulunan taze kan
    Cesedin
    gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması






    Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler


    Blow Çobanı:
    Bir zamanlar Blow
    kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen
    bir nedenden ötürü ölür ve
    gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra,
    geceleri ortaya çıkmaya ve
    önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve
    saldırdığı herkes 8 gün
    içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca,
    halk çobanın
    mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar
    kapatırlar. O
    gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar
    ortaya çıkar -
    elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok
    korkmuş olan
    halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe
    verir.


    Arnold Paul:
    1700 yılında
    Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir
    asker olan Arnold Paul,
    Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve
    askerliği boyunca
    biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un
    üzerinden asla
    atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca
    merak eden
    karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği
    sırasında
    uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir
    vampirle
    mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar
    takip
    edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için
    söylentilerden
    öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini,
    kanından
    içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
    Bu
    itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman
    yükünün
    tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay
    sonra
    köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye
    başlar.
    Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden
    ölürler.
    Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir.
    Arnold'un
    mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının
    kenarlarında
    taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine
    bir kazık
    saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni
    yakılır.
    Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen
    kişilerin
    bedenlerine de uygulanır.
    Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı
    bölgede gece saldırıları
    tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi
    saldırıya uğrar. Yetkililer
    tarafından ifadeler doğrultusunda açılan
    bir takım mezarlarda vampirlere
    rastlanır. Bu yeni vampirler de
    yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura
    kavuşur. Bu olay hakkında
    aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin
    de bulunduğu tanıkların
    verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala
    saklanmaktadır.


    Peter Plogoyowitz:
    Kisolova
    adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan
    Peter Plogoyowitz,
    ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında
    yürürken
    görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat
    içinde
    ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere
    başvuran
    kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni
    alır
    ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu
    gören
    halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını
    hayret
    ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki
    kabus
    biter.



    Çeşitli
    Kültürlerde Vampiric Varlıklar


    Asasabonsam (Batı Afrika) : Demir dişlere ve insan
    görüntüsüne sahip
    varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak
    için kanca şeklindeki
    ayaklarını kullanır.


    Aswang: (?) Gündüz insan, gece vampir
    olan çok güzel bir kız olarak
    tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük
    bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri
    ve içi boş dilini kurbanının
    boğazına saplayarak içer.


    Asema
    (Güney Afrika):
    Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık,
    geceleri
    mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.


    Baobban Sith (İskoçya): Kız, karga
    veya kuzgun kılığına girebilen kötü
    perilerdir. Erkeklerin aklını
    başından alıp kanlarını içerler.


    Bas: (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir
    varlıktır.
    Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman
    insan kanıyla da
    beslendiği söylenir.

    Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını
    çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan
    içtiği kurukafa ile tasvir
    edilir.

    Chiang Shih (Çin)
    Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı
    içen ölülerdir.

    Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara
    saldıran, bembeyaz bir tene sahip
    kadın görüntüsündeki varlık.

    Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az
    şey bilinen bu varlıkları durdurmanın
    yolu, mezarlarının üzerini çok
    ağır taşlarla kapatmaktır.

    Ekiminu
    (Assyrian)
    Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez
    olabilirler
    ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri
    söylenir.

    Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip
    yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki
    varlık. Su kenarlarında, suya
    yaklaşan canlıları içeri çekip tüm
    kanlarını anüslerinden içmek
    suretiyle beslenir.

    Lamia
    (Yunanistan):
    Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst
    tarafı
    insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını
    yer
    ve kanını içer.

    Lamiai (Libya):
    Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı
    zamanda, genç
    erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da
    girebilir.

    Langsuyar (Malezya): Ağaçlarda
    yaşayan ve çocukların kanını emen bir
    varlık.

    Lidérc (Macaristan): İnsan, hayvan
    veya ışık görüntüsünde olabilen bir varlık.

    Loogaroo (Haiti): Şeytana götürdüğü
    kan karşılığında büyü gücüne sahip
    olan yaşlı kadın formundaki
    varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda
    dolaşabilme yeteneğine de
    sahiptir.

    Nora (Macaristan):
    Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen
    ölüler.

    Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler
    çıkaran ve eşyaları yerinden
    oynatabilen kan içici bir varlık.
    (TELEKİNESİS ???? [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] )

    Pelesit
    (Malezya):
    Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.

    Penanggalan (?) :Kafasını elinde
    taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve annelerinin kanını emen kadın.

    Pisachas (Hindistan): Et yiyen öfkeli
    varlıklar.

    Polong (Malezya)
    3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar. Cadıdan alınan günlük
    kan karşılığında hizmet ederler.

    Pontianak
    (Malezya):
    Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.

    Rakshasa (Hindistan): Mezarlıkta
    yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak tasvir edilirler. Yarı insan -
    yarı hayvan olarak tasvir edilirler.

    Redcaps (İskoçya): Eski şatoları ve evleri ele geçiren
    ruh. Ele geçirdiği yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya
    çalıştığı söylenir.

    Succubus
    (dişi)/ Incubus(erkek) (Avrupa):
    Kurbanıyla cinsel ilişkiye
    girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık.
    Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir.
    Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un
    kurbanı,
    bu olayı bir rüya olarak deneyimler.


    Sukuyan (Trinidad): Geceleri bedenini
    bırakarak mavi bir ışık topu olarak gezinir. Yakalandığı takdirde bir
    hayvana dönüştüğü söylenir.

    Tenatz
    (Montenegro):
    Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol
    altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer.
    Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir.

    Tlahuelpuchi (Aztec): Hayvanlara
    dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını içen kadın görüntüsündeki
    varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye dönüştüğü söylenir.

    Upierczi (Polonya, Rusya): Dillerinin
    altındaki iğneyle kurbanlarından geceleri kan emen vampir. Sadece
    yakılarak yok edilebilir; ve yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir
    sürü küçük sürüngen ve kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma
    işleminden sonra ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa,
    Upierczi'nin de serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir.

    Ustrel (Bulgaristan): Cumartesi günü
    doğup, baptizm işleminden önce ölen çocuklardır. Gömülmelerinin 9.
    gününde mezarından çıkıp civardaki koyunlara ve diğer hayvanlara
    saldırdıkları ve kanlarını içtikleri söylenir.

    Vetala (Hindistan): Betail olarak da
    bilinen bu varlık, ölmüş insanların bedenlerini kontrol altına alan bir
    varlıktır.

    Vrykolakas
    (Yunanistan)
    Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer
    kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak
    (Sırbistan) olarak da bilinir.

    Yara-ma-yha-who
    (Avusturalya):
    1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz,
    kısa
    boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan
    insanımsı
    varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak
    parmaklarıyla
    kanlarını içtikleri söylenir.

    Yatu-Dhana
    (Hindistan):
    Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır.




    --------------




    Bilim Açısından Vampirlik:


    California
    Devlet Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne
    Tikkanen’;in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin
    Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’;lü yıllarda hastalık
    hakkında bilgisi olmayan Avrupalılar, hastaları vampir olarak
    niteleyerek * * *. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının
    ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu
    nedenle karardığını açıklayan Tikkanen,;Hastada anormal kıllanma
    görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok
    acı çeker. Sonunda çıldırır:; diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu
    hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri
    çıkabildiklerini ve tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten
    Tikkanen;Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan
    içtiklerinin yanıtı işte bu:; demiştir.
    Ancak diğer bilimsel
    kaynaklar, porfiria hastalığının vampir efsanesini doğuruğu iddiasına
    şüpheyle yaklaşmaktadır.





    Türklerdeki vampir inanışları


    Türk
    folklorunda sık karşılaşılmasa da Batı’;nın literatürlerine girmiş
    kayıtlar mevcuttur (Vampir-cadı bağlantısı ve kriminoloji kayıtlarına
    girmiş olan 1970’;li yıllarda Cihangir vampiri gibi olaylar da
    yaşanmıştır)

    1884’;te Budapeşte Üniversitesi öğretim üyelerinden
    ve şarkiyat akademisinin kurucusu Profesör Arminius Vambery, özyaşamsal
    kitabı :;Arminius Vambery : Yaşamı ve Maceraları.;nda Türkler'deki bazı
    vampir inanışlarına da değinmektedir. Macar dilinin köklerini araştırmak
    amacı ile Orta Asya’;ya kadar derviş kılığında yolculuk eden Vambery’;e
    göre: :; Osmanlılar’;da yaygın bir inanışa göre vampirler ağaç
    kovuklarında gizlenirler ve oralarda avlanırlarmış. Ele geçirilen
    vampirler kelleleri kesildikten sonra bir çuvala konup denize
    atılırmış..;

    :;Cadılar hortlayan ölülerdir.; diye açıklar Prof.
    Pertev Naili Boratav ve ekler :;Çokluk kadınların cadı olduğuna inanılır
    , ama erkeklerden de cadılaşanların bulunduğuna tanıt belgeler vardır.
    Türk geleneğindeki cadı aşağı yukarı Batı inanışlarındaki vampiri
    karşılar . Cadılar mezardaki taze ölüleri çıkartıp ciğerlerini
    yerlermiş. Bir Rumeli anlatmasından öğrendiğimize göre eskiden cadıları
    zararsız hale sokan uzman cadıcılar olurmuş..;

    Borotav’;ın
    vurguladığı cadı vampir ilişkisini ve cadıcıları kanıtlayan ilginç bir
    belgeyi Mehmet Seyda sunmaktadır: Aşağıdaki yazı 1833 yılında Tırnava
    kadısı Ahmet Şükrü Efendi tarafından hükümet merkezine gönderilmiş ve
    Takvim-i Vekayi gazetesinin 69. sayısında yayınlanmıştır:

    :;Tırnavada
    cadılar türedi . Gün battıktan sonra evlere dadanmaya başladı. Zahireye
    dair un, yağ, bal gibi şeyleri birbirine katar ve bazen içlerine toprak
    karıştırır. Yüklüklerde bulduğu yastık, yorgan, şilte ve bohçaları
    didikler, açar, dağıtır insanların üzerine taş, toprak, çanak ve çömlek
    atar, hiç kimse bir şey göremez. Birkaç kadın ve erkeğin üzerine
    saldırmış. Bunlar çağırıldı, soruldu: :;Üzerimize sanki manda çökmüş
    sandık:; dediler. Bu yüzden mahalle halkı evlerini başka yana
    taşımışlardır. Kasaba halkı bunların cadı denilen habis ruhların eseri
    olduğunda ittifak etti. İslimye kasabasında cadıcılık ile tanınmış
    Nikola adındaki adam getirildi ve kendisiyle 800 kuruşa pazarlık edildi.
    Bu adamın elinde resimli bir tahta vardı. Mezarlığa gider, tahtayı
    parmağının üzerinde çevirir resim hangi mezara bakarsa cadı o mezardaki
    habis ruh imiş. Büyük bir kalabalıkla mezarlığa gidildi. Resimli tahtayı
    parmağında çevirmeye başlayınca resim sağlıklarında yeniçeri ocağının
    kanlı zorbalarından Tekinoğlu Ali Alemdar ile Apti Alemdar denilen iki
    şakinin mezarına karşı durdu. Mezarlar açıldı. Cesetler yarım misli
    büyümüş, kılları ve tırnakları da üçer dörder uzamış bulundu. Gözlerini
    kan bürümüş, gayet korkunç idi. Mezarlıktaki bütün kalabalık bunu gördü.
    Bu adamlar sağlıklarında her türlü pis çirkin işi yapmış, ırza, namusa,
    mala saldırmış, adam öldürmüş Yeniçeri ocakları kaldırıldığı zaman her
    nasılsa yaşlarına bakılarak cellada verilmemiş ecelleri ile ölmüş
    kişilerdi. Sağlıklarında yaptıkları yetmezmiş gibi şimdi de halka habis
    ruh olarak tebelleş olmuşlardı. Cadıcı Nikola’;nın tanımına göre , bu
    gibi habis ruhları defetmek için cesetlerin göbeğine birer ağaç kazık
    çakılır ve yürekleri kaynar su ile haşlanırmış. Ali Alemdar ile Apti
    Alemdar’;ın cesetleri mezardan çıkarıldı. Göbeklerine birer ağaç kazık
    çakıldı ve yürekleri bir kazan kaynar su ile haşlandı. Fakat hiç tesir
    etmedi. Cadıcı :;bu cesetleri yakmak gerek.; dedi. Bu hususda şer’;an da
    izin verildi ve iki yeniçerinin mezardan çıkarılan cesetleri mezarlıkta
    yakıldı. Çok şükür kasabamız da cadı şerrinden kurtuldu.;

    Tırnava
    valisinin naklettiği olay türün literatürüne uygun bir vampir olayıdır.
    Arada küçük farkları olsa da klasik cadıcılık yöntemlerini
    izlemektedir. Örneğin kazık göbeğe değilde kalbin hizasına çakılır
    yürekleri kaynatmak kadar cesetlerin kellelerini uçurmak da geleneğe
    göre etkin bir çaredir.

    1965 tarihli Fate (Yazgı) adlı Amerikan
    dergisi; İstanbul'da yaşadığı, özel bir kan bankasını işlettiği ve Kont
    Drakula’;nın soyundan geldiği iddia edilen Kont Alexander Cepesi ile
    yapılan bir röportajı yayımlamdı. Olayı kaleme alan ve Capesi'yi
    İstanbul’;da ziyaret eden Leo Heiman adlı bir yazardır. Yazıya göre,
    vampir araştırmacıları tarafından güvenilir bir kaynak olarak kabul
    edilen ve Kazıklı Voyvoda’;nın soyundan olan Kont Alexander Cepesi
    Romanyalı olup 1947 yılında eşi Olga ile birlikte İstanbul’;a yerleşir.
    Bir özel kan bankası kurar. Kişilerden kan ve plazma satın alıyor ve
    Türk hastaneleri ile Kızılay’;a pazarlamaktadır. Yazar Heiman Kont
    Cepesi ile İstanbul Hilton’;un barında buluşur ve söyleyişiyi Kont’;a
    ait bir yelkenlinin de barındığı İstanbul Yat Kulübü’;nde sürdürür. Kont
    bir vampir uzmanıdır. Boğaziçi’;ne bakan beş odalı bir dairede eşi ,
    iki kızı, iki kedisi ve bir papağanı ile birlikte yaşamaktadır.
    Kızlarından biri Fransız bir cerrahla diğeri Türk bir bankacıyla
    evlidir. Sohbet boyunca Yassıada şarabını yudumlayan kont Kazıklı
    Voyvoda'nın hikayesini uzun uzun anlatır ve Vlad Drakul’;un soyunun tek
    vampiri olduğunu söyler. Leo Heiman’;ın yazısı 1980 yılında tekrar
    gündeme geldiğinde Amerikalı araştırmacı Fern S. Miller yazarın
    kimliğini çözmeye çalışsa da onunla ilgili bir iz bulamaz. Yazıyı
    yayınlamış olan Fate dergisi Heiman’;ın adresine sahip olmadığını
    söyler. İsrail Hayfa’;da bir Leo Heiman adresi bulunur ama adrese
    gönderilen mektup cevapsız kalır. Sonuçta 1980’;den bu yana ne yazar
    Heiman ne de ropörtaj yaptığı kişi hakkında bilgi alınamadığından kaynak
    düzmece olarak kabul edilebilir.

    1960’;lı yıllarda İstanbul
    basınını meşgul eden, Yeni Akşam gazetesinde manşet olan vampir haberi
    ise tümden uydurmadır ve Edouvard Roditi’;nin kara mizah türündeki
    :;İstanbul vampirleri : Çağdaş iletişim yöntemleri konusunda inceleme.;
    (The vampires of İstanbul: a study in modern communication methods) adlı
    öyküsünün kahramanlarından esinlenmiştir.





    Vampir araştırmacıları


    Dünyayı
    dolaşarak vampirliği araştıran Rosemary Ellen Guiley, çeşitli
    ülkelerdeki pek çok vampir derneği ve sayısız insanla görüşerek akademik
    çevrelerin ilgilendiği bir araştırma kitabı yayınlamıştır. Bu özelliği
    Guiley’i bir vampir araştırmacısı yapmaktadır.

    Guiley
    araştırmasında etkileyici veriler elde etmiş ve şu sonuca ulaşmıştır :

    “Aslında
    tümü saçma. Vampir tanımı kişiden kişiye değişse de, genelde filmlerden
    ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve cinsel
    yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip
    bir yaratığın olduğu var sayılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir,
    kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını
    sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç
    olarak bütün bunlar vampir folklorunden kaynaklanır ve gerçekten
    uzaktır."

    Rosemary Ellen Guiley ile ilgili ayrıntılı bilgilere
    Fenomen dergisi , Ekim 1996, 7. sayısından ulaşabilirsiniz





    Carl Gustav Jung ve vampirlerin kaynağı:

    Psikiyatrinin
    babası Carl Gustav Jung, kolektif bilinçaltı kuramında insanlığın ortak
    bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde
    olduğunu savunur. Kolektif bilinçaltı zamanın başlangıcından beri
    insanlık tarafından paylaşılmakta, ilkel anıları ve örnek tavırları yani
    arşetipleri içermektedir. İşte bu örnekler, insanları çeşitli biçimde
    etkiler: Hayallerde, rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve
    folklörde belirir. Jung'un bu kuramına göre, vampirler de kolektif
    bilinçaltındaki arşetiplerden biri olarak yorumlanabilir.


    EFSANE: Âdem ile Havva'nın çocuğu Kain
    [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]





    Vlad Tepes


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    Vlad
    Tepes Portresi


    1444'te, 13 yaşındayken kardeşi Radu
    ile beraber, devşirme olması amacıyla Edirne'ye getirilmiştir. 1447'de
    babası 2. Vlad Drakul ve abisi Mircea'nın Macarlar'la savaş sırasında
    ölmesinin ardından; Macarlar tarafından Eflak'ın başına getirilen 2.
    Vladislav'ı devirmesi için 1448'de yanına bir de ordu verilerek
    salıverilir. Kardesi Radu Osmanlılarla kalmayı tercih eder. Vlad Tepes,
    kraliyet ailesinin düşman kolundan olan 2. Vladislav'ı devirir ama
    tahttaki ikinci ayında yine Macarlar tarafından Moldova'ya sürülür, 2.
    Vladislav tekrar başa geçer. Üç sene sonra, 1451'de Moldova prensi
    Boğdan'ın öldürülmesini fırsat bilerek Eflak'a döner. Geçen süre
    zarfında 2. Vladislav Hunyadi Yanoş'a ihanet ederek Osmanlı tarafına
    geçmiştir. Dracula'ya da Macarlar'ın tarafına geçmek düşer. 1456'da
    Hunyadi Yanoş 2. Sırbistan seferine çıkarken Kazıklı da 2. Eflak
    seferine çıkar, 2. Vladislav'ı öldürür ve başa geçer. Bu olaydan sonra
    meşhur işkenceleri başlar. Tahta geçer geçmez ilk yaptığı işlerden
    birinin ülkesinde yoksul insan kalmasın diye dilencileri ve yoksulları
    toplayıp bir yemek vermek, ardından da hepsini diri diri yakmak olduğu
    söylenir. 1456'dan 1462'ye kadar süren altı senelik hükümdarlığı
    sırasında kadın, çocuk demeden; kimi kaynaklara göre 40 binden
    kimilerine göreyse 100 binden fazla insanı öldürtmüştür. 1462'de Osmanlı
    İmparatorluğu'nun Eflak'ı topraklarına katması üzerine kaçmak zorunda
    kalır, yardım beklediği Macar Kralı kendisini zindana atar. Osmanlılar,
    Eflak'ın başına Vlad Tepes'in kardeşi Radu'yu getirir. Radu 1473'e kadar
    tahtta kalır. 1475'teki ölümüne kadar geçen iki senelik sürede ise,
    rakip aile Danestiler'den yaşlı Başarab ile Radu arasında tam altı kere
    el değiştirir . Radu'nun ölümünden sonra bir buçuk sene kadar aralıksız
    tahtta kalan Basarab'ın saltanatı, Macar krallığının desteğini almayı
    basarıp 3. Eflak seferine çıkmış olan Vlad Tepes tarafından bozulur.
    Kazıklı, Moldova ve Transilvanya ordularının da desteğiyle 3. kez, ancak
    ilki gibi yine yalnızca iki aylığına tahta çıkar. Orduların
    Transilvanya'ya hareketini fırsat bilen Osmanlılar, Kazıklı'yı devirir.
    Rivayete göre öldürülüp başı İstanbul'a getirilmiş, vücudu Snagov'da bir
    manastıra gömülmüştür. Ancak manastırda 1931'de yapılan kazılarda
    mezarın boş olduğu görülmüştür.

      Forum Saati Perş. Eyl. 19, 2024 3:51 am