KEOPS PİRAMİDİ
Sanıldığının aksine 3 piramidin hepsi dünyanın yedi harikası
listesine dahil değil. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye
girdi. Keops Piramidi aynı zamanda dünyanın yedi harikasından günümüze
dek ayakta kalabilmiş tek yapı. Piramit 4. Hanedanlık zamanında M.Ö.
2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Keops
Piramidi’nin yapımının 20 yılı aştığı sanılıyor. Piramit yapıldığında
145.75m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüz yıl boyunca da
dünyadaki en uzun yapı olarak kayıtlara geçti.
ZEUS HEYKELİ
Zeus Heykeli M. Ö 450 yıllarında Olympia’da yapıldı. Heykel,
adına olimpiyat oyunları düzenlenilen, Yunanlıların en büyük tanrısı
Zeus için yapılmıştı. Zeus Heykeli bir tahta iskelet üzerine altın ve
fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştı. Heykel tapınağa
ancak sığabiliyordu, öyle ki Zeus ayağa kalksa tapınağın tavanı
yıkılacakmış gibi bir hava veriyordu. Heykelin oturtulduğu taban 6.5m.
genişliğinde ve 1m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13m
yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından
putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı da
kapatıldı. Heykel zengin Yunanlılar tarafından Constantinople’e
taşınmıştı ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek kaldı.
ARTEMİS TAPINAĞI
Artemis Tapınağı M.Ö. 550 yılında Efes antik kentinde
yapıldı. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından
yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve
dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve
Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak
hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu.
Artemis Tapınağı M. Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek
isteyen ve ne yazık ki bunu başaran Herostratus adlı biri tarafından
yakıldı. İşin ilginç yanı, aynı gece Büyük İskender doğdu. Hatta bu
olaydan bir zaman sonra Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın
yeniden yapılmasına yardım etti.
RODOS HEYKELİ
Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine
rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başardı.
Rodos Heykeli yapıldığında sadece devasa bir heykel değildi. Heykel
Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir simgesiydi. Rodos
Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl aldı ve M. Ö. 282 yılında bitirildi.
Heykel yaklaşık 33 m. boyundaydı; demir ve taşla desteklenmiş bronzdan
oluşuyordu. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem
sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun
Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da,
bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 1000 yıl boyunca
heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler.
Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylenildiğine
göre bütün parçaları Suriye’ye 900 tane devenin sırtında taşınmış.
MAUSOLEUM
Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi
tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı
M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle
süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Altınla süslü su mermerinden
yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve iyonya
tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş
bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş arabasıyla çekilen bir
savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleum’un
toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un her tarafındaki 4 heykelin her
birini bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de
insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer
yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15.yy
da Haçlı Seferleri sırasında St.John şövalyeleri bölgeye geldiler ve
bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin
yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanıldı.
İSKENDERİYE FENERİ
Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanı Ptolemy Soter,
Mısır civarında güçlendi ve İskenderiye’yi kendine başkent yaptı. Kent
kıyısında Faros isimli bir ada bulunuyordu. Bu adaya bir fener kulesi
yapılmak istendi. Yapı, Euclid’in bir çağdaşı olan Sostratus tarafından
İskenderiye Kütüphanesi’nde tasarlandı. 117 m. boyundaki Fener’in en
gizemli yanı aynasıydı. Bu aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km.
mesafeden görülebiliyordu. Araplar Mısır’ı fethettiklerinde
İskenderiye’ye hayran oldular. Ama stratejik açıdan başkentlerini
Kahire’ye kaydırdılar. Fener depremlerden epey zarar gördü ve 1480
yılında Memlüklüler tarafından şehri korumak için yapılan bir kalede
malzemeleri kullanılmak üzere yıkıldı.
BABİLİN ASMA BAHÇELERİ
Yunanlı coğrafyacı Strabo’nun M.Ö. 1. yy.’daki tanımlamasına
göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu.
Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi
için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş
tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat
nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst
seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru
akıyordu. Bahçeler Nebuchadnezzar’ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis’i
neşelendirmek için yapılmıştı. Amytis, Medes Kralı’nın kızıydı ve iki
ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti.
Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz
ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini
gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay
dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.
Sanıldığının aksine 3 piramidin hepsi dünyanın yedi harikası
listesine dahil değil. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye
girdi. Keops Piramidi aynı zamanda dünyanın yedi harikasından günümüze
dek ayakta kalabilmiş tek yapı. Piramit 4. Hanedanlık zamanında M.Ö.
2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Keops
Piramidi’nin yapımının 20 yılı aştığı sanılıyor. Piramit yapıldığında
145.75m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüz yıl boyunca da
dünyadaki en uzun yapı olarak kayıtlara geçti.
ZEUS HEYKELİ
Zeus Heykeli M. Ö 450 yıllarında Olympia’da yapıldı. Heykel,
adına olimpiyat oyunları düzenlenilen, Yunanlıların en büyük tanrısı
Zeus için yapılmıştı. Zeus Heykeli bir tahta iskelet üzerine altın ve
fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştı. Heykel tapınağa
ancak sığabiliyordu, öyle ki Zeus ayağa kalksa tapınağın tavanı
yıkılacakmış gibi bir hava veriyordu. Heykelin oturtulduğu taban 6.5m.
genişliğinde ve 1m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13m
yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından
putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı da
kapatıldı. Heykel zengin Yunanlılar tarafından Constantinople’e
taşınmıştı ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek kaldı.
ARTEMİS TAPINAĞI
Artemis Tapınağı M.Ö. 550 yılında Efes antik kentinde
yapıldı. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından
yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve
dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve
Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak
hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu.
Artemis Tapınağı M. Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek
isteyen ve ne yazık ki bunu başaran Herostratus adlı biri tarafından
yakıldı. İşin ilginç yanı, aynı gece Büyük İskender doğdu. Hatta bu
olaydan bir zaman sonra Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın
yeniden yapılmasına yardım etti.
RODOS HEYKELİ
Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine
rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başardı.
Rodos Heykeli yapıldığında sadece devasa bir heykel değildi. Heykel
Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir simgesiydi. Rodos
Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl aldı ve M. Ö. 282 yılında bitirildi.
Heykel yaklaşık 33 m. boyundaydı; demir ve taşla desteklenmiş bronzdan
oluşuyordu. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem
sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun
Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da,
bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 1000 yıl boyunca
heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler.
Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylenildiğine
göre bütün parçaları Suriye’ye 900 tane devenin sırtında taşınmış.
MAUSOLEUM
Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi
tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı
M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle
süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Altınla süslü su mermerinden
yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve iyonya
tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş
bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş arabasıyla çekilen bir
savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleum’un
toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un her tarafındaki 4 heykelin her
birini bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de
insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer
yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15.yy
da Haçlı Seferleri sırasında St.John şövalyeleri bölgeye geldiler ve
bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin
yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanıldı.
İSKENDERİYE FENERİ
Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanı Ptolemy Soter,
Mısır civarında güçlendi ve İskenderiye’yi kendine başkent yaptı. Kent
kıyısında Faros isimli bir ada bulunuyordu. Bu adaya bir fener kulesi
yapılmak istendi. Yapı, Euclid’in bir çağdaşı olan Sostratus tarafından
İskenderiye Kütüphanesi’nde tasarlandı. 117 m. boyundaki Fener’in en
gizemli yanı aynasıydı. Bu aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km.
mesafeden görülebiliyordu. Araplar Mısır’ı fethettiklerinde
İskenderiye’ye hayran oldular. Ama stratejik açıdan başkentlerini
Kahire’ye kaydırdılar. Fener depremlerden epey zarar gördü ve 1480
yılında Memlüklüler tarafından şehri korumak için yapılan bir kalede
malzemeleri kullanılmak üzere yıkıldı.
BABİLİN ASMA BAHÇELERİ
Yunanlı coğrafyacı Strabo’nun M.Ö. 1. yy.’daki tanımlamasına
göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu.
Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi
için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş
tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat
nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst
seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru
akıyordu. Bahçeler Nebuchadnezzar’ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis’i
neşelendirmek için yapılmıştı. Amytis, Medes Kralı’nın kızıydı ve iki
ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti.
Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz
ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini
gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay
dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.