Dünyanin son kullanim tarihi icin aciklanan görüs.
27/5/2006
2 0 1 2
2 0 1 2
Astronomiyle amatör düzeyde ilgilenenler, biliyorlardır: Önümüzdeki 8
Haziran'da, oldukça ender yaşanan göksel olaylardan "Venüs Transiti"
gerçekleşecek. Bir gezegenin güneşle dünya arasına girmesi ve dünyadan
bakan bir gözlemciye göre "güneşin üzerinden geçiyor" görünmesi
olgusuna, "transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. --" deniyor.
Dünyamızdan yapılacak gözlemlerde, bu tür bir transitin kahramanı
olabilecek iki gezegen var yalnızca: Yörüngeleri güneşle dünyanın
arasında kalan Venüs ve Merkür.
Merkür'ün transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. --,
ortalama bir yüzyılda on iki kez civarında gerçekleşiyor. Venüs
transitleriyse, çok daha ender: Yüz yıldan fazla aralıklarla ortaya
çıkıyor ve sekiz yılda iki kez yineleniyor. Bu ilginç göksel olay, son
kez 1874 ve 1882 tarihlerinde gözlemlenmişti. Şimdiyse, yeni "transit
çifti"ni izlemeye hazırlanıyor astronomi meraklıları. Bu çiftin ilk
ayağı, 8 Haziran 2004 sabahının erken saatlerinde başlayıp öğleden
sonraya dek sürecek. İkinci ayaksa, sekiz yıl sonra, 6 Haziran 2012'de
gerçekleşecek.
Orta Amerika uygarlıklarına, özellikle de Mayalara ilgi duyanlar,
"Venüs" ve "2012" sözcüklerini okuyunca ister istemez ürpermişlerdir,
hafifçe. Bilindiği gibi, dünyanın en eski ve en gelişmiş astronomik
sistemlerinden birini geliştiren Mayaların ünlü takvimine göre, içinde
bulunduğumuz "çağ" (Beşinci Güneş) 2012 yılında doğal afetler eşliğinde
sona erecek ve insanlık yeni ve şimdikinden her yönüyle farklı bir çağa
adım atacak. Yani tam, Venüs transit çiftlerinin ikinci ayağı
gerçekleştikten sonra.
Diğer yandan, Maya astronomisi ve teolojisinde, hem Venüs gezegeni,
hem de onunla ifade edilen büyük tanrı "Kukulkan" çok özel bir öneme
sahip. Mayalar, "Tüylü Yılan" adını verdikleri bu parlak gezegen (ve
"Tanrı") için tapınaklar, piramitler inşa etmekle kalmamışlar, son
derece hassas ölçümlerle, Venüs'ün yörünge hareketlerini de en ince
ayrıntısına dek hesaplamışlar. Orta Amerika'nın bu gizemli antik
imparatorluğunun rahipleri, Venüs gezegeninin 1 "sinodik" döngüsünün
(yani kabaca iki kez "sabah yıldızı" olarak belirmesi arasında geçen
süreç) 584 gün olduğunu hesaplamışlar. Modern astronomlarımızın
hesaplarına göre 583.92 gün süren bu periyotla ilgili hesaplarında
Mayaların yanılma payı, iki saatten daha az!
Şimdi asıl çarpıcı noktaya geliyoruz: Mayalar, farklı göksel
döngüleri "en küçük ortak kat" formülüyle daha büyük zaman dilimlerinde
buluşturma yöntemini yaygın olarak kullanan bir toplum. Venüs döngüsüyle
365 günlük güneş yılını ve 29,5 günlük "kameri ay"ı da bu yöntemle
birleştirerek, her üç döngünün başlangıçlarının yeniden aynı noktada
buluştuğu, çok önem verdikleri bir zaman dilimi elde etmişler: "8'e 5
Formülü" olarak adlandırılan bu hesaba göre, Venüs'ün 5 döngüsü, 99
kameri ay ve 8 güneş yılı, 2920 günlük bir periyotta buluşuyorlar. Yani
Maya astronomisinde, Venüs'ün hareketlerinin "8 güneş yılı" süren bir
zaman dilimiyle sıkı bir biçimde bağdaştırıldığını söyleyebiliriz.
Üstelik bu "8'e 5 döngüsü"ne kutsal bir önem de atfetmiş bu insanlar.
Venüs'ün transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- yüz
küsur yılda bir "sekizer yıllık çiftler" halinde ortaya çıktığını,
Batılı modern bilimimiz on yedinci yüzyıldan sonra keşfetti. Acaba
Mayalar bundan iki bin yıl önce, söz konusu transitlerin öneminden ve
yinelenme sıklığından çok daha kesin ve "sağlam" verilerle haberdar
mıydılar? Yoksa, 8 yıla verdikleri özel önem ya da "çağın sonu" olarak
ilan ettikleri 2012 yılıyla, Venüs transit çiftlerinin ikinci ayağının
buluşması, ortodoks bilimcilerimizin ileri sürdüğü gibi yalnızca bir
"rastlantı" mı?
Seneca, ünlü Babilli tarihçi Berossus'un, "dünyanın sonu" ile ilgili
hesaplar yaptığını ve büyük tanrı Bel'in (Marduk) kehanetlerine göre,
göklerde belirecek bir "işaret"ten söz ettiğini anlatır. Bu işaret,
güneş, ay ve çıplak gözle görülebilen 5 gezegenin aynı takımyıldız
hizasında dizilmeleridir ve söz konusu göksel konum ortaya çıktığında,
"büyük final" de yaklaşmış demektir Berossus'a göre. Biraz belleğini
zorlayan okurlar, dört yıl kadar önce, 5 Mayıs 2000'de, Berossus'un
sözünü ettiği dizilimin Boğa Burcu hizasında gerçekleştiğini
anımsayacaklardır. Hemen belirtelim, Seneca'nın "Bel'in kehanetleri"
ifadesi bir çeviri hatasıdır; doğru ifade "Bel'in habercisi" ya da
"işaretçisi" olacaktır. Kimdir bu Bel ya da daha iyi bilinen adıyla
"Marduk"? Mezopotamya kozmolojisine göre, uzun aralıklarla gökyüzünde
beliren, ihtişamlı bir gök cismi: Yani, popüler kültürdeki yaygın
deyişle, ünlü "Onuncu Gezegen".
Peki bütün bunlar ne demek oluyor? Günümüzden en az 2500 yıl önce,
birbirinden çok uzak coğrafyalarda yaşamış iki antik toplumun "ilkel"
olarak adlandırılan inanç sistemlerinden yola çıkarak, kıyamet
haberciliği, felaket tellallığı ya da kehanet tüccarlığı mı yapmalıyız?
Amaç, bazı "bilim bürokratları"nın ileri sürdüğü gibi insanları ürkütüp
sansasyon yaratmak mıdır? Hayır. Yalnızca, bizden çok önce bu gezegende,
bu göklere bakarak yaşamış insanların deneyimlerine ve bilgilerine hak
ettiği değeri vermemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyorum uzun süredir.
Bunu yapmanın yolu da, son iki bin yıl içinde adeta jiletle kazınan ve
yok edilmeye çalışılan bu bilgeliğin ve deneyim birikiminin izlerini
sürmekten, onları anlamaya çalışmaktan geçiyor.
Önümüzdeki 8 Haziran günü, Venüs transitinin ilk ayağı
gerçekleşecek. Berossus'un sözünü ettiği "işaret"in ortaya çıkmasından 4
yıl sonra, Mayaların kutsal "8 yıl döngüleri"nin sonuncusuna adım
atıyoruz yani. 2012'de sona erecek bu kritik dönemecin ilk adımları
önümüzde belirirken, size, egemen sistemin bize sorgusuz sualsiz
dayattığı "medyatik gündem"den, bu çirkin ve vahşi kapitalizmin kafa
bulandıran afyonlarından biraz olsun uzaklaşmanızı ve yalnızca içinde
bulunduğumuz evreni, güneş sistemini, bizden binlerce yıl önce yaşamış
insanların deneyim ve bilgeliğini, duygularını anlamaya çalışmanızı
öneriyorum.
Elimden daha fazlası da gelmiyor zaten...
27/5/2006
2 0 1 2
2 0 1 2
Astronomiyle amatör düzeyde ilgilenenler, biliyorlardır: Önümüzdeki 8
Haziran'da, oldukça ender yaşanan göksel olaylardan "Venüs Transiti"
gerçekleşecek. Bir gezegenin güneşle dünya arasına girmesi ve dünyadan
bakan bir gözlemciye göre "güneşin üzerinden geçiyor" görünmesi
olgusuna, "transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. --" deniyor.
Dünyamızdan yapılacak gözlemlerde, bu tür bir transitin kahramanı
olabilecek iki gezegen var yalnızca: Yörüngeleri güneşle dünyanın
arasında kalan Venüs ve Merkür.
Merkür'ün transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. --,
ortalama bir yüzyılda on iki kez civarında gerçekleşiyor. Venüs
transitleriyse, çok daha ender: Yüz yıldan fazla aralıklarla ortaya
çıkıyor ve sekiz yılda iki kez yineleniyor. Bu ilginç göksel olay, son
kez 1874 ve 1882 tarihlerinde gözlemlenmişti. Şimdiyse, yeni "transit
çifti"ni izlemeye hazırlanıyor astronomi meraklıları. Bu çiftin ilk
ayağı, 8 Haziran 2004 sabahının erken saatlerinde başlayıp öğleden
sonraya dek sürecek. İkinci ayaksa, sekiz yıl sonra, 6 Haziran 2012'de
gerçekleşecek.
Orta Amerika uygarlıklarına, özellikle de Mayalara ilgi duyanlar,
"Venüs" ve "2012" sözcüklerini okuyunca ister istemez ürpermişlerdir,
hafifçe. Bilindiği gibi, dünyanın en eski ve en gelişmiş astronomik
sistemlerinden birini geliştiren Mayaların ünlü takvimine göre, içinde
bulunduğumuz "çağ" (Beşinci Güneş) 2012 yılında doğal afetler eşliğinde
sona erecek ve insanlık yeni ve şimdikinden her yönüyle farklı bir çağa
adım atacak. Yani tam, Venüs transit çiftlerinin ikinci ayağı
gerçekleştikten sonra.
Diğer yandan, Maya astronomisi ve teolojisinde, hem Venüs gezegeni,
hem de onunla ifade edilen büyük tanrı "Kukulkan" çok özel bir öneme
sahip. Mayalar, "Tüylü Yılan" adını verdikleri bu parlak gezegen (ve
"Tanrı") için tapınaklar, piramitler inşa etmekle kalmamışlar, son
derece hassas ölçümlerle, Venüs'ün yörünge hareketlerini de en ince
ayrıntısına dek hesaplamışlar. Orta Amerika'nın bu gizemli antik
imparatorluğunun rahipleri, Venüs gezegeninin 1 "sinodik" döngüsünün
(yani kabaca iki kez "sabah yıldızı" olarak belirmesi arasında geçen
süreç) 584 gün olduğunu hesaplamışlar. Modern astronomlarımızın
hesaplarına göre 583.92 gün süren bu periyotla ilgili hesaplarında
Mayaların yanılma payı, iki saatten daha az!
Şimdi asıl çarpıcı noktaya geliyoruz: Mayalar, farklı göksel
döngüleri "en küçük ortak kat" formülüyle daha büyük zaman dilimlerinde
buluşturma yöntemini yaygın olarak kullanan bir toplum. Venüs döngüsüyle
365 günlük güneş yılını ve 29,5 günlük "kameri ay"ı da bu yöntemle
birleştirerek, her üç döngünün başlangıçlarının yeniden aynı noktada
buluştuğu, çok önem verdikleri bir zaman dilimi elde etmişler: "8'e 5
Formülü" olarak adlandırılan bu hesaba göre, Venüs'ün 5 döngüsü, 99
kameri ay ve 8 güneş yılı, 2920 günlük bir periyotta buluşuyorlar. Yani
Maya astronomisinde, Venüs'ün hareketlerinin "8 güneş yılı" süren bir
zaman dilimiyle sıkı bir biçimde bağdaştırıldığını söyleyebiliriz.
Üstelik bu "8'e 5 döngüsü"ne kutsal bir önem de atfetmiş bu insanlar.
Venüs'ün transit -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- yüz
küsur yılda bir "sekizer yıllık çiftler" halinde ortaya çıktığını,
Batılı modern bilimimiz on yedinci yüzyıldan sonra keşfetti. Acaba
Mayalar bundan iki bin yıl önce, söz konusu transitlerin öneminden ve
yinelenme sıklığından çok daha kesin ve "sağlam" verilerle haberdar
mıydılar? Yoksa, 8 yıla verdikleri özel önem ya da "çağın sonu" olarak
ilan ettikleri 2012 yılıyla, Venüs transit çiftlerinin ikinci ayağının
buluşması, ortodoks bilimcilerimizin ileri sürdüğü gibi yalnızca bir
"rastlantı" mı?
Seneca, ünlü Babilli tarihçi Berossus'un, "dünyanın sonu" ile ilgili
hesaplar yaptığını ve büyük tanrı Bel'in (Marduk) kehanetlerine göre,
göklerde belirecek bir "işaret"ten söz ettiğini anlatır. Bu işaret,
güneş, ay ve çıplak gözle görülebilen 5 gezegenin aynı takımyıldız
hizasında dizilmeleridir ve söz konusu göksel konum ortaya çıktığında,
"büyük final" de yaklaşmış demektir Berossus'a göre. Biraz belleğini
zorlayan okurlar, dört yıl kadar önce, 5 Mayıs 2000'de, Berossus'un
sözünü ettiği dizilimin Boğa Burcu hizasında gerçekleştiğini
anımsayacaklardır. Hemen belirtelim, Seneca'nın "Bel'in kehanetleri"
ifadesi bir çeviri hatasıdır; doğru ifade "Bel'in habercisi" ya da
"işaretçisi" olacaktır. Kimdir bu Bel ya da daha iyi bilinen adıyla
"Marduk"? Mezopotamya kozmolojisine göre, uzun aralıklarla gökyüzünde
beliren, ihtişamlı bir gök cismi: Yani, popüler kültürdeki yaygın
deyişle, ünlü "Onuncu Gezegen".
Peki bütün bunlar ne demek oluyor? Günümüzden en az 2500 yıl önce,
birbirinden çok uzak coğrafyalarda yaşamış iki antik toplumun "ilkel"
olarak adlandırılan inanç sistemlerinden yola çıkarak, kıyamet
haberciliği, felaket tellallığı ya da kehanet tüccarlığı mı yapmalıyız?
Amaç, bazı "bilim bürokratları"nın ileri sürdüğü gibi insanları ürkütüp
sansasyon yaratmak mıdır? Hayır. Yalnızca, bizden çok önce bu gezegende,
bu göklere bakarak yaşamış insanların deneyimlerine ve bilgilerine hak
ettiği değeri vermemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyorum uzun süredir.
Bunu yapmanın yolu da, son iki bin yıl içinde adeta jiletle kazınan ve
yok edilmeye çalışılan bu bilgeliğin ve deneyim birikiminin izlerini
sürmekten, onları anlamaya çalışmaktan geçiyor.
Önümüzdeki 8 Haziran günü, Venüs transitinin ilk ayağı
gerçekleşecek. Berossus'un sözünü ettiği "işaret"in ortaya çıkmasından 4
yıl sonra, Mayaların kutsal "8 yıl döngüleri"nin sonuncusuna adım
atıyoruz yani. 2012'de sona erecek bu kritik dönemecin ilk adımları
önümüzde belirirken, size, egemen sistemin bize sorgusuz sualsiz
dayattığı "medyatik gündem"den, bu çirkin ve vahşi kapitalizmin kafa
bulandıran afyonlarından biraz olsun uzaklaşmanızı ve yalnızca içinde
bulunduğumuz evreni, güneş sistemini, bizden binlerce yıl önce yaşamış
insanların deneyim ve bilgeliğini, duygularını anlamaya çalışmanızı
öneriyorum.
Elimden daha fazlası da gelmiyor zaten...